Coğrafi bakımdan Kuzeydoğu Anadolu, bölgesel bakımdan ise Doğu Karadeniz olarak adlandırılan Bölgemiz, tarihi süreçte çeşitli kültürlerin etkisi altında kalmıştır. Objektif dil ve kültür çalışmalarının yetersiz olması, bölgenin beslendiği dil ve kültür kaynakları konusunda yeterince aydınlanmamıza imkan vermemiştir.
Bu çalışmamızda, Doğu Karadeniz mahalli kelimeleri ve ağız özellikleri ile Azerbaycan Türkçesi arasındaki özdeşlik ve benzerlikleri ortaya koymaya çalışacağız. Bu şekilde, Doğu Karadeniz'in en etkili insan ve kültür kaynağını teşhis ve tespit etmeyi umuyoruz.
Mahalli kelimeler yörede konuşulduğu halde Türkiye Türkçesi'nde bulunmayan veya bulunduğu halde farklı anlam ifade eden kelimelerdir. Trabzon ve Rize yöresinden yapılmış ve yayınlanmış olan derleme ve sözlük çalışmaları ile Rize'nin Çayeli ilçesindeki kişisel bulgularımızı araştırmamız için esas almaktayız.
Bugünkü Azerbaycan Cumhuriyeti ile, İran'ın Kuzey - Batı Bölgesini oluşturan Güney Azerbaycan'da konuşulan dile Azeri Türkçesi diyoruz. Azeri Türkçesi ile ilgili bilgilerimiz, büyük oranda Seyfettin Altaylı tarafından hazırlanan ve Kültür Bakanlığınca yayınlanan "Azerbaycan Türkçesi Sözlüğü"(1) ile, Güney Azerbaycan'ın güçlü şairi, Tebrizli Muhammed Hüseyin Şehriyar'ın Haydar Babaya Selam (2) isimli eserine istinat etmektedir.
Yeni Türk Cumhuriyetleri arasında, zorlanmadan anlaşabildiğimiz sadece Azerbaycan Türkleri'dir. Azeri Türkçesi ile bugün Türkiye'de kullandığımız Türkçe arasında çok büyük bir benzerlik vardır. Kullanılan kelimeler bakımından % 90'lara varabilecek bir ortaklık da sözkonusudur.
Bizim araştırma konumuz ise Türkiye Türkçesi olarak adlandırılan İstanbul Türkçesi'nde bulunmayan, ama Doğu Karadeniz'de mahalli olarak yaşayan kelimelerdir. Azeri Türkçesi'nde de bulunan bu kelimelerin basın-yayın, eğitim ve öğretim gibi yollarla Doğu Karadeniz'de öğrenilmesi mümkün olmadığına göre, göçlerle buraya geldiklerini kabul etmeliyiz.
Karadeniz şivesini ve bu mahalli kelimeleri bölgeye taşıyan göçlerden birine, Prof. Fahrettin Kırzıoğlu'nun 1986 yılında Rize'de verdiği Konferansında değindiğini görüyoruz. Prof. Kırzıoğlu şöyle diyor:
"Şehzade Sultan Selim çağında Trabzon ve Rize yöresine o kadar kalabalık Akkoyunlu Türkmeni gelip yerleşti ki, bugün KE sesini Ç ve GE'yi C biçiminde söyleyenlerin lehçesi, Tebriz ve Revan Türklerinin konuşmaları gibidir. Göze "Coz", Gemiye "Cemi", Katipe "Çatip" diyen bu lehçe, Erzurum merkez ve yakın köylerine Kanuni Sultan Süleyman'ın 1534 - 1545 yıllarında yerleştirdiği Tebriz'li Akkoyunlular'ın lehçesiyle de aynıdır." (3)
Prof. Kırzıoğlu'nun bahsettiği 'Revan ve Tebriz' geleneksel olarak Azeri nüfusunun da yaşadığı yerlerdir. Biraz sonra ayrıntılarıyla vereceğimiz ortak kelimelerin Revan ve Tebriz yörelerinden Akkoyunlu göçleri ile gelmiş olmaları muhtemeldir.
Ahmet Caferoğlu da; "Rus sınırından Vakfıkebir'e kadar uzanan" alandaki ağız özelliklerini, Kırzıoğlu gibi Erzurum ile özdeş görür.(4) Bu ağız özelliklerini, Gürcü Megrel gibi yabancı dillerin tesirinde değil, "kardeş Türk illeri ağızlarının tam özünde bulacağımızı" (5) ifade eder.
Turgut Günay, Rize ağızlarını ayrıntılarıyla incelediği çalışmasında; "c,ç,g,k ünsüzlerinin sızıcılaşması" dediği özelliğin "Rize ili ağızları ile Akkoyunlu yerleşme alanlarına tekabül eden bazı ağızlarla" birleştiğine dikkat çekmektedir. (6)
Prof. Haşim Karpuz'un Rize monografisinde Akkoyunlu göçü ile ilgili şu bilgiler veriliyor: "Akkoyunlu Türk Devleti zamanında (1350-1502) Rize'nin güney kesimlerine, Hemşin'e birçok Türk boyu yerleşmişti. Aşağı Çamlıca (Viçe) ve Ülküköy koç heykelleri bunun en bariz delilleridir. Benzer koç heykelleri Doğu Anadolu'da ve Azerbaycan'da da vardır. Bilindiği gibi koyun ve koç heykelleri Orta Asya kültür çevrelerinden kaynaklanmaktadır." (7)
Tarihçilerin ortak kanaati "Tebriz Akkoyunluları"nın Trabzon ve Rize yöresine, kimine göre ise "Rize'nin batı taraflarına" (8) yerleşmiş olduklarıdır.
1820'li yıllarda Trabzon'u ziyaret ederek anılarını yazan Fransız Fontainer, Trabzon ile Tebriz arasında devamlı ticari seyahatler yapıldığını yazıyor. Ona göre yazın Trabzon'dan Erzurum'a ve oradan da Tebriz'e geçen tüccarlar, kış aylarında da aynı yoldan geriye dönerler.(9) Bu seyahatlerin de Tebriz'den Trabzon'a bir kültür akımı oluşturması muhtemeldir, fakat bunun hangi ölçüde etkili olduğunu tespit etme imkânı yoktur.
Doç. Metin Karaörs, Doğu Karadeniz'in Türkleşme biçimini tek cümle ile özetlemiştir. Buna göre; "Kuzeydoğu Anadolu bölgesinin halkı, Güney Azerbaycan'dan gelen OĞUZ Türkleri ile Kafkasya üzerinden gelen KIPÇAK Türkleri'nin karışmasından... meydana gelmiştir." (10)
Bu çalışmamızda, yukarıda ifade etmeye çalıştığımız tarihi süreçlerin bir kalıntısı olarak, Azeri Türkçesi ve Doğu Karadeniz mahalli kullanımında ortak olan kelimeler ile dildeki yapı benzerliklerini tespit etmeye çalışacağız. Bu etkileşimin nasıl meydana geldiği konusunu ise daha fazla irdelemeyeceğiz. Kelimelerin etimolojisine de girmeyeceğiz. Bu işi uzmanlarına bırakarak tespit ettiğimiz benzerlik ve özdeşlikleri zikretmekle yetineceğiz.
NOTLAR
1 Seyfettin Altaylı, Azerbaycan Türkçesi Sözlüğü, MEB Yayınları, İstanbul 1994, 2 C.
2 M. Hüseyin Şehriyar,(Haz. S.Kılıç - İ.Şimşek) Haydar Babaya Selam, Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara, 1993
3 Prof. Fahrettin Kırzıoğlu, Milli Tarihimizde Rize Bölgesi, 19.11.1986 tarihli yayınlanmamış konferans metni.
4 Ahmet Caferoğlu, Kuzey Doğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar, TDK yayınları 116, Ankara, 1994, 2.b. s. XXII
5 Caferoğlu, age. s.XXIV
6 Turgut Günay, Rize İli Ağızları, Kültür Bakanlığı yayınları, Ankara, 1978, s.27
7 Haşim Karpuz, Rize, Kültür Bakanlığı yayınları, Ankara, 1992, s.10
8 Leyla Karahan, Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması, TDK yayınları, Ankara, 1996, s.97.
9 Veysel Usta, Anabasis'ten Atatürk'e Seyahatnamelerde Trabzon, Serander yayınları, Trabzon, 1999, s.96
10 M.Metin Karaörs, "Kuzeydoğu Anadolu ve Batı Rumeli Türk Ağızlarının ortaklığı ve Akrabalığı", Trabzon Tarihi Sempozyumu Bildirileri, Trabzon Belediyesi yayınları, Trabzon, 2000, s.97.
www.karalahana.com
YORUMLAR