Adorno’nun genelev rüyası
Rüyalarını anımsayanlar zordur. Bilimsel olarak da zordur. Ve renkli rüya yoktur; hep siyah beyazdır. Alman filozof Theodor W. Adorno'nun 'Rüya Kayıtları' birbirinden ilginç olayları barındırıyor.
LOS ANGELES, 16 OCAK 1943, SABAH ERKEN SAATLERDE İki enfes kadınla yatakta yatıyorum. Biri küçük ve narin, yuvarlak, çok sıkı göğüsleri var; bana, neredeyse minnetle karşıladığım büyük bir özenle ve sevecenlikle yaklaşıyor. Uzun boylu, ince ve arkasından bakıldığında göze çarpan, dışarı fırlamış kemikleri dışında "hoş görünümlü" olan diğeri, Bayan v.R.'yi andırıyor. İkisinin de muhteşem, parfüm kokan tenleri var ve onlara tamamen ahmakça bir iltifatta bulunduğumu hatırlıyorum: “Nihayet sizin gibi gerçekten lüks fahişelere rastladım" gibi bir şey. Ne var ki, sıra bir türlü cinsel ilişkiye gelmedi -ki rüyamda cinsel ilişkiyi, aynı ölüm gibi, nadiren açıkça görürüm sadece öpüşme ve ahlaksız okşamalar... Kısa boylu olanla daha çok ilgileniyorum, uzun boylu olan yakınlaşmaya karşı koyuyor gibi. Benim tarafımı tutan kısa boylu -bu beni ne kadar da mutlu ediyordu!- beni Beverly Hills Oteli'ne götüreceğini açıkladı; orada sadece kendine ait bir dairesi varmış ve beyleri istediği zaman ağırlayabiliyormuş. Sonra, ilgimi tamamen kısa boylu olana yönelttiğimde, uzun boylu olanı daha uyumlu davranmaya başladı. Aklıma gelmişken, oda, Bar Harbor gibi, şık bir yaz otelinin odaları kadar ferahtı. Aniden büyük bir gürültü koptu, X. ve F.W.’nin önderliğinde insanlar içeri girmeye başladı. X proleter kostüm niyetine bir şapka takmıştı. İkisi de Parti'nin Richter’leri gibi karşıma dikildi. Şöyle ki, sırayla aynı kelimeyi suçlayıcı bir tonla ve korkunç bir öfkeyle haykırıyorlardı: “Barbarlar barbarlar barbarlar”; yani kadınlar ve ben. Kadınların ikisinin de L.’nin eski eşleri olduğu ve onun bu ikisi üzerinde hâlâ birtakım hakları olduğu ortaya çıktı. Aynı zamanda, kısa boylu olan birdenbire Bayan X’in eşine dönüştü; oysa onu hiçbir biçimde anımsatmıyordu. Ayrıca, benim yakın arkadaşım olan bir adamın bu olaylarda parmağının olduğu, kısa boylu kadının da ondan korunmak istediği ortaya çıktı. Bu sahnenin olası sonuçları beni düpedüz korkutuyordu. L., anlamsız bir öfkenin bürüdüğü gözleriyle devamlı şöyle diyordu: ”Bir açıklama bekliyorum." Kafam karışık bir halde onunla hukuki bir konuşma yapmaya, onu bu olayın, nihayete ermemiş bir cinsel birleşme olmaksızın hiçbir anlamı olmadığına ikna etmeye çalıştım. Bunu başaracağıma dair pek umudum olmadan uyandım. LOS ANGELES, 15 ŞUBAT 1943 Agathe rüyamda bana göründü ve şuna benzer bir şey söyledi: ”Karl Kraus gelmiş geçmiş en esprili ve zeki yazardı. Bunu her şeyden önce, ölümünden sonra yayımlanan, tarifi imkânsız nükteler içeren not defterlerinden anlayabilir insan. Sana bir örnek vereyim: Bir gün anonim bir hayranından kocaman bir pirinçli sufle gelmiş. Sufle pek kötü durumdaymış. Fazla pişip kabından taşmış, içindeki pirinç taneleri de topak topak olmuş. Kraus çok sinirlenmiş ve hayranına cevaben şunu yazmış: Bu pirinç pudinginin galeyana gelmesi. [“Dieser Volksauflauf von einem Reisauflauf.”] (Sabah) bu sözde dâhice espriye yüksek sesle gülerken uyandım. Theodor W. Adorno
(Rüya Kayıtları, YKY. İst. 2020 Çev. Şeyda Öztürk. S. 22-23)
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR