Tersi-Yüzü: 'Kanon 2010' ve 'Yelkensiz' dergileri / Ferruh Tunç
Tomris Uyar’da Türkçe güzelleşiyor, sağlamlaşıyor, sıkılaşıyor... Denemeleri, anıları ve öyküleri ile edebiyatımızın kalıcı adlarından birisi. Ama ilginçtir, çok esaslı bir öykü damarı oluşturabilmiş midir edebiyatımızda? Bir etkilenme endişesi yaratabilmeye midir bugünün öykü yazarlarında? Örneğin bir Haldun Taner çizisi var öykücülüğümüzde, Tomris Uyar buna göre nerededir? Bunları öykümüzü benden daha iyi tanıyanların cevaplaması yerindedir. Peki, benzer soruyu ( onları ne ölçüde etkilediği sorusunu) Ülkü Tamer, Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Edip Cansever için sorarsak cevap ne olur? Bunların her biri bir şah damar! Elbette olumlu etkisi olmuştur her birine. Tomris hanımla bu edebiyatçıların değerli bir etkileşimin ötesinde edebi kişiliklerini birbirine borçlu olmadıkları bence açıktır. Bir edebiyatçı figürü olarak öneminin giderek daha da kavranması sevindirici Tomris hanımın. Edebi özgünlüğünde ve değerinde kadınlığının ve özel yaşamının payının vurgulanması da bir boyutlandırma bu kişiliğin anlaşılmasında, doğru. Buna karşın, ‘şairleri şair yapan kadın’ gibilere vardırılmamalı bizce latife. Bu şairlerin dördünün de ondan edebi kişilik olarak çok büyük olduğu hatırlanmalı! Ferruh Tunç GERCEKEDEBİYAT.COM
Genç kuşağın iki dergisi, yaşadıkları ekonomik zorluklardan olacak, birbirine tutunmuş: Yelkensiz ile Kanon 2010, aynı derginin tersi yüzü olmuş!
Yelkensiz’de bir hayli şiir var. Şiirlerin çokluğu ve hemen hepsinin belirgin bir şekilde içe dönüklüğü ve farklı dozlarda da olsa estetist-nihilist tonlarda oluşu, en azından bu satırların yazarı için, hakkını vererek (sempatiyi koruyarak) okumayı biraz zorlaştırıyor.
Dergide, bu konuyla ilgili diyebileceğimiz, Mahmut Aksoy tarafından kaleme alınmış, “Günümüz Şiirinde Ben Öznesinin Dışa Kapalılığı” başlığını taşıyan bir yazı var; bu sayıdaki şiirleri okuyup da kaleme almış izlenimi veriyor neredeyse insana. “Şairin öznesinin içine sıkışmasından, dışa kapalılığından ve dili yeterince kavrayamamasından” söz ediyor.
Dergideki Bayram Sarı yazısı da hoş bir yazı, Tomris (Uyar) hanımın beğeni ve düzey yükseltmede üç (biz dört diye düzeltelim) şairde hakkı olduğu üzerine yazmış. Okurken, tersi de doğru değil midir aslında diye düşündüm. Özel yakınlığı olan dört şairin (Ülkü Tamer, Cemal Süreyya, Turgut Uyar, Edip Cansever) Tomris hanıma kattıkları onun tek tek bu şairlere kattıklarından daha mı azdır?
Yelkensiz ya da Kanon 2010 editörlerine, bir sayıda daha az şairin daha çok şiirini yayınlamayı tercih etmelerini önereceğiz. Bir dergi sayısında çok şairden birer şiir yayınlamak, hele şairler tanınmıyorsa, şiir-okur etkileşimini kolaylaştırmıyor. Her sayılarında en azından bir genç şairi beğeni oluşturacak sayıda şiiriyle ve mümkünse bir tanıtım-eleştiri yazısı ile sunmayı düşünemezler mi?
Kanon 2010’deki genç şairlerin şiirlerinin Yelkensiz’dekilere göre oldukça iyi olduğunu söylemek zorundayım. Hüseyin Akın, Esra Sağlık, Kaan Eminoğlu, Furkan Çirkin şiirlerini daha bir beğeni ile okuduk.
Furkan Çirkin yakınlarda kitabını (Nihilist Alarm, Artshop, Kasım 2019, 2. Baskı) okuma şansı bulduğumuz bir genç şair. Ayırt edici bir biçem sağlamlığı var. Bundan ayrılmayan şairanelikten uzak üslubunu düşünsel ve estetik olanı şiirinde buluşturma gayretinden alıyor gibi. Aşil’in topunu da burada sanki: Felsefe estetiğe mi, estetik felsefeye mi hakim olacak şiirinde? Buna dikkat ederse, edebiyatımızın genç benzerliğinde ayırt edici bir şair olarak belirmesi çok olanaklı.
Bu sayıda tanınmış şairlerin de dayanışma duygusuyla dergiye gönderdikleri şiirler var. Olumlu bir örnek. Yine de bu etkileşime katılmış şairlerin kıdemli-tanınmış olmalarının ötesinde bir tutum benzerliği, tutarlılık oluşturmasını dilememiz çok mu olurdu? Bunlardan biri olarak, kendimi bir kompozisyona yerleşmiş değil de torbaya atılmış hissettim. Olsun, bu eylemimiz (dergiye şiir yollama çağrısına uymamız) genç şiirimizle bir alçak gönülü bir etkileşim çabasıydı. Bu yazı da öyle.
Şiirimizin günümüzdeki yaygınlığı ve dağınıklığı etkileşimini oldukça zayıflatıyor. Yelkensiz ve Kanon 2010 dergilerinin genç şairin alan bulduğu birer öbek olarak varlıklarını her şeye karşın sürdürmesi oldukça değerli. Bu, genç edebiyatımız için değil yalnız, genç olmayan edebiyat ürün ve anlayışlarının diri kalması için de öyle. Bu dergilerin yaşaması için sorumluluğu yalnız onların omuzunda bırakmamalı.
YORUMLAR