Eski bir okul arkadaşımla nadiren karşılaşırım. Zamanla giderek uzak durmaya, eveleyip gevelemeye başladı. Son diyalogumuz üç aşağı, beş yukarı buna benzer bir şekilde cereyan etti (sadece kim olduğu anlaşılmasın diye "Pepeze" dedim, aklıma başka bir şey gelseydi onu derdim):

- Kemalist laflar ediyorsun, ülke diyorsun, yurtseverlik diyorsun, bana dokunuyor, ben Türk değilim Pepezeyim.

- Sen hiç böyle değildin. Ne oldu da böyle değiştin. Kendini farklı görmeye başladın.

- Kendimi bu topluma ait hissetmiyorum. Siz bizi hegemonya altında tutuyorsunuz, kimliğimiz yaşayamıyoruz.

- Nesillerdir aramızda yaşıyorsun, kökenine bir şey diyen oldu mu hiç? Ayrıca Kemalizm diye bir şey yok. Sonradan yaratılmış bir şey. Bunu bir türlü kafana sokamadın. Böyle anlamsızlaştırdılar.

- Ben bilmem, Türk değilim Pepezeyim.

- Benim de bir ninem Pepeze, yani bende de biraz var, n'oolmuş.

- Anlamam, Pepezeyim...

- Bak kardeşim, Türkiye'de tek bir etnik Türk olmasaydı bile sen Türkiye'nin yurttaşısın, tanım olarak Türksün, kökenin ne olursa olsun. Bin farklı etnisiteden Fransız var, Amerikalı var, kökenini de söylüyor, İrlandalıyım, Lübnanlıyım diyor ama Fransızlığı veya Amerikalılığı reddetmiyor. Bizde de sayısız grup var, alt kimliğin sende kalsın ama yurttaşlık bağını bekleriz. Fransızların % 40'ı Fransızcayı ihtilalden sonra öğrendi.

- Mustafa Kemal'in adamı gibi konuşuyorsun. Ben Pepezeyim.

- Yahu sana değilsin diyen oldu mu? Hem, bir ulusa mensup olmak etnik değil kültürel bir olaydır. Bu topraklarda kırk üç uygarlığın ve yolu buradan geçmiş herkesin, her anlamda mirasçısıyız.

- Yöneticileriniz öyle demiyor ama.

- Onlar gider, başkası gelir, bu gerçek er geç kabul edilir.

- Gene de andımızı okumam; Türk değilim.

- Haydaa! Tek bir kötülük gördün mü, bu ülkenin sahibi olarak. Pepezeler de kuruluşta görev almadı mı?

- Aldılar ama Pepeze olarak değil, Türk olarak.

- Pek de asimile olmuş gibi konuşmuyorsun ya. Bir kısmı vatanı için savaştı bir kısmı da düşmanla işbirliği yaptı, tıpkı padişah yanlısı işbirlikçi Türkler gibi.

- Ne dersen de, istemiyorum, keşke onlar kazansaydı.

- İstiklalin, şerefin önemi yok mu, hem o zaman senin ailen ne olacaktı hiç düşündün mü?

- Seni ilgilendirmez.

- Filistin'deki Araplardan farklı mı olacaktı halin.

- Niye öyle olsun?

- Peki nasıl bir ülkede yaşamak istiyorsun? Herkesin başka yere çektiği, resmi dili olmayan  bir Cumhuriyet olur mu?

- İster olsun, ister olmasın, ben Pepezeyim.

- Resmi işler dışında dilini konuşmana, müziğini dinlemene engel olan var  mı? Yüz yıllardır adetlerini korumadın mı? Kaldı ki yazılı edebiyatı dahi olmayan o dili bilmezsin ki.

- Anlamam, inadım inat, sizi sevmiyorum. Zaten mübadele yaptınız.

- Evet, o dönemde ve sonrasında da istenmeyen şeyler oldu, tarafların hepsi büyük devletlerle işbirliğine girdi, Almanlar, İngilizler, Ruslar, Fransızlar işlere karıştı ve hepsinin işbirlikçisi ayrı bir bedel ödedi. Bir başka açıdan, hepsi yükselen milliyetçilik dalgalarının kurbanı oldu. Tarihe kaydedeceğiz elbet ama aynı zamanda bununla yaşayacağız artık. Hiç kimse daha az ödemedi. Hepimiz yitirdik ona bakılacak olursa. Tıpkı bugün yitirdiklerimizle ve bugün yapılan hatalarla da yaşayacağımız gibi.

- Biz bununla yaşamak istemiyoruz gerekirse emperyalizmle de işbirliği yaparız. Yeter ki sizden kurtulalım.

- Neyse, hiç değilse itiraf ettin. Ama bu ülkenin tüm nimetlerinden yararlanıyorsun bakıyorum, en iyi üniversitede beş kuruş vermeden birlikte okuduk, bu ülkede para kazandın, hastalanınca tedavini yaptılar. Biraz saygı göstersen.

- O başka. Konuyla ilgisi yok.

- Son derece var. Ayrıca unutma, kendi ülkesine saygısı olmayana hiç kimse saygı duymaz ve peşine takıldığın yabancılar sadece kullanmak üzere yaklaşır.

- Kullansınlar, yeter ki sizden kurtulalım.

- Pekala nerede yaşayabilirsin kimliğini istediğin gibi, istediğin her neyse, söyleyebilir misin?

- Halkların birliği oyunu bozacak.

- Ne birliği oğlum, ellerinden gelse hepsi birbirini kovalar, farklı halkların bir araya gelip bir uzlaşma yaratmaları hangi koşullarda olur bilir misin?

- Eeee! Halklar mücadele edip kabul ettirir.

- Halklar birbiriyle mücadele edince sadece düşmanlık oluşur. Kim kime neyi kabul ettirecek. Birlik için başka zeminler gerekir. Önce yurttaşlık hak ve yükümlülüklerinin kabulü gerekir.

- Nası yani?

- Birlik ancak karşılıklı saygı ve hukuk sistemi içerisinde olur. Gruplar birbirleriyle pazarlık ederek bir yere varamazlar. İstediğimi kabul etmezsen şunu bunu yaparım diye şantajla güzellik olmaz. Kurallar ve hukuk konusunda ortak anlayış geliştirmeleri gerekir. Sen ileride daha iyi bir hukuk zemini sağlayacak tek olanağı teşkil eden Cumhuriyeti kabul etmezsen, hangi zeminde saygı bulacaksın.

- Bizi kollayan bulunur.

- Görelim bakalım, nereye kadar kullandıracaksın kendini. Bedelini ödemeye hazır mısın?

- Emperyalizm bizi kollar.

- Biraz kaldır kafanı da dünyanın dört köşesinde kendini kullandıranlar ne bedel ödüyor bak; ve niçin? Ve niçin kendi ülkende kendini yabancı konumuna sokuyorsun? Hırs tüm aklını silip götürmüş, geriye sadece inat kalmış. 

Mehmet Tanju Akad
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)