Geçirdiği ağır kalp ameliyatına rağmen süregelen yaşamından hiç ödün vermedi. Biraz da bu yüzden, genç sayılabilecek bir yaşta kaybetmiştik amcam Erol Bilgin'i...

Çok yönlü, nükteli konuşan, hoşsohbet, yakışıklı bir adamdı amcam. Çizerliği de vardı hatta; Necmi Rıza Ayça'nın çıkardığı ünlü Papağan mizah dergisi‘nde karikatürü bile yayınlanmıştı.

 

İş Bankası çalışanıydı, fakat tıpkı o şarkıdaki gibi “Dokuz altı yollarında, bir zincir boğazında” bir bankacıydı… Tutkuyla bağlı olduğu yağlı boya resim çalışmalarına ve kanun çalıp şarkılar söylediği sanat müziğine işten arta kalan zaman kırıntılarını değil, tüm gününü ayırabilmek için kışladaki bir er misali “şafak saydı”.

Emekliliği yaklaşırken, ağabeyim Zafer E. Bilgin’in yöneticisi olduğu Kadıköy-Mühürdar’daki Bilim-Sanat Galerisi’ne daha sık uğrar oldu. Sanat çevresini giderek genişletti. Seksenli yıllarda emekli olur olmaz Kadıköy-Yeldeğirmeni'nde küçük bir resim atölyesi açtı.

O yıllarda aynı mahallede oturan şair-ressam Engin Turgut’un kaleme aldığı bir yazıdan öğreniyoruz ki, karakış günleri yaklaşırken yeni bir soba bakmak için evinden çıkan Engin Turgut, “Mini Galeri” adını verdiği resim atölyesinde çalışırken fark etmiş Erol Bilgin’i.

Mahallesinde ilk kez gördüğü bu atölyede, tuvale eğilmiş çalışan ressam öyle güzel görüntü veriyormuş ki tanışmadan edememiş. “Merhaba!” diyerek içeri giren şairi, köşede yenice kurulmuş bir çilingir sofrasıyla karşılamış Erol Bilgin. Sıcak sohbet uzamış, alaca karanlık çökerken evine sobayla değil, “Erol Bilgin” imzalı iki yağlı boya tablo ile dönmüş Engin Turgut...

Sonraki yıllarda Moda’ya taşıdığı ve “Romans” adını verdiği yeni atölyesi de, başta Engin Turgut olmak üzere, birçok sanat ve edebiyat insanının uğrak yeri olmuştu. Müzikle, rakı kadehleriyle, coşkulu sanat-edebiyat sohbetleriyle ruhlarını bu mekanda temizleyen değerlerimizden bazılarının adlarını anmak isterim: 

Asım Bezirci, Hasan Kavruk, Necati Güngör, Fügen Kıvılcımer, Zafer E. Bilgin, Hürriyet Yaşar, Turgut Toygar...

Ayrıca, gençliğinde karikatürlerini yolladığı Papağan mizah dergisinin yönetmeni ve karikatür ustası Necmi Rıza Ayça’yı da ben Romans’a götürmüş, yıllar sonra “usta ile çırağı” buluşturmuştum.

2001’deki vefatına kadar ikinci evi bildiği bu atölyesine gelen tüm dostlarını, duvarın yüksekçe bir yerine astığı Metin Eloğlu'nun 'Çilingir Sofrası' şiiri amcamdan önce karşılardı:

''Bu zıkkımın yanında
 Arnavut ciğeri ister, bir.
Çiroz salatası ister, iki.
Cacık ister, üç.

 Adalet, müsavat, hürriyet demeye
Sadece yürek ister.''

Amcamın sözünü ettiğim atölyesinin bendeki silinmez izleri sadece yukarıda anlattıklarımla sınırlı değil. Bir gün, gençliğinden beri özenle sakladığı birkaç karikatürünü, “Benim vârisim sensin...” diyerek yine bu atölyesinde emanet etmişti bana.

Onun yıllar önce bana emanet ettiği 'en uzun gece' karikatürünü 21 Aralık'ta siz sanatseverlerle paylaşmayı bir görev bildim...

Ben de, yenilerde yaptığım bu karikatürümü sevgili amcamın, Ressam Erol Bilgin‘in anısına armağan ediyorum:

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)