Son Dakika



Editörden

Yeni yıl yeni umutlar getirsin diyoruz hep, ama elbette bu umutları büyüten bir dünya için
çok çalışmamız gerekiyor. 2023’te “Solun Yersizyurtsuzlaşması”ndan “Kahve Kültürü ve
Sanatı”na, “Eleştiri Kültürü”nden “Biyosanat”a, “Yapay Zekâ”dan “Muhalif”e pek çok dosya
hazırladık. “Deprem”de, kolektif travmalarda sanatın rolünü, sosyal temsilleri sorguladık, 90.
yılında Varlık’ın bir edebiyat, kültür sanat dergisi olarak üstlendiği dönüştürücü rolü
değerlendirdik. Elbette yıl boyunca en çok Cumhuriyet gündemimizdeydi: “Cumhuriyet 100
Yaşında!” “Cumhuriyet’in 100. Yılında Hak Temelli Kadın Dergileri ve Bültenleri”,
“Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Eğitim”.

Dergimizin bu ayki dosyasında ise Burcu Zeybek, Elif Karakoç Keskin, İlknur Doğu
Öztürk, Oğuz Kuş ve Derya Gül Ünlü’nün yazılarıyla “Medya ve Sosyal Ağların Siyasi
Seçimlerdeki Rolü”nü tartışıyoruz.

Burcu Zeybek, “Dünden Bugüne Siyasal Kampanyaların Dönüşümü”nü inceliyor; tarihte
önemli dönüm noktaları üzerinde duruyor: 1946’da Demokrat Parti’nin “Yeter Söz
Milletindir” kampanyası, 5 Haziran 1977’de Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman
Demirel’den annesine yazılmış mektuplar şeklinde Cenajans’a hazırlatılan gazete reklamları,
1995’te afiş, pankart, bayrak vb. asmaya ve kamuoyu araştırmalarının kitle iletişim
araçlarında yayınlanmasına yasak getirilmesi nedeniyle basın ilanlarıyla sınırlı kalan
kampanyalar, 3 Kasım 2002 erken genel seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’ın jest ve
mimiklerini ön plana çıkarmak amacıyla dünyada sadece 4 adet olan 36 metrekare ekrana
sahip iki tırın mitinglerde kullanılmak üzere Türkiye’ye getirilmesi, 2023’te CHP’nin “Sana
Söz” ve “Haydi” sloganıyla sosyal medyada periyodik olarak yayımladığı videolar…
Elif Karakoç Keskin, “Siyasal İletişimde Twitter’ın Kelebek Etkisi: Siyasi Aktörlerin,
Seçmenlerin ve Botların Çarpıştığı Bir Oyun Alanı” başlıklı yazısında “Türkiye tarihinde
özellikle 2014 yılından bu yana gerçekleşen genel ve yerel seçimler, siyasi ve toplumsal
hareketler siyasal iletişim sürecine sosyal medya platformları merceğinden bakmayı elzem
kıldı,” diyor ve kriz yönetiminde, propaganda süreçlerinde önemli rol oynayan Twitter’ın
doğurduğu tehlikelere dikkat çekiyor, seçmenlerin kendilerini nasıl korunaklı bir alanda
tutabileceği konusunda önerilerde bulunuyor.

İlknur Doğu Öztürk, dijital devrim çağında yayıncı ve izleyici ilişkisini değiştiren “Video
İmparatorluğu YouTube’un Siyasal İletişime Yansımaları”nı inceliyor. YouTube’daki siyasal
içerikli programlara, geleneksel gazetecilik ile yurttaş gazeteciliğinin kesişiminde bir
uygulama olan sokak röportajlarına, aktivistlerin yayınladığı videolara ve uzun yıllar
geleneksel medya için çalışmış popüler isimlerin YouTube kanallarına değiniyor. Öztürk’e
göre YouTube diğer sosyal ağlar gibi hem ana akım kitle iletişim araçlarında yer bulamayan
muhalif grupların siyasi süreçlere dahil olmalarını sağlıyor, hem de kullanıcıların
kutuplaştırıcı yankı odası etkisine maruz kalmasına neden oluyor.

Oğuz Kuş ve Derya Gül Ünlü, “Syriza’nın yeni başkanı Kasselikis’in TikTok’u ustaca
kullanması ya da Zimbabve’deki siyasi figürlerin TikTok’tan faydalanma çabası, Bukele’den
Maduro’ya uzanan bir spektrumda Latin Amerikalı liderlerin TikTok’ta boy göstermesi…
Küresel Güney’den Küresel Kuzey’e uzanan her örnek, siyasetçilerin söylem inşa edebilmek
ve genç kitlelere erişebilmek için TikTok’u bir mücadele alanına çevirdiğini gözler önüne
seriyor,” diyorlar ve yazılarının başlığında “Yerel Seçimlerde Kazananı Tiktok mu
Belirleyecek?” diye soruyorlar. “TikTok, 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye’de
siyasal iletişim açısından bir mücadele sahasına dönüşmüştü” çünkü.

Bu yıl da çok çalışacağız, daha çok sorgulayacağız. 2024’ün sağlık, huzur ve mutluluk
getirmesi dileğiyle.

Mehmet Erte
Varlık Yayınları

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)