20 Haziran 2020 tarihinde “Aksaçlılar Sesleniyor” başlığıyla bir bildiri yayımlanmıştı. Basına ve kamuoyuna seslenen bir grup sanatçı bu bildiri ile kaygılarını dile getirmişlerdi. Aradan bir yıl geçti ve nerdeyse hemen hemen aynı imzacılarla yeniden “Kaygılıyız” başlığı ile kamuoyuna sesleniyorlar.

Belli aralıklarla sürekli "kaygı"larını dile getiren bu kişiler, kendilerini halkın sanatçısı ve aydın olarak tanımlamalarına rağmen,Türkiye’nin her ayağı tökezlediğinde sanki pusuya yatmış gibi seslerini yükseltip, hazır fırtına çıkmışken gemiyi istedikleri limana sürüklemenin telaşını yaşıyorlar adeta.

Açıkça söyleyelim ki biz de sizin bu yaklaşımınızdan "kaygılı!"yız…

Kamuoyunda popüler olan isimlerinizi kullanarak her defasında emperyalizmin ülkemiz için kurduğu tuzakları görmeden, yaratıcı yıkıcılık diye tarif edilen provokatif söylemlerinizle esas çelişkileri saklamanızdan ve Batı'nın kullanışlı aparatlarına alan açma çabanızdan kaygılıyız…

Bildirilerinizin hiçbir yerinde Türkiye’nin gerçek düşmanı terör örgütlerinin, ne FETÖ’nün, ne HDPKK’nın adını anmadan sıkça tek adam rejimi söylemini kullanmanızdan kaygılıyız…

Emperyalizmin bu söylemi kullanarak pek çok coğrafyaya nasıl askeri müdahalelerde bulunduğunu bilmenize rağmen “tek adam”, “diktatör” gibi kavramları kullanarak iktidarı devirmek için işgal güçlerinin ülkemize müdahalesine meşru zemin hazırlama çabanızdan kaygılıyız…

 Kullandığınız dilde sürekli içinde yaşadığımız süreci en olumsuz yönleriyle tarif edip toplumda umutsuzluğu, yılgınlığı, bedbahtlığıinşa ederken; aslında hakkınız olan siyasi eleştiriden çok uluslararası güçlerin planlarına hizmet etme çabanızdan kaygılıyız…

Ülkemizin Mustafa Kemal Atatürk’ten başlayan anti-emperyalist sol birikimine rağmen her fırsatta bize neo-liberal değerleri sol değerlerlermiş gibi dayatmanızdan kaygılıyız…

Kendinizi aydın olarak görmenize rağmen yaşadığımız olayların emperyalizmle Türkiye arasında Türk-Amerikan bir savaşın çok küçük görünümleri  olduğunun farkına varmayıp, döviz baskısını "ekonomik buhran", terörle mücadeleyi "barışı baltalama", teröristi yargılamayı "adaletin yok olması" olarak görmenizden kaygılıyız…

Türkiye’nin göçmen politikasını tartışmaya açarken bile neredeyse Avrupa’nın aşırı sağ partilerine taş çıkaracak söylemlerinizden kaygılıyız…

Aydın ve sanatçı olmanın sorumluluğu gereği olarak ülkesinde ve dünyada yaşananları objektif, bilimsel ve tarihsel bir perspektifle değerlendirme zorunluluğu varken, ülkemizde ve dünyada yaşanan dönüşümü kavramamakta ısrar ettiğiniz için kaygılıyız…

Yükselen Asya uygarlığını görmeyip, AB ve ABD’nin Türkiye’yi her fırsatta eleştirdiği S-400, Mavi Vatan, Libya, Kıbrıs, Karabağ gibi başlıklardaki konular gündeme geldiğinde başınızı kuma gömüp, küreselci söylemlerin peşine takılmanızdan kaygılıyız…

15 Temmuz’da, Hendek Savaşı’nda, Özerklik ilanlarında hiç kaygılanmadığınız için kaygılıyız…

Suriye’nin kuzeyinde terör koridoruna karşı mücadele verilirken, Akdeniz’de Mavi Vatan için harekete geçilirken, Karabağ’da işgale karşı savaşılırken, ABD ve NATO üsleri ülkemizi çevrelediğinde bu kaygıları hiç duymadığımız için kaygılıyız…

Şimdi, PKK’nın çıkardığı yangınlarda halkımız ve devlet görevlileri cansiperane boğuşurken, daha yangınlar bile söndürülmeden ortaya çıkıp ülkemizi uluslararası kamuoyu önünde aciz göstermeye çalışıp kaygılarınızı dile getirmenizden, yangınları çıkaranların açıkça biz yaptık demelerine rağmen sizin kırk dereden su getirerek esas sorumluları gizleme çabanızdan kaygılıyız…

Siyasi iktidarı eleştirebilecek onca konu varken, özellikle yabancı ülke raporlarında belirtilen psikolojik savaş stratejilerine uygun başlıkları hiç kaçırmayıp sözde muhalif sanatçı görüntüsü altında herkese ve her kuruma klavye başında kılıç sallamanızdan kaygılıyız…

Bu tavrınız sanatçı sorumluluğu ve aydın tavrı ile bağdaşmamakla birlikte bugüne kadar halkın gözünde oluşturduğunuz imajınıza hiç yakışmadığını düşündüğümüz için kaygılıyız…

Bizler Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde verilen bağımsızlık savaşına ve Türkiye Cumhuriyeti Devrimi’nin tamamlanmasına gönül vermiş vatansever sanatçılarız. Halkımızın kaderini günübirlik siyasi çatışmaların içinde değil, yüzyıllarca sürecek devrimci bir birikimin kazanımlarında görüyoruz.

Sizi son kez uyarıyor ve gerçek kavgaya çağırıyoruz…

Kaygılarınıza değil devrimci kararlılığınıza ihtiyaç var…

Yüzyılın başında bu millet bu kavgayı verirken ona omuz veren aydınlar, sanatçılar ne yaptıysa bugün de sizden beklenen odur…

Çünkü diğerlerini kimse iyi anmıyor…

Bilinciniz bulanıklaşıp öfkelenmiş olabilirsiniz, duygusal yönünüze yenilmiş olabilirsiniz. Bir şeyler yapma duygusuyla iyice düşünmeden hareket etmiş olabilirsiniz.

Size yakışan Büyük Türk Devrimi’nin kazanımlarıyla kavga etmeden, yaşanan kimi eksikleri ve hataları sömürgeci devletlerin eline koz olarak hazırlamadan, halkın birlik ve dirlik duygusuna zarar vermeden, duyarlılığınızı ve yaratıcılığınızı insanlığın sömürüye karşı büyük yürüyüşü için emperyalizme karşı kullanmanızdır.

Tüm Sanatçılar Derneği Başkanı
T. Murat Demirbaş

 

6 Ağustos'ta yayınlanan 'Sanatçılar Girişimi'nin 'Kaygılıyız' başlıklı bildirisi ve bildiriyi imzalayanlar:

Türk tipi başkanlık sistemi diye de adlandırılan tek kişi yönetiminin yarattığı sıkıntılar artarak sürmekte. Sorunların başında yargı güvenirliğinin yitmiş olması, yanı sıra da yasamanın elinin kolunun bağlanmış oluşu gelmektedir. Aynı zamanda iktidardaki siyasal partinin başkanı olan cumhurbaşkanının tek bir sözü her türlü yasanın üstündedir. Geçmişteki ve günümüzdeki monarşilerde bile görülmemiş bir uygulamadır bu.

'SORUMLULUK KABUL EDİLMİYOR'

Şu günlerde ülkemizi kasıp kavuran yangın felâketinde görüldüğü gibi yönetim hiçbir sorumluluk kabul etmemekte, toplumun gözünün içine bakarak sorumluluğu başka kurumların üzerine atmada çekince görmemekte, toplum bütün bireyleri ve kurumlarıyla gerçek dışı, kabul edilemez bir ortama ve bir alt üst oluşa doğru sürüklenmektedir.

Yaşanmakta olan bir başka felâket, özellikle Afganistan üzerinden dalga dalga gelmekte olan genç erkek topluluklardır.

Bu yasa dışı göç olgusunun ülkemizin laik, demokratik, yurtsever yurttaşlarına, nüfusumuzun büyük çoğunluğuna karşı, olası bir milis güç oluşturma hazırlığı olduğu, ülkemizin geleceği için kaygı duymakta olan kesimlerce açıkça dile getirilmektedir. Bu göçmenlerin nerede konuşlandırıldıkları, ne yapmakta oldukları, nasıl bir yaşam sürdürdükleri yanıtını beklediğimiz bir sorudur.

Yoksulluk, işsizlik dibe vurmuş durumdadır. Tarihinin hiçbir dönemimde köle olmamış, sömürgeleşmemiş bir milletin çocukları olarak, paramızın dünya ölçeğinde baş döndürücü bir hızla değer kaybettiği günümüzde ise, başımız ister istemez öne eğilmiştir.

Avro, dolar ve benzer para birimlerinin geçerli olduğu ülkelerin düşük düzeyde gelir sahibi yurttaşları bir sömürgeye gelir gibi ülkemizde keyif sürmeye gelirlerken; düşük ve orta düzeyde gelir sahibi Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları başka ülkelere seyahat olanaklarını bütünüyle yitirmiş durumdadır. Gençliğimiz umutsuzluk içinde çırpınmakta, ilk fırsatta ülkeyi tek etmeye can atmaktadır.

Başta CHP olmak üzere muhalefetin çırpınışlarını görmekle birlikte, toplum daha etken, daha güven ve cesaret verici, sözden çok eyleme dönük etkinliklerin beklentisi içindedir.

Bizler, yazarlar, şairler, ressamlar, müzisyenler, sinema ve tiyatro sanatçıları, heykeltıraşlar, sanat ve kültürün her dalından sanat insanları, ülkemizin geleceği için büyük kaygı içindeyiz.

Muhalefetin demokrasi ve sosyal adalet için mücadelesine bütün olanaklarımızla katkı vermeye ve bu uğurda her türlü özveriye hazırız.

'SEÇİMLERİN GÜVENLİĞİ SAĞLANMALI'

Kamuoyu yoklamalarında destek oyları giderek düşmekte olan tek kişi yönetimini sona erdirecek genel seçimlerin güven içinde yapılmasının sağlanması için şimdiden önlemler almak, bu konuda toplumda güven duygusunu somut adımlar ve örneklerle güçlendirmek, tek adam yönetiminin seçimlere ve şimdiden belli olduğu söylenebilecek sonuçlarına yönelik olası planlarını ve hesaplarını açığa çıkarmak gerekiyor.

Sanatçılar Girişimi bu konuda açıklama ve uyarılarını, ülkemiz için kaygılarımızı, sadece bildirilerle değil; anayasal yurttaşlık haklarımızı sonuna kadar kullanarak toplantılar, gösteriler, etkinlikler yoluyla da sürdürmek kararındadır.

Dünya tarihinin en büyük devrimlerinden birinin, demokrasi ve çağdaşlık devriminin ürünü olan Türkiye Cumhuriyetini korumak için, cesaretle, kararlılıkla, bütün bir ulusça el ele, omuz omuza olmamız yaşamsal görevimizdir.

İmza 

Mehmet Aksoy, Erdal Alova, Erendiz Atasü, Hikmet Altınkaynak, Erdal Atabek, Orhan Aydın, Rutkay Aziz, Edip Akbayram, Ayten Akbayram, Nazım Alpman, Feridun Andaç, Mahmut Kemal Arslan, Bedri Baykam, Sibel Baykam, Ataol Behramoğlu, Nihat Behram, Nevra Bucak, Salih Bolat, Uğur Büke, İbrahim Baştuğ, Mazlum Beyhan, Gülsüm Cengiz, Nevzat Çelik, Numan Çakır, Füsun Demirel, Melike Demirağ, Gültekin Emre, Haydar Ergülen, Ünal Ersözlü, Müjdat Gezen, Salih Güney, Yaşar Gündem, Murat Havan, Heval, Meriç Hızal, Barış İnce, Ekrem Kahraman, Hidayet Karakuş, Tuğrul Keskin, Fazilet Kendirci, Arif Keskiner, Tevfik Kızgınkaya, Orhan Kurtuldu, Macit Koper, Zülfü Livaneli, Ayşe Emel Mesçi, Mehtap Meral, Ceylan Mutlu, Mustafa Mutlu, İsmet Orhan, Denizhan Özer, Nebil Özgentürk, Hasan Öztoprak, Adnan Özyalçıner, Zeynep Oral, A.Kadir Paksoy, Vedat Sakman, Sali, Cem Sağbil, Suavi, Yusuf Taktak, Ahmet Telli, Cihat Tamer, Cevat Turan, Levent Üzümcü, Hilmi Yarayıcı, Özgürefe Yeşilpınar, Hüseyin Yurttaş, Ümit Zileli. Vecdi Sayar, Mine Kırıkkanat, Yazgülü Aldoğan, Tuncay Mollaveisoğlu...

 Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)