Ahmet Erhan çağımızın Baudelair'iydi, Arthur Rimbaud'suydu!
Daha 55 yaşında, en olgun çağında kaybettik onu.
Daha 55 yaşında, en olgun çağında kaybettik onu. 1958 yılında Ankara doğan Ahmet Erhan'ın çocukluğu ve ilk gençliği Mersin ve Adana 'da geçti. Türk Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü, uzun yıllar Türkçe öğretmenliği yaptı. Alacakaranlıktaki Ülke. İlk basımı Mart 1981'de Yeni Türkü Şiir Yayınları 1981 Behçet Necatigil Şiir Ödülü Gerçekedebiyat.com
Bir şair gibi yaşadı bir şair gibi öldü.
“80'ler”de, "90'lar"daTürk şiiri denince Ahmet Erhan bilinirdi.
Herkes onu kıskandı, O kimseyi kıskanmadı.
Derisini kanatarak şiir yazdı, şiirleri gibi yaşadı.
Şair tüm dünyanın yükünü üzerinde taşıyan kişidir, tanımına uygun bir ömür sürdü.
"Sistem"le çıplak, bir başına şiirle mücadele etmeye çalıştı.
Banka yayınevlerinde milyonlar kazanan sistemin kabız "şairiazam"larından olmadı!
Ölümle baş başa yaşamak, bu sistemin "para kazan para kazan para kazan" temelinde buyurduğu yaşam biçimine uy(a)mamak, insanlık erdemleri için hep başı dik yaşamak, teslim olmaktansa bile bile ölüme gitmek...
Ahmet Erhan 78 kuşağı olmanın bu özelliklerini inatla korudu.
78 kuşağı "acıların" kuşağıdır...
Ahmet Erhan, "78"i "80'ler"e taşıdı. "80'ler" ters geldi Ona. "90'lar" da! "2000'ler" alt üst oluştu!
Aslında ne 78'in kaotik dünyası kabul etti onu ne 80'lerin şiir dünyası.
Oysa 80'lerde, Türk şiiri denince Ahmet Erhan bilinirdi.
Herkes onu kıskandı; o kimseyi kıskanmadı.
Postmodern dünyanın bir ur gibi şiirimize egemen olması, karanlık, duyarsız bir şiir anlayışının oluşması ince yüreğine yük gibi oturdu. İbretle seyretti her şeyi. Gittikçe geri çekildi.
Aile dağıldı. Deniz çekildi. Yeni aile kurdu. Hacer yeni bir yaşam verdi Ona. Ama içki ve sigara yine de tek dostu oldu.
1920'lerde son bulan "Modernist" şiir akımının ülkemizde ve tüm dünyada tek temsilcisiydi.
Ahmet Erhan çağımızın Baudelair'iydi, Arthur Rimbaud'suydu!
12 Eylül'ün "şok"larından, uzun ANAP iktidarlarının şair ruhuna işkence eden acılarından sonra "1993 Sivas Madımak"da en iyi arkadaşları Behçet Aysan, Metin Altıok, Uğur Kaynar, Asaf Koçak'ın yakılarak öldürülmeleriyle sarsıldı.
Ülkemizin güneydoğusundaki trajediye, en korkunç katliamlara tanık oldu: "Ne istiyorsunuz kardeşlerim; bu ülke hepimize yeter; yakışmıyor bize silah, bomba, pusu; bu şiddeti hak edecek bir günahımız yok hiç birimizin!" çığlıkları milliyetçiliklerin arasında kaybolup gitti.
(Ahmet Erhan'ın mektubunun tam metni: https://www.gercekedebiyat.com/haber-detay/ahmet-erhanin-cigligi-kurt-kardeslerim/6688 )
Her şey gittikçe kötüye gidiyordu... Irak'ın işgali insanlığın yeni bir ortaçağını gösteriyordu. Ruhu dayanamaz oldu, içkiye sigaraya sarıldı, bu kez vücudu dayanamadı.
Boğaz kanseri oldu. Ameliyat oldu, ama yine inadından vaz geçmedi!
Anlı şanlı yayınevleri de unuttu onu. Onun bir "Toplu Şiirler!"i tam olarak hiç olmadı.
İstanbul'a gitti, öldü. İstanbul onu kabul etmedi. Bunca çabaya karşın bir köşe yazısı yeri yeterliydi; kimse işe almadı. İntikamlarını böyle aldılar. (Örneğin Cumhuriyet gazetesinde, Radikal'de oraları parsellemiş zevatın yazması mı doğruydu Ahmet Erhan'ın mı?)
Şiiri biliyordu. Ama yaşadığı çağı soğuran bir yürek taşıdığını da biliyordu.
Modern şiirin tüm serüvenini ciddiyetle öğrendi; halk şiirini içselleştirdi. En önemlisi modernist akım şairlerini Rimbaud'u, Baudelaire'i seviyordu. Ülkemizde Nazım Hikmet, "Ataol", Özdemir İnce en sevdiği şairlerimizdendi. (Bana en son "Yeniden şiir yazarsam ilk gerçekedebiyat'a göndereceğim!" demişti.)
Genç şairleri sevdi; kuşakdaşı şair arkadaşlarını sevdi.
Ama sanki bir Can Yücel'di, bir Azer Yaran'dı!
Alçakların egemen olduğu bu dünyaya teslim olmaktansa kendini öldürmek daha iyiydi yani!
Teslim olmadı; başı dik öldü.
Türk şiirinin en büyük şairlerindendi.
Sözde arkadaşları tabutuna bir Türk bayrağı sarmayı çok gördüler!
Ahmet Yıldız
gercekedebiyat.com
Gerçekedebiyat.com'da Ahmet Erhan'ın şiiri ve bazı yazılar:
https://www.gercekedebiyat.com/etiket/?q=ahmet+erhan AHMET ERHAN KİMDİR?
Hayatının büyük bölümünü Ankara'da geçiren Ahmet Erhan, daha sonra İstanbul 'a yerleşti. Adana Demirspor'da futbol oynadı, ağır bir sakatlık geçirince şiir yazmaya başladı. İlk kitabı Alacakaranlıktaki Ülke'yle 22 yaşında Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü kazandı.
Militan dergisinde yayımlanan ilk şiiriyle dikkati çekti (1975). Sonra Doğrultu, Dönemeç, Türk Dili, Sanat Emeği, Yusufçuk, Gösteri dergilerinde yazdı. İlk kitabı Alacakaranlıktaki Ülke'yle 22 yaşında Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü kazandı. Şiirleri günümüzde birçok dergide yayımlanmaktadır. Söylemini, imgelerini, temalarini yaşamın kendisi kadar çeşitlendirebilen bir şair. Siiri o yüzden devingendir: Zamana, duyarliliğa, sevgiye, acılara, doğaya, gelişmeye yürür, anlatici bir şiirdir. Bu nedenle sözlüğü genişletir. Şiirlerinde hemen hemen her kelimeye rastlayabilirsiniz. İzlekleri belli, daha doğrusu belirli olsa da konu zenginliğiyle insanı şaşırtır.Ahmet Erhan'ın yapıtları
Yaşamın Ufuk Çizgisi, Nisan 1982, Lir Yayınları, Türk Yazarları Dizisi.
Akdeniz Lirikleri, Nisan 1982, Lir Yayınları, Türk Yazarları Dizisi.
Kuş Kanadı Kalem Olsa, 1984, Can Yayınları.
Ölüm Nedeni Bilinmiyor, 1988, Can Yayınları.
Deniz Unutma Adını, Ocak 1992, Bilgi Yayınevi.
Öteki Şiirler 1976 - 1991, Ekim 1993, Bilgi Yayınevi.
Çağdaş Yenilgiler Ansiklopedisi, Ekim 1997, Bilgi Yayınevi.
Köpek Yılları, Temmuz 1998, Bilgi Yayınevi. Öykü.
Resimli 'Ahmetler' Tarihi, Şubat 2001, Bilgi Yayınevi.
Ankara-İstanbul Karatreni, Ağustos 2001, Everest Yayınları.
Bugün De Ölmedim Anne, Toplu Şiirler 1, Eylül 2001, Everest Yayınları.
Ne Balık Ne De Kuş, Mayıs 2002, Everest Yayınları.
Kaybolmuş Bir Köpek İlanı, Ekim 2003, Everest Yayınları.
Şehirde Bir Yılkı Atı, Ekim 2005, Everest Yayınları.
Buz Üstünde Yürür Gibi, Seçme Şiirler, Haziran 2006, Everest Yayınları.
Sahibinden Satılık (2008)Ahmet Erhan'ın ödülleri
1992 Yunus Nadi Şiir Ödülü
1998 Cemal Süreya Şiir Ödülü
1999 Halil Kocagöz Şiir Ödülü
2004 Yunus Nadi Şiir Ödülü
2006 TTB Behçet Aysan Şiir Ödülü
YORUMLAR