Değerli arkadaşlar,

 

Uğur Mumcu ilerici bir gazeteciydi. İlerici deyince hepiniz şaşırdınız. Çünkü bu kavram unutturuldu, Uğur Mumcu katledildikten sonra pek kullanıl(a)maz oldu!

 

Çünkü ilericiliğin karşıtı gericiliktir! Gericiliğin, ülkenin  havasında suyunda cirit attığı bu günlerde ilerici kavramı pek tehlikeli hale gelmiştir.

 

Emperyalizm, ele geçirmek istediği ülkelerde en gerici en tutucu kesimlerle ittifak yapıyor, etnisite ve mezhep/dincilik gibi feodal güçleri destekliyor. Uğur Mumcu tarihsel olarak hangi safta durduğunu biliyordu. En sağlam bastığı yer bu güçlerin karşısında olmasıydı. 

 

Türkiye'de gericiliğin, emperyalizmle, "atlantikötesi"yle ittifakının bu ülke için ne kadar yıkıcı bir ittifak olduğunu/olacağını biliyordu. İşte bunun için yaşamı boyunca gerici güçlerin emperyalizmle kesiştikleri karanlık noktalara, ilişkilere, olaylara yöneltti sivri kalemini. Bu tehlikeli işlerin içine korkusuzca daldı. 

 

Mustafa Kemal pratiğinden Marksizmi en aşırı biçimde yorumlayan güçlere kadar tüm tarihsel güçleri "ilerici çatı" altında kavrıyor, gazetecilik anlayışını bu genişlikte sürdürüyordu.

 

Değerli arkadaşlar,

 

Uğur Mumcu bir edebiyat dostuydu, bir yazardı. Mustafa Ekmekçi'den, Necati Cumali'ye, Fakir Baykurt'a önemli yazar ve şairler onun arkadaşları, önemsediği insanlardı. Sanatın her dalı onun için önemliydi. Ruhi Su en iyi dostlarındandı.

 

Her hafta bir edebiyat eserinden şiirden, romandan söz eden mutlaka bir yazısı olurdu. Edebiyat, Uğur Mumcu gibi yazarların önem vermesiyle toplumsal bir güç olurdu. Bugün köşe yazarları için edebiyat, kıyıda köşedeki bir politikacının değeri kadar değerli değildir ne yazık ki!

 

Kendisi bir edebiyat yazarıdır. Köşe yazıları birer edebiyat şaheseridir. “Gözlem” gücü ve Türkçe sözcükleri yerli yerinde en ekonomik olarak kullanmak ounun ustalığıdır. Hepsinden önemlisi bir oyun yazarıdır. Oyun yazarlığı edebiyatın içinde bir yazarlıktır. Shakespeare'i biz edebiyatın dışında tutabilir miyiz?

 

Değerli arkadaşlar,

 

Onu katledenler bugün daha iyi anlıyoruz ki  tam onikiden vurdular. Bugün ülkemizin yaşadığı kaosu yaratan hangi eller düğmeye basmışlarsa, Uğur Mumcu'yu, Turan Dursun'u, Bahriye Üçok'u, A. Taner Kışlalı'yı, Muammer Aksoy'u öldürme emrinin düğmesine basan eller aynı ellerdir! Gericiliğin altın yılları olan bugüne, o zamandan, bu kahpe katliamlarla taşlar döşenmiş, ortam "olanaklı" hale getirilmiştir.

 

Değerli arkadaşlar,

 

Uğur Mumcu yaşıyor olsaydı, isimlerini saydığım dört değerli insan yaşıyor olsaydı, Türk basını böyle olur muydu? Türkiye bu hallere düşer de varolma/yokolma kıyısına gelir miydi?

 

Genç gazetecilerden, Uğur Mumcu'nun, yukarıda saydığım özelliklerini kendilerine örnek edinmelerini, hepsinin birer Uğur Mumcu olmasını ve edebiyatı sanatı önemsemelerini diliyorum.

 

Onu hep ölüm yıldönümlerinde andık. Gerici hakim güçler bu anmaları hiç sevmiyorlar; suçları önlerine geliyor! Gerici güçlere inat alçakça katledilen değerlerimizin doğum gününü de kutluyoruz. Uğur Mumcu, 70. yaşgününde aramızda yaşıyor.

 

Uğur Mumcu fotoğrafları için: http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=926&rid=2&p=18

 

Ahmet Yıldız


Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)