"100. Yılında Sovyet İhtilali ve Türk Dünyası" sempozyumu başladı
Marx, 1840'lı yıllarda kendinden önceki bütün ihtilalci geleneklerin mirasından faydalandı. Eşitlik, özgürlük, emek gücü gibi kavramlar proletaryayı idealleştirme sürecinde ifadesini bulurken ilerlemeye yönelik ihtilalci inanç da tarihin itici gücü olarak görülmeye ve bir başka anlayışla birleştirilerek ilk ihtilal teorisini oluşturdu.
Marx, üretimi temel iktisadi bir faaliyet olarak değerlendirip diğer tüm kategorilerin ikinci planda kaldığını belirterek sırtını aydınlanma düşünürlerine ve klasik iktisatçılara dayandırmıştı.
Geleceğin anahtarının sanayi işçisinin ellerinde olduğu görüldüğünden köylülere artık çağdışı kalmış bir üretici muamelesi yapılıyordu.
Marx, üretim tarzının toplumu teşkil eden en önemli ögelerden biri olduğunu düşünüyor "ihtilalin amacı ve özü üretim şeklini değiştirmektir" diyordu.
Yani proletaryanın görevi toplam üretim güçlerini en kısa sürede artırmak idi.
Bütün bunlar Avrupa'nın merkezi ve sanayileşmiş bölgelerinde tartışılırken İhtilal bambaşka bir yerde patlak verdi.
Ağırlıklı olarak feodal gelenekleri sürdüren köylü bir toplumun yaşadığı ülke olmasına rağmen Rusya bu hayalin gerçekleşme zemini oldu.
SEMPOZYUM PROGRAMI İÇİN TIKLAYINIZ
YORUMLAR