Son Dakika



Yarını düşünürüz bugünü yaşarken, tadını çıkaramadığımız her anda “yarın” endişesi gizlidir bence. Yatağa uzanırız yorgun argın, bin bir düşünce gelir kafamıza “yarına” ilişkin; uyutmaz bizi…

Hep yarının olacağından emindir insancıklar şu koca evrende. Gün gelip geceyi yaracak, her sabah yeniden kurulacak tüm dünya ve tüm dengeler yerini bulacak her ne hikmetse!

Hiç düşündünüz mü “yarınsız” olmayı, hep bugünde kalmayı? Sadece bugünü yaşıyor olsak her şey daha mı kolay olurdu?

Tadını çıkarırdık hayatla bağlantılı tüm küçük mutlulukların: Yatar yatmaz uyumanın, sabah uyandığımızda sükûnetle içtiğimiz demli çayın, mis gibi kızaran ekmeğin, pencereyi açtığımızda içeri giren havanın, kuşların guguklaşmasının, bin bir türlü ağacın, kır çiçeklerinin, mavi mor ortancaların, kıyıya vuran dalgaların, toprağa çıplak ayakla basmanın, özgürce koşmanın, sersem rüzgârın, çocuğuna “yavrum” diye seslenen annelerin sesinin, sizi kucaklayan insanların sevgisinin...

İşinden bir türlü başını kaldıramayan ancak bu arada sizi beklettiği için üzülen candan dostların; sanatçıların ilhamla, emekle kimi zaman da acıyla hüzünle yaptıkları heykellerin, tabloların, sinemanın, şarkıların, masallarını okuduğumuz kitapların, sohbetlerin, bir çift güzel kahkahanın, komik durumlarda anlaşan gözlerle bakışmanın, aynı dili konuşmanın, konuşmadan anlaşmanın, bir dilim ekmeği paylaşmanın... Kaybetmeden değerini anlayamadığımız “her şeyin”…

Ancak o zaman düşler kuramazdık bence yapacaklarımıza ilişkin, hedefler koyamazdık kendimize. Umutlarımız beklentilerimiz de olmazdı; belki de yaşamak, nefes almak için bir nedenimiz de. Yaşamak için bir nedenimiz varsa ötelenmiş hayallere tutunmak iyi geliyor insana. Bilmiyoruz ki bu an son an mı? Yıldızlara ulaşacak mı bulutlara dayandırdığımız ip merdiven?

Belli değil…

Garantisi var mı? Güneş ayı kovalayacak mı gökyüzündeki tahtından? Yağmur yağacak mı denizin dibindeki akvaryuma? Balıklar oltaya gelecek mi?.. Nedeni ne onu bunu planlamanın? Doğa bir şaka yapsa, kendini özel zannedip hayallerini erteleyenlere, o zaman nice olur halimiz! Vay vay olan bitene…

Var mı geçen zamanın getireceği yeniliklerin bir taliplisi?! Yok mu gelecek günlerin ümitlerinin bin taliplisi?

Bir mavi balık sabırla bekliyor açık denizlerden gelecek hayal yelkenlisini, “yarın”sa köpükler arasından göz kırpıyor kaçarcasına…

Liz Kasuto Sarda
Gerçek Edebiyat

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)