
AŞİRET
kötü şiirler
karışık sokaklar gibidir
döner döner aynı yere gelirsin
üstelik her köşe başında bir komiser
sahnede oyuncak atlar
ve şövalyeler yoksa
çoban ve çocuk düşleri
nasıl ayrılır birbirinden
hey çocuk
bu ne koşmak böyle
sanki sen ciddi bir emniyet görevlisi
ve önünde
dörtnala kaçan bir hırsız var
bekle çocuk
sabrına şarkılar
öfkene marşlar yakışır
gelecek için ne söylenebilir
her yanda eşkıya bir ilkbahar
ve artık yapabilecek
tek şey var
marş…marş…
bu iş silahsız olmaz
şehrin helezonlarında
ve köşe başlarında
nöbetiniz var.
HAZİRAN
soru bir:
ey şair
yaşanan hiçbir şey
gerektiği biçimde
girmiyor şiire
-seni ayartan
birileri olmalı
soru iki:
nereye akacağını
iyi bilen
bir nehri
kim durdurabilir
cevap yerine:
işte haziran
ıslatıyor yüzünü
yorgun bir yağmurcu sanki
artık bırak bunları
-bir yanda kan gölleri
bir yanda barikatlar
ve kahraman bir ordu gibi
acıya günlük düşer gibi
dünyanın her yanında
direniyor halklar.
(Türkiye Yazıları, sayı: 42, Eylül 1980, s.49)
GÖZLERİN ANLATMAKLA BİTMİYOR
1
senin göçebe gözlerinde
gökyüzünü sallayan
kartallar dolaşıyor
arılar
güvercin yavruları
uçurumlar
ve bir harman gibi
savrulan bulutlar
-söyle
senin kaderin
kıyamete kadar
ağlamak mı? ..
senin çocuk gözlerin
karanlık bir gecede
ışıldayan-parlayan
ağıtlara benziyor
gözlerinde
kelebekler
cehennem rüzgarları
beddualar
ve yarlı bir
hayvan inildemesi
-söyle
senin kaderin
kıyamete kadar
dövüşmek mi? ..
2
gözlerin başladığı yerde
bitiyor
ve iyice daralmış
göğsünü örten çember
durgun bir göl
gibisin
sanki sana
hiçbir şey anlatmıyor
dörtnala geçen günler
seni karanlık rüzgarlara
sormalı
gözlerin
yorgun bir
hasret yolcusu
ve artık taşımıyor
boşalan nehirler
oysa hayat
cesur
kahraman
ve
hazin
ağıtlarla
besliyor kalbini
3
içerdesin
-söyle
bir kül kadar
karanlık mı her şey
ve neden
benekli bir aydınlığa
bakar gibi gözlerin
onlar-onlar ki
menziliuzun
bir tüfek namlusu
şimdi
içerdesin
ellerin soğuk
ellerin
yeni boşalan
bir silah belki
onlarki-onlar
omuzlarından sarkan
iki taze böğürtlen
şimdi
içerdesin
senden yükselen çığlıklar
uzun yürüyüşlerde atan
bir büyük nabız gibi
ama yine de
yüzünde
solgun bir yaprak
ve fakat
rengini bile atmadan
orda hakimiyetini
sürdürüyor hayat
4
gözlerinde
yalnızlığın oyuncak
çarkları
yelkenliler
kabaran nehirler
berrak bir gökyüzü
güneş
ay
ve yıldızlar
gözlerinde
pankart ve bildiriler
gözlerinde
görünmez tellerde
yürüyen cambazlar
panayır tüccarları
çünkü gözlerin
aslan yatağında
uyuyan
tilki kadar
rahatsız
ve güvercin
yuvasında yatan
kırlangıç kadar
rahat
ve onlar
yeşil bir duvarda
kuruyan
iki sarmaşık dalı
okyanuslarda kaybolan
iki üzüm tanesi
gözlerin
hayatın kendisi…
(Sayı: 43, Ekim 1980, s.49)
HAYATIN ADINI DEĞİŞTİRMEYELİM
Sabahın adını değiştirmeyelim. Öyle kalsın
Bugün bir bir sayalım yanlışları
İntihar ve ölüm haberleri kimseyi güldürmesin
Hayatın adını değiştirtmeyelim. Öyle kalsın
(Sayı: 48, Mart 1981, s.25)
METİN GÜVEN KİMDİR?
(1947-2010), Tam adı Mehmet Metin Güven. Bursa’da doğdu. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Maliye Bölümü mezunu. İlk şiirlerinde Berşan Onursal, Yeni Ortam gazetesindeki siyasi yazılarında Önder Adalı imzalarını kullandı. Yirmi dört yıl süreyle Trabzon ve Bursa’da öğretmenlik yaptı. 12 Eylül 1980’de 1 yıl tutuklu kaldı. 1985’te gizli örgüt kurduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde aklandı. Yeni Eylem dergisi yayın kurulu üyeliği ve Yeni Dönem Dergisi’nin yazı işleri müdürlüğü görevini yürüttü. İlk şiiri 1968’de Soyut’ta yayınlandı. Şiir ve yazıları birçok gazete ve dergide yer aldı.
“Dala Yakın, Yaprağa Uzak” kitabıyla 1991 Vedat Güler Şiir Ödülünü kazandı.
METİN GÜVEN'İN ESERLERİ
Ömrüm Geçen Bir Sağanak Gibi (1981), Güvercin Yüreğinde Gül Renkli Çocuklar (1982), Lal Olsun, Ölsün (1985), Dala Yakın, Yaprağa Uzak (1990), Yarasa Karnında Aşk (1993), Suları Unutan Gölge (1994), Ten ve Gül (1995), Yaz Biliyor Herşeyi(1995), Aşk Bitti Akşam Sürüyor (1996), Gece Müziği (1996), Geriye Söz Kalır (1997).
Gerçekedebiyat.com