Yolcu Türküsü / Hüseyin Atabaş
Kapak resmi: Botero
I.
Onca griyi toplayıp bize gökyüzü,
asfaltı eğip bükerek patika yapmışlar
ve yaşamak demişler bu oyunun adına.
Yetmedi, yazgı diye alnımıza yazmış,
muska yapıp boynumuza asmışlar!..
Dağdan düze inen asıldı kulağımıza,
bir saat öyle kendince çalışıp dururken
ovadaki kıl çadırım yandı nasıl olduysa.
Kendi kendimle didişip duruyordum ki
baktım bademler çiçek açtı bir daha.
II.
Sır kendini ele verme sansa da
günün birinde sihirbazın eline düştü,
er geç ateşi sezdi çeliğe su veren usta.
Henüz on beş on altı sularımdayken
seni gönül bağımda bulmuştum ya.
O günlere hayıflandığımı sanma
gülümse bana ama sevdan ile naz ile.
Belki de geleceği yanlış yönlendirdim,
koca bir boşluktan yonttum gövdemi,
süngüm düşünce bilgeyim sandım!..
Aaah, ipeğim dikiş tutmuyor gayri
ne ortadan ne ucundan! Sözü uzatma
neyin felsefesini yapacaksan yap şair!..
Yağmur kessin ya da sis örtsün önünü,
iyiliğin yolda olması sevinçtir bana.
III.
Her akşam güzel yaşanmak ister,
gene de yayan yapıldak düşme yola.
Heyecanımın yaygısını yaydım üstüne,
mumlarını yaktım ak örtülü soframın
ister yağmurunla gel, ister fırtınanla.
Boşuna asfalt döşemedim patikayı,
ve göğü öylesine boyamadım maviye
ömür boyu usanmadan gidip geldiğim.
Kimseyle görüşemediğime üzgün ve
şimdi bir düşten uyanmış gibiyim!..
S u n u
Gene de hiçbir şeyi unutmuş değilim,
iyiliğin yolda ve güneşi aldım odama.
Hüseyin Atabaş
(Umut, Her Zaman, Yazılı Kağıt yayınları, Ank. Nisan 2014, s. 9-10-11)
YORUMLAR