Son Dakika



I.

Saçlarını boşluğa salarak
Ay, on dördüydü ağlıyordu
Gecede korkunun sonsuz kolları vardı
Bir ahtapot gibi sonsuz kolları
Ve yalnızdık
Sesimizden başkası yoktu
Islık çaldık-çoğaldık-
Yalnızdık, yalnızlığımıza şaşıyorduk
Sıkıntı bir ur gibi çökmüştü içimize
Yiyen bitiren bir ur
Çıkarıp atmalıydık
Attık
Gece sonsuz yıldızlarıyla apaydınlıktı
Kuzey yıldızı göz kırpıyordu bize
Ürkek bir ceylanın gözleriyle bakıyorduk

Her dağ her ağaç ürküntü veriyordu

II.

Yüce bir dağın eteğindeydik
Adını kutsal bir kitap gibi
Korkuyla sığınmayla anardık
Andıkça büyürdük, ona yaklaşırdık
Parçası olurduk sanki

Eteğine tutunan çocuk gibi
Bir ağaç gibi olurduk göğsünde
Su gibi olurduk gözünden akıttığı
Artık kurtların gücü yetmez
Yılan sokmazdı bizi
Ceylansa ürkek bir zavallıydı

III.

Bir zamanlar babamızdı, burada
Bu kuş uçmaz yerlerde yapyalnız
Öldü diye bırakılan babamız

Sonra dizi dizi tutsaklar gidiyordu
Babamızdı tutsak, yurdunda
Teriyle büyüttüğü kavaklar
Ardından ağlıyordu
Gül attıklarımız kurşun atıyordu
Bitimsiz yollarda ölüm kol geziyordu
Ölülerle doluydu Tiflis treni

Savaşın ve tifüsün kefenini yırtan babamız
Yazgıyı elleriyle yeniden çizdi

Havaya üç kurşun, bulut paramparça

IV.

Alnımızın son çizgisiydi
Bir bahar günü ansızın
Yeniden doğar gibi çıkageldi
Kimseler beklemedi, çıkageldi
Gidip dönenler yoktu
Gidip döndü

Yeni doğan bir ermiş gibiydi
Sonsuz sabırlı ermiş
Gibi yaşamasını bildi

Kara bir kış gününde gitti
Yüreğime kar yağıyordu
Gök paramparçaydı, ağlıyordu
Yeniden gelecek gibi
Küçük bir işi varmış da...
Gelecek gibi gitti

Ardında kapkara hüzün bulutu
Ardında güzelliğin bütün oğulları

Yusuf Alper
Gerçek Edebiyat

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)