Son Dakika



1.

13 mart 1915’te istanbul’da doğan melih cevdet, türk edebiyat dünyasının filozofisine şiirle ve deneme türüyle katkıda bulunmuş: fikir ve felsefe zemininde yol almış, yol açmış önemli “birey insan”lardan biridir. şiir, deneme yazarı, oyun yazarı, romancı yönleriyle, “unesco”nun dergisi “courrier”nin vargısı/vurgusuyla cervantes, unamuno, dante, tolstoy, kawabata, seferis düzeyinde bir edebiyat adamı olarak yüz akımızdır, melih cevdet anday. babası, avukat cevdet’tir: kadıköy 35. ilkokulu [1928]; kadıköy ortaokulu [1931]; ankara gazi lisesi [1936]  mezunudur; ankara hukuk ve dil ve tarih-coğrafya fakültelerine devam etmeden ayrıldı; sosyoloji alanında öğrenim görmek içün belçika’ya gitti; ancak, 2. dünya savaşı yüzünden türkiye’ye dönmek zorunda kaldı; hasan âli yücel’in isteğiyle millî eğitim bakanlığı yayın müdürlüğü yayın danışmanlığı [1942-3]’nda; ankara kitaplığı’nda kitap memuru olarak  çalışmaya başladı; istanbul’a dönerek [1943] akşam gazetesinde gazeteciliğe başladı; büyük gazete, tanin, tercüman, cumhuriyet gazetelerinde fıkra yazarlığı [yaşar tellidere, adıyla] ve denemeler yazdı: bu gazetelerin edebiyat sayfalarını yönetti. istanbul belediye konsertuvarı tiyatro bölümü’nde öğretmen oldu: fonetik-diksiyon öğretmenliği etti [1954-1977] ve buradan emekliye ayrıldı, melih cevdet anday. 1964-69’da trt yönetim kurulu’nda görev aldı; unesco  genel merkezi kültür müşaviri olarak paris’e gitti [1979]; ancak hükümet değişikliği sebebiyle türkiye’ye çağrıldı; 1960’tan 1990’a değin düzenli olarak cumhuriyet gazetesinde; 1990’dan 2000’e dek aralıklı olarak yine cumhuriyet’te deneme yazmayı sürdürdü…

2.

şiir yazmaya lise yıllarında [ankara gazi lisesi’nde] başlayan melih cevdet anday, ilk denemelerini arkadaşları orhan veli ve oktay rifat ile  burada “sesimiz” adını alan duvar gazetesinde yazdı. ilk şiiri “ukde”yi lisede öğrenciyken varlık dergisinde yayımladı [1936].  “ukde” şiiri pek bilinen ve sevilen şiirleri arasında yer alır melih cevdet’in:

“Bir gün ışığa döner yaprak,

“Üzümler kızarır kütükte,

“Elbette diner bu sağanak,

“Kaybolur içimdeki ukde.”

 

“Sandalımı bırakmıyor su,

“Silinmiş dönüp baktığım iz,

“Çoktandır kaybettiğim arzu,

“Boşuna çırpındığım deniz.”

 

“Dudağımı ıslatan zemzem,

“Testisinde çökmesin dibe,

“Rüzgârla dağılacak madem,

“Bu yolu  kapayan eksibe.”

 

“Bir gün ışığa döner yaprak,

“Üzümler kızarır madem,

“Elbette diner bu sağanak,

“Kaybolur içimdeki ukde.”

lise arkadaşları orhan veli ve oktay rifat ile, “özgür koşuk/serbest vezin” anlayışıyla yeni tarz şiire manifesto hazırladılar: “şairâne” lâfızlara karşı, karşı tavır aldılar: biçimde ve içerikte yeni şiire zemin yaratmak içün, geleneksel şiirin vezin, ses, yapı, ölçü, muhteva,… anlayışına karşı, kendilerine özgü şiir anlayışını geliştirdiler [1941] ve buna “garib akımı” denildi.; ancak, melih cevdet, “garib” şiir anlayışına öyle sıkı sıkıya bağlılık göstermedi: giderek şiir anlayışını alabildiğine değiştirdi, genişletti, geliştirdi. [kaldı ki, garib şiirine en çok bağlı kalan orhan veli bile, karşı olduğu şiire yakın, uygun şiirler yazdı.] melih cevdet anday, geleneksel şiire yer verirken kapalı şiirin has örnekleriyle de türk şiirine ferahlık verdi, zihin dünyasına düşünsellik yönünde yollar açtı: telgrafhane kitabıyla garib anlayışından ayrıldığını gösteren alegorik, metaforik söz, algı, fikir katmanlarına yer verir. toplumsal konuları işleyen irdeleyen şiirleriyle “yan yana” kitabını yayımlar ve bu kitap toplatılır [1956]: türk ceza kanunu’nun 142. maddesine aykırı bulunan “yanyana”da “gelecek”: “mutlu insanın”dır:

“Protohippus atın ceddi

“Dinothorium filin ceddi

“Biz insanın ceddi…

“GELECEK MUTLU İNSANIN.”

melih cevdet, şiiri: bir düşünce üretimi; bir fikir oluşumu; bir atmosfer yaratımı; bir us ontolojisi; bir duyu var edimi; bir sezgi hissiyatı; bir varoluş göstergesi; bir öngörü huzuru; bir insanlık, insancılık, insancıllık ilerleyişi;… olarak düşünür, üretir, yaratır! şiir, evrime ve devrime yol açar! zihni ve ussallığı kıvandırır; duyguları, duyuları, duyumları, duyuşları harekete geçirir! müzikle, görsellikle, doğayla, matematiğin estetiğiyle bağdaşım kurar! özgüvenle, kendindelikle, kendine bakmayla, kendini görüp değerlendirmeyle değerli kılar!

şair ile şiiri; şiir ile şairi öylesine bir tutuyor, aynılaştırıyor: “garib” akımı şiir anlayışında beraber olduğu orhan veli hakkında düşünür yazarken:

“[L]isedeki durgun, kendi âleminde yaşayan orhan, artık şiire uzaktan bakmakla kalmıyor, onu hayatına sokmuş tadını çıkarıyordu. Giyinip kuşanıyor, âşık oluyor, efendice gezip eğleniyordu. Saadetini bağladığı şiir sanatını, bir kızı sever gibi seviyordu. Güzel bir şiir yazmak onda aşk başarısına benzer bir saadet duygusu yaratırdı. Yazdıklarının gerçekten güzel olduğuna inanıyor, şiir yazmakla yaşamak gözünde birbirine karışıyor, bir oluyordu. Bardaktaki suyu içiyordu.” [ melih cevdet  anday, açıklığa doğru, adam yayınları, birinci basım, şubat 1984 istanbul, s.111].  “orhan veli’nin ardından”  yazdığı bu yazıda, melih cevdet anday, orhan veli’nin:

“Şiirdeki sahte dilden nefretle, gün geçtikçe, hayattaki sahtelikten, nefret de etmeye başladı. O zaman Orhan şiirini, yalnız şiirini değil, bütün kalemini doğruluğun emrine vermeye koyuldu. Otuz yedi, otuz sekiz yıllarının Orhan’ı artık çok geride kalmıştı. Günden güne üstü başı eskiyor, ama işine, uğraşına olan saygısı artıyordu. Şiiriyle olduğu gibi yazısı ile de gericiliğin amansız düşmanı kesilmişti. Bir yandan:

Neler yapmadık şu vatan için”

şiirini yazarken, bir yandan da irtica ile savaşan yazılar yazıyordu.” [age, s. 113].

3.                                     

“kolları bağlı odysseus, [1962]” ile, şiirini farklılaştıran bir melih cevdet’le karşılaşıyoruz:

soyut, kapalı bir şiire yönelir; muhayyilesi, fikri, şiir anlayışı ve tavrı: “mitologya”ya döner yüzünü; mitolojinin atmosferini şiirine taşır; bu, yunan mitolojisidir. anday, birçok şaire atıfta bulunarak [: thomas saint eliot, ezra pound, şeyh galib, charles baudelaire] esinlenme unsuru olarak mitolojinin atmosferine göndermede bulunur: yunan mitolojisinden doğu mitolojisine bakar, anday, [gılgamış ardında ölümsüzlük] doğar, böylece! mitolojiyle: felsefe, gelenek, toplumbilim, inanç, şiirinin yeni leitmotiflerini sergiler. melih cevdet anday, yeditepe dergisi, ocak 1963’te yazdığı “kitaba ek”te şu ve benzerlerini yazar:

Kolları Bağlı Odysseus’u yazarken çeşitli ozanlardan yararlandım. Bu kitaplardan birtakımı, şiirimin düşünsel temelleri ile ilgili konuları işleyen kitaplardı. İnsanın doğa ile ilişkileri, insanın doğaya, topluma, kendine yabancılaşması, bu yabancılaşmaktan kurtulmak için giriştiği savaş, tuttuğu ve tutması gereken yollar sorununda okuduklarım, şiirsel anlatıma geçmeden önce, düşünce hazırlıkları düzeyinde kalan çalışmalardır ki bunların yorumu, değerlendirilmesi bakışa ve yapılacak  işe göre çeşitlenebileceği için, kişisel niteliktedir; açıklanması düpedüz şiirle, şiirsel çalışma ve şiirsel özle ilgili sayılmayabilir.” [melih cevdet anday, sözcükler [bütün şiirleri), ikinci baskı, türkiye iş bankası kültür yayınları, 1979, istanbul, s. 246]. aynı yazıda ezra pound’un “canto I” “the alchemist”; aiskhylos’un “agamemnon”; baudelaire’in “correspondances”; homoros’un “odysseia”; davut peygamberin “mezmur”; vallace stevens’in “this is the mytology of modern death.” mısraı; t. s.eliot ’un “waste land” ; şeyh galib’in şu “tardiye”sinden yararlanmıştır:

“Dil hayreti gamla lâl kaldı

“Galib gibi bîmecâl kaldı

“Gönderdiğim arz-ı hâl kaldı

“El’ân bir ihtimâl kaldı

“İnsafın o  yerde nâmı yok mu”

şeyh galib’in bu tardiyesinin, melih cevdet’in “kolları bağlı odysseus”a yansıyan 9. kısmı şöyledir:

“Şimdi ondan ne ki kaldı

“Unutulmuş bir kapı belki kaldı

“Değişmez biçim, arı renk, ölümsüz birlik

“O zorunlu kendiliğindenlik

“Anılarla geldi gitti kaldı

“Duyularla bir ürperti kaldı

“Artık eski bahçelerde değildik”

4.

tercüman ve cumhuriyet gazetelerinde romanları tefrika edilen melih cevdet, birtakım takma adlar kullanır; niyazi niyazoğlu, yaşar tellioğlu, m.c.a., gani girgin, zater, a. mecdi velet, murat tek, h. mecdi velet: bu takma adlarla tefrika ettiği romanlar şunlardır: “meryem gibi”; “yağmurlu sokak”; “birbirimizi anlamalıyız”; “zifaftan önce”; “bir gecede üç erkek”; “dullar çıkmazı”. “aylaklar”; “raziye”; “gizli emir”; “isa’nın güncesi” romanlarındaysa kendi adını kullanan melih cevdet anday, deneme, şiir, oyun, çeviri, anı, gezi alanlarında da eserler vermiştir: anı kitabı: “ akan zaman duran zaman”dır. “sovyet rusya, azerbaycan, özbekistan, bulgaristan, macaristan” gezi kitabı, genişletilmiş yeni baskısıyla “anadolu’da ve sosyalist ülkelerde” adıyla yayımlandı. melih cevdet’in felsefeyle dostluk kurmamızı sağlayan deneme alanındaki eserleri şunlardır: “yeni tanrılar”; “gelişen komedya”; “dilimiz üstüne konuşma”;sosyalist bir dünya”; “paris yazıları”;yasak”; geleceği yaşamak”;imge ormanları”;yiten söz”;sevişmenin güdüklüğü ve yüceliği”; “aldanma ki”; “doğu-batı”; “konuşarak”;  açıklığa doğru: doğu-batı; konuşarak; ve kimi eklerle beraber”; “maddecilik ve ülkücülük”. oyunları üzerine çalışmalar da yapılan anday’ın şu oyunlarını sayabiliriz: “içerdekiler”;mikado’nun çöpleri”; [“yarın başka koruda”; dikkat köpek var”; müfettişler”; “ölüler konuşmak isterler”]: bu oyunlar, “dört oyun” adıyla da yayımlandı. “ölümsüzler, toplu oyunlar I [yarın başka koruda; müfettişler; ölüler konuşmak isterler; ölümsüzlük ya da bir cinayet söylencesi; dikkat köpek var.]; içerdekiler, toplu oyunlar II [içerdekiler; yılanlar; babalar ve oğullar (ivan turgenyev’den uyarlama)]. çeviri olarak da emeği yadsınamaz melih cevdet’in: oben güney ile ortaklaşa çevirileri: don juan: molière; mösyö de pourceaugnac: molière; bir evlenme: gogol; müfettiş: gogol; bir komedyanın ilk temsilinden sonra tiyatrodan çıkış: gogol; ölü canlar: gogol; babalar ve oğullar: ivan turgenyev, ortak çeviri; diyaloglar: platon, ortak çeviri; batıdan şiirler: orhan veli kanık, oktay rifat ile; seçme şiirler: langston hughes, ortak çeviri. tek başına çevirileri de şunlardır: penceredeki ışık: e. cadwell; yarış: g. abbod—j.c. holm; barabbas/cüce: p. lagerkvist; tanrı gelini: p. lagerkvist; fareler ve insanlar üzerine: john steinbeck; buz sarayı: tarjei vesaas; o günler: boris pasternak; ingiliz edebiyatından denemeler.; şiir sanatı: paul verlaine; hürriyet: paul éluard; kanun: wystan hugh auden; pan öldü; çayhane: ezra pound. anday’da bir önemli nokta da “uyumsuz” tiyatro anlayışıdır.

5. 

“Müziğe hevesli bir genç ilk yapıtını Mozart’a götürmüş, göstermiş, ne diyeceğini sormuş, büyük ustanın, ‘Daha gençsiniz, çalışmanız gerekiyor’ demesi üzerine, ‘İlk yapıtlarınızı verdiğinizde siz de çok küçüktünüz’ diye sıkıştırmaya kalkmış onu. Mozart’ın yanıtı şu: ‘Ama ben kimseye göstermedim yazdıklarımı.” şeklinde bir örnekle, şair-şiir ilişkisini/ilintisini açıklığa kavuşturur, melih cevdet. [melih cevdet anday, akan zaman, duran zaman-1, birinci basım, adam yayınları, temmuz 1984,istanbul, s. 256]. “şiirin gizi” yazısında [age, s. 257]:

Halis sanatın hep ayakta kalmasını sağlayan güç nerden kaynaklanıyor?” sorusunu da sorar! ve şöyle bir açıklama getirir şair ve şiir içün: “Sanıyorum ki, şiirin gizine ancak yazdıkça yaklaşılır ve ancak yaklaşılır. (…) Ben her yeni şiirimde, yeniden düşünürüm şiirin ne olduğunu ve hep yazdıktan sonra düşünürüm. Çünkü şiir, şiir düşüncesinden önce gelir.” [age, s. 258]. “güneşte” şiirine bir bakalım, öyleyse:

“Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz

 “Güneşte çözülür ve kayarlar bir yana.

“Mısırlar güçlükle büyürken yağmursuzluk

“Kaygılandırır dilsiz bahçıvanı.

“Sessiz kuşlar, bir keçi, ağır iğde ağaçları.

“Bir araba geçti incelmiş yoldan

“El salladı biri, belki tanıdık,     

“Belki değil, süreksizliğin eşanlamı.

“Ve denizin yorgun çağındaydı çocuklar

“Çığlıkları titretir balkondaki sarmaşığı,

“Çünkü dardır saatler, sığmaz biraraya

“Dalgınlık, deniz  ve sardunya.

“Rüzgâr alıp götürdü balıkçı teknelerini

“Uzaktaki kılıçlara, ki bilemeyiz

“Hangi derinlikte dölleyerek denizi

“Gidiyorlar öyle ağırbaşlı, doğuya.”

 

“Ve ocaktan çorbanın kokusu geldi demin

“Burun deliğine kedinin ve köpeğin.

“Rafta kitaplar, mavi bir şişe ve gül

“Donmuş kalmışlar tek başlarına.

“Duvarda bir resim, resimde kalabalık

 “Köy alanı, çocuklar, çember ve zaman.

“Breughel nasıl da toplamış bunca

“Ortaklığı ve uyumu biraraya,

“Çünkü saatler dardır, sığdırılamaz,

“Güneşte her şey çözülür gider bir yana.”

anday, deneme ile şiiri, yoğunlaşma olarak ele alır; bilgiyi, düşünceyi, felsefeyi, doğayı, insanı bu yörüngede yansıtır: sese önem verir; doğayı, dünyayı, yaşadığı çağı; insanı ve toplumsallığı ve bu bağlamlı sorunları; zaman kavramını merkez alarak alımlar. gelenekten uzaklaşmaz; tarihe ve tarihsel kültüre yönelir; mitolojiyi mekânla belirler: ya da, mekânı mitolojinin alanı olarak görür; yalnızlık, çaresizlik, yabancılık, yabancılaşma,… şiirinin asal  belirleyicileri arasında büyük rol oynar. bilgiye büyük önem verir: sorgulayıcılık, eleştirellik başattır, anday’da! denemelerinde aydınlanmacı, bilimden yana, laik, akılcı ve fenden yanadır.

özellikle şiirinde yunan ve mezopotamya mitolojisi büyük yer tutar: “kolları bağlı odysseus”; “ölümsüzlük ardında gılgamış”; “garib” [orhan veli kanık ve oktay rifat ile birlikte]; “göçebe denizin üstünde”; “telgrafhane”; “yanyana”; “rahatı kaçan ağaç”; “tanıdık dünya”; “teknenin ölümü” ; “güneşte”; “yağmurun altında”; “seçme şiirler”; “sözcükler” [:yaşarken” ve “başlarken”de yer alan iki masal: “nergis ile yankı”; “defne ile avcı” şiirleriyle birlikte].

6.

ingilizceye, fransızcaya, rusçaya, sırpçaya, bulgarcaya şiirleri çevrilen melih cevdet anday’ın “mikado’nun çöpleri” bremen radyosu’nda almanca; “içerdekiler” ise, macarca seslendirildi. “raziye” ve “aylaklar” romanları, sinemaya uyarlandı; ayrıca, “aylaklar” romanı trt’de televizyonda oyunlaştırıldı. çeşitli ödüller de aldı, melih cevdet: “mikado’nun çöpleri” [:1967-1968 tiyatro sezonunda en başarılı oyun yazarı: ilhan iskender armağanı]; 1971-1972 ankara sanatseverler derneği en iyi oyun yazarı; “gizli emir” [: 1970 trt sanat ödülleri yarışması, başarı ödülü]; “buz sarayı” [:1973 türk dil kurumu çeviri ödülü]; “teknenin ölümü” [: 1976 yeditepe şiir armağanı]; “sözcükler” (toplu şiirler) ile [1978 sedat simavi vakfı edebiyat ödülü]; “ölümsüzlük ardında gılgamış” ile [1981 türkiye iş bankası ödülü]; “ölümsüzler ya da bir cinayetin söylencesi” ile [1984 enka sanat ödülü, mansiyon]; 1991 tüyap onur ödülü; 1995 edebiyatçılar derneği onur ödülü; 2000 aydın doğan vakfı edebiyat ödülü.

7.

iki kez evlendi [yaşar hanım; suna hanım] ve bir oğlu [idris] var, melih cevdet’in. nedense, “rahatı kaçan ağaç”la birlikte düşünürüm “evlilik” kurumunu. bilmem ne düşünmüştür, melih beğ?! varsın, benim gibi bakamasın bu olguya! biz, yine de “rahatı kaçan ağaç” şiirini bir okuyuverelim:

“Tanıdığım bir ağaç var

“Etlik bağlarına yakın

“Saadetin adını bile duymamış

“Tanrının işine bakın…”

 

“Geceyi gündüzü biliyor

“Dört mevsimi, rüzgârı, karı

“Ay ışığına bayılıyor

“Ama kötülemiyor karanlığı”

 

“Ona bir kitap vereceğim

“Rahatını kaçırmak için

“Bir öğrenegörsün aşkı

“Ağacı o vakit seyredin.”

rahatı kaçan ağaç” şiirine, böyle bir görünge yüklemem, benim “sezgi”mle ilintilidir: ve melih cevdet anday, “Sezgi dünyamızın küçük görülmesi hiç de haklı ve doğru değildir. Şundan ki, mantıksal ve anlıksal olan demek, deneye dayalı bulunan dünya düşlemimiz, eğer sezgisel düşlerimiz bulunmasaydı çok yoksul kalacaktı. Ayrıca, mantıksal ve ânlıksal olan sürekli sezgisel olan ile beslenmektedir.” [melih cevdet anday, “sanatın gereği”, cumhuriyet gazetesi, 5 haziran 1987]. ânlıksal olanın birey dünyasına yansıyan izleri, izdüşümselliği de yaratır, düşündürür, edimleştirir de: şiir de şairin, zihinsel, ussal, sezgisel bellek katmanlarına doğar; oradan da gözlem, deney, yapma ile vücut bulur. biliminsanı da, marangoz da, bahçıvan da, öğretmen de, gurme de, hasta bakıcı da, hayvansever de,… sığasına baka, az çok böyledir. kendi şiirini yazar, üretir, söyler… 

_______________

1.melih cevdet anday., sözcükler [bütün şiirleri], ikinci baskı, türkiye iş bankası kültür

   yayınları, 1979, istanbul.

2._________., maddecilik ve ülkücülük, sander yayınları, mayıs 1977, ist.

3._________., akan zaman duran zaman, birinci basım, adam yayıncılık, temmuz  

                        1984, istanbul.

4._________., açıklığa doğru, birinci basım, adam yayıncılık, şubar 1984, ist.

5._________., yağmurun altında, birinci basım, adam yayıncılık, mart 1995, ist.

6._______.__, güneşte, birinci basım, adam yayınları, haziran 1989, istanbul.

7._________“sanatın gereği”, cumhuriyet gazetesi, 5 haziran 1987.

8.behçet necatigil., edebiyatımızda isimler sözlüğü, yeniden gözden geçirilmiş dördüncü

   baskı, nisan 1987, istanbul.     

 

Hayati Baki
(Şair ve Hakikat, Yazılı Kâğıt Yayınları, Ankara, 2015)
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)