'Commandante Zero' öldü! Ardından güzel bir şiir bırakarak / Özgür Uyanık
Tarihin nasıl ilerleyeceği meçhuldür ama eğer ilerleyecekse bu sıra dışı kişilerin “zoruyla” olacaktır.
Althusser’in dediği gibi “Gelecek uzun sürer”, tarih yavaş ilerler, toplumlar zamanla evrilir ve devrimlerle dönüşürler. Verilen mücadelelerin şiiri, gelecek kuşaklara miras kalır. İyiler ve kötüler, ta ki kurnazlar ortaya çıkana dek, alışkanlık gibi savaşı sürdürürler. Çünkü tarihin akışını değiştirmek için savaşmak yetmez. Onu farklı biçimde yorumlamak da gerekir. Latin Amerika devrimleri çok sayıda sıra dışı karakterleri tarih sahnesine çıkarmıştır. Bu kıtada bildiğimiz tüm devrimlerin halklaşması sıra dışı karakterlerin, bir avuç şaşırtıcı öncünün sayesindedir. Bu insanlar beklenmedik söz ve eylemleriyle kitleleri asırlardır unutulan zaferlerin kazanılacağına ikna etmişlerdir. İşte “Comandante Cero”, yani Eden Pastora bu sıra dışı karakterlerin ilklerinden biridir. Onu tüm dünya, 22 Ağustos 1978’de Nikaragua meclis ve hükumet organlarının yer aldığı Ulusal Saray)ı ele geçiren komutan olarak tanıdı. O güne dek hiç kimse yarım asırlık Somoza diktatörlüğüne böyle bir darbe vurulabileceğini aklına bile getiremezdi. O güne dek Somoza’nın Ulusal Muhafızları yenilmez, başkent Managua’ya girilmez sanılıyordu. Gerçekten de o ana kadar Sandinist gerillalar, 1920’lerden bu yana alıştıkları bir savaşı sürdürüyorlardı. Somoza, köylüleri bombardıman edip dağlara sürüyor, yarattığı çıkar ağıyla bir taraftan Amerika’yı diğer yandan elitleri kendine mecbur kılıyordu. Hiç kimsenin Somoza diktatörlüğünün devrileceği umudu yoktu. Sandinist gerilla grupları çeteler gibi dağınık durumdaydı. Muhalefeti ise toparlamanın imkanı yoktu. Somoza ailesi kendisine boyun eğmeyen beyaz elitleri yalnızca sistemden dışlamıyor, paramiliter çetelerini üzerlerine salıyordu. Ülkenin köklü ailelerinden La Prensa gazetesinin sahibi Pedro Chamorro’nun 10 Ocak 1978 günü Somoza’ya bağlı çeteler tarafından öldürülmesi, kentlerde diktatörlüğe karşı büyük bir hoşnutsuzluğu ortaya çıkardı. Ancak yine de Somoza’nın kanunsuz rejimine karşı durabilecek bir güç bulunmuyordu. 20. yüzyılın son çeyreğinde Latin Amerika’nın diğer yerlerinden farklı olarak Orta Amerika ya da “Mezoamerika” (Amerikalararası) denilen bölgede halen fetih duygusu hakimdi. Bu uluslaşma sürecinin geç kalmışlığından geliyordu. Atlantik’le Pasifik’i kavuşturan dev bir göle sahip Nikaragua bu bölgenin kalbiydi. Fetihçilik ve ulus öncülüğü hissi Eden Pastora’yı Nikaragua’daki diğer devrimci liderler gibi beyaz azınlığın içinden çıkardı. Meksika’daki tıp eğitimini yarıda bırakarak ülkesine döndü. Ulusal Saray'ın ele geçirilmesi fikri Eden Pastora’nın 1967’deki başarısız Roosevelt Caddesi Ayaklanması'ndan beri aklındaydı. O zaman muhalif parti ve gruplar Ulusal Saray'ın karşısındaki Cumhuriyet Meydanı'nda toplanıp harekete geçilmişti. Bu nedenle de girişim katliamla sonuçlanmıştı. Şimdi Pastora’nın aklında doğrudan, az sayıda adamla tüm sarayın ele geçirilmesi vardı. Plan için Ortega kardeşler dahil birkaç silahlı muhalif grup komutanıyla Kosta Rika’da buluştu. Masada Küba karşı istihbaratından Andres Bajarona Lopez de bulunuyordu. Eden Pastora hepsini şaşırtan bir öneriyle geldi. Sadece 25 adamla içinde 3000 kişinin bulunduğu Ulusal Saray'ı ele geçireceğini söylediğinde hepsi ona deli gözüyle baktılar. Operasyonun ismini “Domuz Ağılı” koydular. Sarayın planları, kimin hangi saatte nerede olacağı ve diğer tüm gerekli istihbarat bilgileri için operasyona toplam 40 kişi katıldı. Pastora 42 yaşındaydı ve yanında yaş ortalaması 23’ü bile bulmayan Ulusal Muhafız kıyafetli 24 silahlı adamla saraya girdi. Somoza’nın tüm milletvekilleri, bakanlar ve bürokratlarının olduğu üç bin kişiyi rehin aldı. “Savaşın belini kıran olay” işte böyle gerçekleşti. 45 saat süren pazarlıklar sonucunda geleceğin İçişleri Bakanı olacak Tomas Borge ve Daniel Ortega’nın kardeşi Humberto (ileride Genelkurmay başkanı olacak) dahil 50 siyasi tutukluyu da alarak iki ayrı uçakla ülkeden ayrıldılar. O tarihlerde Sandinistlerin rütbeleri yoktu. Bir nolu komutan, iki nolu komutan diye hiyerarşi belirleniyordu. Eden Pastora, sıra dışı zekasıyla Sandinist hiyerarşiye kendini “Sıfır numaralı komutan” diye kaydetti. Çünkü rakamlar “0”dan başlardı. Pastora’nın karizmasına olan inancı 1979 devriminden sonra Daniel Ortega ile onu karşı karşıya getirdi. “Kumandan Sıfır” kendisine bağlı kuvvetleri Kosta Rika sınırında ayrı bir bölgede “bağımsız” olarak konuşlandırdı. Aynı yıllarda Sandinistler ABD’ye bağlı kontrgerilla ordularıyla savaşıyorlardı. Pastora kenarda duruyordu. Üs bölgesinde yabancı gazetecilere demeç verirken uğradığı bombalı bir saldırıdan yaralı kurtuldu. Fakat bazı yabancı gazeteciler öldüler. Olay o tarihte CIA’nın üzerine yıkıldı. Bu sayede ABD’de basın Nikaragua’daki kirli savaştan bahsetmeye başladılar. Yıllar sonra saldırının Sandinist yönetim tarafından organize edildiği ortaya çıktı. Bu nedenle Eden Pastora’nın aslında Sandinist karşı istihbaratın bir parçası olduğu iddia edildi. Barıştan sonra sivil hayata döndü. Yıllarca siyaset yaptı. Ortega’nın 2007’de iktidara dönüşüyle o da bazı görevler aldı. Ulusal Saray’ın fatihi, savaşın belini kıran “Kumandan Sıfır” geçtiğimiz cumartesi günü Managua’da 83 yaşında hayata gözlerini kapadı. Özgür Uyanık Gerçek Edebiyat
(Buenos Aires)
YORUMLAR