'Türk Tarih Tezi'ne bu ağır sansür niye!'
Yazar Kaaan Arslanoğlu, 'Cumhuriyet tarihinde görülen en sıkı sansür Atatürk’ün dil ve tarih tezine karşı uygulanıyor.' diye yazdı. Arslanoğlu, 'Güneş-Dil kuramına karşı. Komünizme karşı sansür yıllarında yaşadık. Besleme bilim, dünya oligarşisinin sansür komiseri gibi çalışıyor.' dedi.
Son yıllarda çalışmalarını kök Türkçe'nin Batı dillerine etkisi üzerine seri yazılar yazan yazar Kaan Arslanoğlu Odatv'daki son yazısında Atatürk'ün Türk Tarih Tezi'ne uygulanan sansürü dile getirdi. "Güneş-Dil konusunda herkes 85 yıldır sağır, dilsiz, kör… Herkes yerine göre cahili yerine göre çok bilmişi oynuyor. Öldürseniz bu konuda konuşmuyor, yazmıyorlar. Alayı böyle… Ulusalcısı, vatancısı, Atatürkçüsü… Öyle ki kanal kanal gezip Türkçeyi yere göğe sığdıramayanlar bile Batı dillerindeki yoğun Türkçeyi göremiyor, görse ses etmiyor. Hatta öyle ki, Batı dillerindeki Türkçe hakkında değerli kitaplar yazmış birileri bile Güneş-Dil’den bahsedemiyor. Bahsetmemek için bin dereden su getiriyor. Nasıl bir aforoz, nasıl bir korkudur!" diye yazan Arslanoğlu, bu tezin sanılanın aksine bililmsel olarak daha çürütül(a)mediğini belirtti. Arslanoğlu konuyla ilgili şunları yazdı: "Çok üstlerine gidildiğinde bazıları 'Güneş-Dil teorisi bilimsel değildir' diyor! Ne zaman bu konuda bir araştırma yapılmış? Ne zaman tartışılmış? Niye bilimsel olmadığını kim, nerede, ne zaman yazmış? Bilimin kutsal papazları ne zaman bu konuyu gündeme getirmeye cesaret etmiş? Yok. Tek bir örnek yok. "Güneş-Dil kuramının özü doğrudur ve bu doğruluk son 30 yıllık araştırmalarla çok yönlü olarak tamamen kanıtlanmıştır, diyoruz. Bunu kanıtlayanların da büyük çoğunlukla yabancı bilim insanları olduğunu söylüyoruz. Yüzlerce belge gösteriyoruz. Ama şunu da diyoruz: Güneş-Dil kuramı ilk ortaya atıldığında ciddi yöntem, sunu ve örnekleme yanlışları yapılmıştır. Bunları da yazıyoruz, konuşuyoruz. Kim karşımıza çıkıp tartışabiliyor. Hani olay bilimdi ve Güneş-Dil bilimsel olmadığı için yasaklanmıştı! Hani sizin bilimsel kanıtınız? "Bilimsel kanıt falan yok. Siyasi, ideolojik ağır yasak var. Yasakçılar aynı aşı olayındaki gibi bilim düşmanı sansürcü Batı bilim oligarşisinin piyonlarıdır. Tartışamazlar. Çünkü gerçek bilgi, gerçek bilim karşında topu birlikte gelse tutunacak dalları, tavşan kadar cesaretleri yoktur. "Yineliyorum: Atatürk’ün dil ve tarih tezi emperyalizme devasa bir meydan okumadır, ırkçı Batı ideolojisi mevzilerini darmadağın edecek güllelerdir. Her türden yabancı budalalığının en güçlü panzehiridir. Atatürk’ün dil, tarih, kültür tezine uyulsaydı toplum etnik bazda bu denli bölünmezdi. Dinci – sözde laik kutuplaşması bu boyutta yaşanmazdı. Bunu anlayamadan, anlayıp anlatmadan yapılan emperyalizm karşıtlığı boştur, zayıftır, samimiyetsizdir. Tüm bu çevrelerin yaşam kaynağı gizleme, kapatma, karartma, gündem saptırma. Ve ne yazık ki bugüne dek her yerde her zaman onlar hakimdi. Tabloyu değiştirmek için pek az gücümüzle amansız bir mücadele içindeyiz. Fakat gerçeklerin kabul edilmek zorunda kalması yakın." Kaan Arslanoğlu Odatv'daki yazısında Türk edebiyatı yerine Türkçe edebiyat adını kullanananlara da değinerek, "Ve yine son yıllarda şapşal bir 'Türkçe edebiyat' lafı ortaya attılar. Ona karşı 'Türk Edebiyatı'nı savunup seslerini yükseltenler çıktı haklı olarak." diyerek şunları yazdı: "Türklüğe düşmanlık bu topraklarda bitmeyen bir modadır. Türklüğü gömen kendini modern ve ecnebi sanır. Osmanlı’dan bu yana devam eder ki bu görgüsüzlük, hepsi de Türk olmayan aydınlarımız Türk’e düşmanlıktan illallah ettiklerinden Türkçülük akımını ortaya çıkardılar. O da küçümsendi, aşağılandı. "Fanatik dinciler zaten Türklüğe ifrit olurlar, onlar ümmetçidir. Fakat keşke bir ulusa kendi topraklarında aşağılama bununla sınırlı kalsaydı. Asıl kabusu bizim okumuşlarımız, liberallerimiz, 'aydınlarımız', solcularımız yaşatıyor. Türk’ten bahsetmeyi utanılacak bir şey haline getirmişler bildim bileli. Gençliğimiz, orta yaşlarımız bu vıcık vıcık iklimde geçti. Burada siyaset yapma derdinde değiliz. Türkçülük yapmak derdinde hiç değiliz. Zaten bizim Türkçülerin büyük bölümü Batı dizgininde. Biz sadece bilim yapmaya çalışıyoruz. İşte bu aynı kesimler bizi kendi dar siyasi zihin sınırları içinde görmeye, göstermeye çalışıyor. Bilimden zaten hiç anladıkları yok, 'Bunlar Türkçü' diye konuyu hafifsemeye çalışıyorlar. "İşte o aynı kesimler epey zamandır bir 'Türkçe Edebiyat' lafı ortaya attılar. Türk edebiyatı demeyecekmişiz, ayıpmış, Türkçe yazan her türlü milliyetten yazarın ortak bir 'Türkçe edebiyatı' varmış!.. "Gevşek aklın pasaklılık sınırı yok… Bunu kabul edersek eğer, Dostoyevski’den, Dickens’a tüm Türkçeye çevrilmiş eserleri 'Türkçe Edebiyat” kapsamına almanız gerek. (...) Amerikan edebiyatı, İngiliz, Fransız, Alman edebiyatı, Rus edebiyatı diyeceğiz, iş bize gelince 'Türkçe Edebiyat'. Niye? Ortak Türk kimliğine alerjileri var hanımların, beylerin. Doktora gidin. Kaşıntınızla ahaliyi rahatsız etmeyin. "Akıl yetmezliği bunların taptıkları lisanlardan kaynaklı. Bunlar, İngilizce falan, gelişmemiş kreol diller. O konuyu başka bir makalemde ele alacağım yakında. Bu dilde örneğin ‘Türkçe’ ve ‘Türk’ gibi bir ayrım yok. Hepsine 'Turkish' demek zorundalar. Keza Almanca ve Alman’ı, İngiliz ve İngilizce’yi ayrı ifade edemiyorlar. Hepsine 'German' ya da 'English' demek zorundalar. Ama kast ettikleri apaçık 'Alman' edebiyatı, 'İngiliz' edebiyatı. Bizimkiler bunu görmüyor olamaz. Güya açık kapı bulmuş, oradan sızmaya çalışıyorlar. Boşuna." Gerçekedebiyat.com'TÜRKÇE EDEBİYAT SAÇMALIĞI!"
YORUMLAR