Yüzyıl öteden Dostoyevski'nin kişiliğine 'ahlaki' yorum yapmak / Yelda Karataş
Yüzyıl öteden, Dostoyevski'nin kişiliği hakkında 'ahlaki' yorumlar yapmak, onun yapıtlarına magazin tadından başka bir şey katmayacaktır. Onun acılı yaşamını derinlemesine anlatan Troyat, bize hayatı hakkında derinlemesine bilgi verir. Saranın başladığı nokta, ölümle burunburuna geldiği andır. Sonrası yeraltından notlar kuşkusuz. Hiç bir romancı hiç bir kahramanının kendisi değildir. Yoksa Cervantes'e çok acırdık. Oysa farklılığın ta kendisidir Don Kişot. Romanlar, otobiyografiden kopuk değildir. 'çağının ürünüdür' yazar. Ama her roman Otobiyografik olmaz, sıkıcı olur, tarih kitabına döner yapıt.
Prens Mişkin eski Narodnik Dostoyevski'nin 'yeni insan'ıdır. Büyük bir yapıttır. Sonraki yüzyıllara ışık tutar, bireyin çağıyla hesaplaşmasını düşündüğümüzde.
Kumarbaz, parasız ve ağır bir hayat, hakkında çok şaibe ve bir o kadar büyük bir yaşam ve yapıt. Büyük Engizisyoncu dipdiri durmakta hala.
Nasıl yaşadığı önemli kuşkusuz. Hitler gibi yaşamadığı da kesin. Kişiliğini yapıtlarının önüne az bilgiyle koymak, ona saygısızlık diye düşünmekteyim. Çok sık gelmiyorlar yeryüzüne. Örneğin, Zweig'in neden intihar ettiğinden çok, onun yalnızlığını anlamanın bize çok şey katacağını düşünüyorum. Sanat ve Sanatçılar Üzerine kitabında Freud Dostoyevski'ye Zweig kadar titizlikle yaklaşır. Ruh çok katmanlıdır. İlk bakışta kimseyi tanıyamayız. karşımızdaki bir sanatçıysa, gündelik olaylarla onu çözmek sığlıktır.
Ecinniler'in nasıl çok katlı bir öngörü olduğunu anlamanın değeri büyüktür çağımızda.
Jung, Freud'un kendisine bütün rüyalarını anlattığını söyler. Talep edildiğinde tek bir rüyayı söylemez. Saygısından. Freud'un da hayatı şaibelidir. Bunun sonu yok. Açık faşist, çocuk tacizcisi (Dostoyevski hakkında bu bile söylenir fısıltı halinde, kanıtsız ve onu yok etmek için) vb olmadıkça insani değerleri, 'etik'i yok sayan bir duruşu olmadıkça, onun kişiliğini ezbere mahkum edemeyiz. Dostoyevski'nin gerçek rüyalarını bilmiyoruz. Kaldı ki sakladıklarıdır asıl Dostoyevski.
Dimitri'nin suçsuzluğunu kanıtlamak elindeyken, yüce gönüllü utancıyla, kanıtı göstermemesi ve Sibirya'ya sürgüne gitmeye razı olması, çok düşündürücüdür. Dostoyevski'nin de Sibirya'ya gidişinin nedeni romantik sosyalist oluşudur. Çar'a karşı durmuştur, ispiyonlanmıştır. Çar da ona bir ceza verir. Ağır bir ceza.
O bu felaketi bir gözlem evine çevirmiştir.
O'nun yaşamı karşılayışındaki hırçın olgunluk, üzerinde derinlemesine düşünülmesi gereken bir gerçek.
O'nun hakkında dikkatli ve düşünerek yazılmalıdır.
İnsanlık tarihinin nadir yüreklerindendir çünkü.
Saygılarımla.
Yelda Karataş
Gercekedebiyat.com
YORUMLAR