Çiğ damlaları güzellik ve şiir
Benim köyümde, sonbaharın sonlarına doğru sabahları erken saatlerde, genellikle çayır bitkilerinin yoğunluk gösterdiği düzlüklerde pırıl pırıl parlayan kristal lekelerle karşılaşırdık…
Bunlar
gecenin en ıssız, en serin saatlerinde otlara düşen çiy
taneleriydi ve bu harika doğa olayını izlemeye doyamazdım… Bir
simetri, bir düzen içinde benzersiz, özgün bir manzara
sergiliyorlardı ama kısa süre sonra güneş yükselirken, pırıl
pırıl parlayan bu çiy tanecikler de buharlaşıp kaybolurdu..
Kuşkusuz mevsimlerin hiç durmadan kendini yenileyen döngüsüyle
birlikte, bu doğa olayı da bize sıcak günlerin bittiğini, soğuk
günlerin başlayacağını haber veriyordu. Nefes kesici bu soğuk
güzelliğin rengi, dokusu ve görüntüsünün üzerimde bıraktığı
etki hala devam ediyor ve bugün bile uzaklara, oraya buraya, uzayıp
giden düzlüklere baktığımda soğuk olanın da güzel olabileceği
gerçeğiyle karşılaşırım… Ve yine her defasında
karşılaştığım bu muazzam güzellik için şiirler yazmak, onu
resmetmek istedim ama ne kadar zorlasam da birkaç dizeyi yan yana
getirip anlatamıyordum, çünkü bol keseden yaldızlı sözler
sallamayı beceremiyordum. Dolayısıyla sığlık ve yüzeysel
olmak endişesiyle bu hevesimden vazgeçtim. Çünkü dil, yalan ve
gerçeği bir arada atbaşı yürütebilen aldatıcı bir özelliğe
sahiptir ve kendi adıma gerçeği yüzgeri eden, onu bulandıran bir
sıfatla anılmak istemiyordum. Derinliği içine çekmeyen şiir,
hayatı, canlılığı, duyguları ve güzelliği sevdiremez. Kökü
olmayan şiir eğreti bir yapıdır. Böylece daha o zamanlardan beri
kötü bir şiir yazıcısı olmayı, “sözcükleri ziyan” olarak
gördüm ve bu görüşümü hala korumaktayım.
DOĞANIN PARÇASI OLMAK Doğanın ve yaşamın her
defasında boğulan ve yine her defasında yenilenen bir parıltısı,
bir dirilişi vardır ve bunun adı güzelliktir. Güzellik,
iyinin- kötünün, doğrunun-yanlışın ötesinde daha değerli,
daha nesnel sonuçlar veren ölçütlere sahiptir. İnsan, iyi ve
kötü, doğru ve yanlıştan önce güzel olanla ilgilidir…
Nesneleri ve olayları öncelikle görünümleri üzerinden
değerlendirir. Eğer güzel olandan etkilenmişse -ki hepimiz
güzellikten etkileniriz- onunla aynileşmek, ondan bir parça olmak
ister… Ona ulaşmak için kendinde yenilik ve değişim yaratmaya
yönelir ve bu özellik insanın doğasıyla ilgilidir.
Güzellik keşfedilir ve
somuttur. İyi-kötü, doğru ve yanlış ise soyut olarak
kavranılır. Güzelliğin değerlendirme ve doğruyu bulma alanı
geniştir. Bize yaşamın kendisini, bir bütün olarak onun
harikulade istek ve arzularını sorgulatır. İnsana kendini aşması,
yeni bir konuma geçme ve kendini yenileme arzusu verir. Dünyayı
sevmemizin nedenidir o ve “Yaşamak güzeldir,” sözü tam da
bunu anlatır… Kısacası insanın olmak istediği yerdir güzellik
ve bundan dolayı uygarlıklara, toplumsal düzenlemelere, sanat ve
benzeri oluşumlara güzellik üzerinden ulaşmak gerekiyor. Tarihe
baktığımızda da en iyi oluşumlara, en iyi başyapıtlara
güzellik yaratıcılarının çabalarıyla varıldığını
görebiliyoruz.
Haydar Uzunyayla
Gercekedebiyat.com