Çam ağaçları barut görevi görüyor
Beklendiği ve ön görüldüğü gibi küresel ısınma zararlarını göstermeye başladı. Yetersiz yağış ve nem yüzünden kuruyup çıra-patlayıcı madde haline gelen çam ağaçları yanıyor, kozalaklar el bombası gibi patlıyor. Sahil şeridi savaş alanına döndü.
Yangınlar o güzelim ağaçları kül haline getiriyor. Yangın söndürme sistemimiz başarılı. Bu görevde çalışan tüm vatandaşlarımızı ve yabancı ülkelerden zaman zaman gelen profesyonel kahramanları kutluyorum. Bıkmadan usanmadan inatla alan temizlikleri yapılıyor, yeni fidanlar büyük umutlarla dikiliyor. Gönüllü gençlerimiz, belediyeler, Orman Bakanlığı, iyiliksever vatandaşlar ellerinden geleni yapıyor. Sonra gelişen ormanlar yeniden yanıyor çünkü her yer Karadeniz ve Bolu değil. İnatla çam ağacı dikiyoruz oysa çam çok yanıcı. Ege ve Akdeniz sahil şeridinde paha biçilmez tarihi eserler, turizm tesisleri, köyler tehdit altında. Milet, Pirene, Kolophon, Apollon, Truva, Knidos, Efes, Bergama... O değerler korunsa bile güzelim ormanlar gözler önünde adeta bomba gibi patlaya patlaya yanıyor, mühimmat deposu ateşe verilmiş gibi harlı bir ateş, kıvılcımlar, sanki demir çelik sanayi tesisindeki döküm kazanının yanındayız. Bu böyle devam etmez. Sahilden elli kilometre içe doğru olan alanda her türlü, insan hareketlenmesi, ulaşım, piknik, turizm, geziler ve kısmen kısmen tarım ve hayvancılık var. Bu sahil şeridinde çam ormanı dikmek ve sürekli çam ormanı koruması yapmak doğru bir seçim değil, enerjimizi boşuna tüketiyoruz. Önümüzdeki yıllarda havalar daha da ısınacak, yeraltı suları daha da derine inecek. Bitki örtüsü daha da kuruyacak. Bu yüzden 'baruttan bitki örtüsü' yerine daha akıllı ve yeni taktik bitki örtüsü oluşturulması gerekiyor. Çok sarp ve zor yamaçlardan oluşan topraklarda kozalaklar ve çamlar kalabilir ancak düz ya da tatlı yamaç denilen kullanılabilir arazilerin şartlı tapu verilerek çiftliklere dönüştürülmesi ve alternatif ağaç dikilmesi şart. Böylece hem meyva ağaçları ve hayvancılık artı değer sağlayacak hem de bu kritik bölgeler aşırı ıssız olmayacak ve sahipsiz kalmayacaktır. Nitekim bu şartlı tapularla ekmek teknesi edinen vatandaşlar da arazinin korunmasında rol alacaktır. Bu yöntemin Fransa ve İtalya kıyılarında örnekleri var. Yeni iklimsel gerçeklere göre alternatif cins ağaçların seçilmesi ve arazinin kısmen meyvecilik ve hayvancılığa açılması ülkeye katma değer sağlayacaktır. Isınan havalar güneş enerjisi avantajını da beraberinde getiriyor. Dert varsa çare de var. Gıda, enerji ve mavi yakalılar en stratejik değer haline geldi. Bundan sonraki hedef bu değerleri çoğaltmak olacaktır. Oturduğu yerde internette beğenme, tıklama ya da kriptodan üç beş kuruş kazanma, sanal üç kağıt, klavye kahramanlığı, kafelerde lak lak yerine yaşamın gerçeklerine dört elle sarılmanın zamanı geldi. Doğa elden gidiyor. Doğa olmazsa insan da yaşayamaz. Artık araziye organize bir şekilde yayılmanın ve doğaya dostça bir omuz vermenin zamanı geldi. Diplomalılar, bu işin eğitimini almış değerlerimiz!! Size sesleniyorum. İmece bir prospekt hazırlayın lütfen ve çözüm üretin. Sahil şeridini cennete çevirelim. Cem Güneş
Gercekedebiyat.com