Anayasa çalışmalarının yarattığı  kimi endişeler nedeniyle, sol kesimde BirGün ve Sol gazetelerinin öncülük ettikleri bir imza toplama kampanyası başlatıldı. Benim de imza koyduğum bu girişim için hazırlanan imza metni, “Türkiye AKP Anayasası’na Sığmaz” başlığını taşıyor ve şöyle başlıyor: “Yeni bir Türkiye hepimizin arzusudur. Yoksulluğun olmadığı, eşitsizliklerin ortadan kalktığı, insanların özgürce yaşadığı, aydınlık ve bağımsız bir ülke asla vazgeçmeyeceğimiz özlemimizdir. (…) Bu satırları okuyunca, yetmiş yaşını geçmiş bir adam olarak, ben ve benim kuşağım da hep bu özlemlerle yaşayageldi bugüne diye düşündüm. Doğal olarak bizden öncekiler de bu özlemleri duyuyorlardı; görünen o ki, bizden sonrakiler de ömürlerini böylesi özlemlerle geçirecekler; insanlık adına çok yazık…

 
Söz konusu metin şöyle sürüyor: “Barış ve Kürt sorununda çözüm mutlaka gereklidir. Irk ve köken ayrımcılığının tamamen silindiği, insanların dillerini ve kültürlerini öğrenme, kullanma ve geliştirme haklarının yasalarla güvence altına alındığı, tüm yurttaşlarımızın ekonomik ve sosyal yönden eşitlendiği, başka ülkelerin topraklarına göz dikmeyen, kendi topraklarındaysa barış ve kardeşliği yeşerten bir Türkiye elbette mümkündür.”
 
Evet, bu söylenenlerin sağlanması hem tüm insanlık için, hem de Türkiye insanı için olanaklıdır. Aslında insanlık böylesi oluşumları başarabildiği zaman, tarihsel süreçte en büyük devrimi de gerçekleştirmiş olacaktır. Şimdi burada, “devrim” sözünü okuyan kimilerinin tüyleri diken diken olsa da bu böyledir, insanlık evrimleşerek ve devrimlerle ilerleyip bugünlere gelmiştir…
 
Milliyetçilik konusunda, bizim durumumuzla ilgili olarak, önceki yazılarımdan birinde şöyle demiştim: … Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşu da bir devrimdir. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başarıyla sonuçlandıran asker-sivil halk, ülkeyi yönetme yetisini çoktan yitirdiğini gördüğü Osmanlı İmparatorluğu yönetiminin son kalıntılarının hegemonyasına son vererek çağdaş bir devlet kurdu. Bu devlet, özel durumunun ve dönemin koşullarının gereği olarak ulusalcılık anlayışı üzerine yapılandırılmıştır. Bu nedenle de, her devlet yapılanmasında olduğu gibi, kendini koruma içgüdüsüyle doğal olarak seçtiği ‘ulusal devlet’ anlayışını sürdürmeyi öncelemiştir.  
 
Milliyetçilikten nefret eden ben, ulusalcılık kavramını  ise her zaman yurtseverlik olarak algıladım ve anladım. Cumhuriyetin ilk otuz yılındaki birçok metinde, milliyetçilik kavramının da yurtseverlik anlamında kullanıldığını görebiliriz; örneğin Hasan Âli Yücel’de bu böyledir. Doğrudur, bu sözcüğü kimileri gerçekten ırkçılık, kafatasçılık anlamında kullanıyordu. Ama neyse, şimdi buna takılarak, varolan başka sorunlarımızı tartışmayı akamete sürüklemenin hiçbir anlamı yok.
 
Nerden başlayıp nereye geldim? Aslında, şu Kürt sorununun çözümü konusunda kurulan “Akil Adamlar” konusuna değinmek istiyordum. Ben sanıyordum ki, “Akil Adamlar” Türklerle Kürtler arasındaki sorunların çözümü için bir tür aracılık yapacaklar, sorunların çözümüne böylece yardımcı olacaklar. Meğerse öyle değilmiş, “Akil Adamlar”, Hükümetin, daha doğrusu Başbakanın görüşlerini bölge halklarına nakledeceklermiş. Bu düşünceyle de, halkın hoşnutlukla karşılaması olasılığı nedeniyle, “Akil Adamlar” kuruluna artistlerle aktiristler de seçilmiş; ben böyle anlıyorum!...
 
“Akil Adamlar” konusuyla ilgili olarak en gerçekçi ve güzel yazılardan birini yazan Hilmi Yavuz diyor ki yazısının bir yerinde; “Barış süreci, iki tarafın birlikte (evet, birlikte!) yürütmek zorunda (evet, zorunda!) oldukları bir süreçtir. Akil Adamlar arasında Kürtler olmakla birlikte bu üyeler, resmen Kürt tarafını temsil eden kişiler değildir. Bu, acaba daha başından, Akil Adamlar girişimini bir malüliyetle örselemiş olmayacak mıdır?” (Zaman, 7 Nisan 2013)
 
Doğru, “Akil Adamlar”  kurulu aslında yanlış bir görevle görevlendirildi, bu nedenle de Kürt sorununun çözüm sürecine hiçbir katkıda bulunamayacaklar bana kalırsa. Oysa onların bu sorunun çözümüne katkı koyarak, barışın sağlanması için, en azından, iki tarafın da saplandığı milliyetçilik çukurundan çıkmalarına katkıları olabilirdi. Ama ne yazık ki, bu kurula verilen görev onların yapması gerekenle uyumlu değildir. “Akil Adamlar” kurulu her iki tarafa da yol gösterici olmalıydı; sanırım çokları da böyle olması gerektiğini umuyordu.
 
Öyle olsaydı, şu anlamsız Kürt-Türk çatışmasının bitirilerek barışın sağlanacağı konusunda bir umudumuz olurdu! Ama ne yazık ki, bugünkü hükümetin barıştan anladığı, emperyalist planlar doğrultusunda bölgeyi ve Türkiye’yi yeniden biçimlendirmektir. Bu nedenle de halklar arasına düşmanlık tohumları ekerek, bölgesel savaşları tetiklemekten başka pek bir şeye yaramayacak Kürt operasyona “barış süreci” adını vermektedir. O nedenle de “Akil Adamlar”a buna uygun bir görev tevdi edilmiştir...
 
AKP Hükümeti bu sorundan yalnızca kendi amacı doğrultusunda yararlanmak istemektedir. Nereden belli derseniz, Kürt sorununun hiçbir yönünü görmeden, bu sorunu “İslam kardeşliği” temeline indirgeyerek çözmeye çalışıyor. Yapılmaya çalışılan Anayasa’dan da laikliği tamamen çıkararak, emekçi halkın haklarının bütünüyle tırpanlanıp patronların efendiliğinin hakim kılındığı, toplumsal devlet uygulamalarının yok edildiği bir Anayasa ortaya çıkarmaya gayret ekmekte olduğu görülüyor.
 
Bir not ve alıntı: Bu yazıyı yazdığım saatlerde, Hüseyin Avni imzasıyla gelen bir e-postadan birkaç satırı, okumuş halktan birileri “Akil Adamlar” konusunda ne düşünüyor sorusunu yansıttığı için, buraya alıntılayıp yorum yapmadan bitiriyorum: “Orhan Gencebay alkoliklerin, serserilerin, lümpen proletaryanın yücelttiği bir kötü taslaktır… Türkiye’de Oblomovculuk gibi faşizme özgü melodram kültürünün simgesi Orhan Gencebay ve benzerleri dejenere kültür modelleri imha olunmalıdır. Türkiye’nin aydınlık geleceği için bu gerekli ve zorunludur. Bu yalama ve asalak kültür olumsuz adamlar imal eder. (…) Heyette muteber aydınlar olsa dahi, tek Orhan Gencebay adının bu heyete dahil edilmesi, bütünü de lağveden bir hususiyet arz eder.”
 
İşte barış umudumuz bu!
 
 
Hüseyin Atabaş
 
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)