Gerçek Edebiyat

Kitabın tanıtım metninde yazar için “...ödüllü psikolog” deniyor. Ödüllü psikolog  Simon Baron-Cohen “insan zalimliğine dair geliştirdiği beyin temelli yeni teoriyi ele alıyor. Sadece biyolojik değil, sosyal ve çevresel etmenlerin de empati erozyonuna neden olabileceğini öne süren Baron-Cohen kötülüğe, yani kendi deyişiyle empati eksikliğine dair süregelen fikirlere yeni bir bakış açısı sunarak literatüre oldukça nitelikli bir kaynak sağlıyor.”muş.

Kitabı tanıtana göre kitap, “İnsanların en dehşet verici türlerine dair daha güçlü bir anlayış oluşturmamız için oldukça önemli bir adım.”mış.

Kitabı okumaya başlayıncaysa psikolojik tahlillerden çok, yalan yanlış tarih bilgileri sıralanarak okuru yönlendirme amaçlı oldukça politik değerlendirme ve iddialarda bulunulduğu görülüyor.

Üstelik bir bilim adamının kitabıdır diye aldığımız kitapta yazarın, kulaktan dolma bilgilerle bilim yaptığını görünce şaşırmamak elde değil.

Simon kardeşimizin hedefinde emperyalizmin hedefindeki tüm halkların ulusların tarihlerine 'bok' atmak var; başka bir şey yok!

Yazar ‘Ermeni soykırımı” iddiasına balıklama dalıyor ve bilimsel olduğunu iddia ettiği kitabında yazmaktan çekinmediği bilgileri “Şimdi de Naziler tarafından yapılmamış olan ve daha az bilinen bir soykırım örneğini değerlendirelim. Bunu geçen yaz Turkiye'ye gittiğimde DUYMUŞTUM.” diye itiraf ediyor.

Kulaktan "duyma" bilgilerle dolu bir kitaba 40 küsür TL. vermişiz meğer!

Yayınevi genel yayın yönetmenini, olmadı, kitabın editörünün, olmadı çevirmeninin ya yazarı uyarıp bunu çıkarttırması, çıkarmıyorsa da kitabı basmaması akıllarına gelmemiş zaar!

Kitabın yalnızca kitapyurdu.com’da 408 adet sattığını görünce üzülmemek elde değil.

Ya dünyada milyonlarca sattığını söylersek!..

Say Yayınları psikoloji üzerine dünya literatürünü yayınlamasıyla bilinen bir yayınevi. Ancak bizim okuduğumuzu yayınevi yetkililerinin görmediğini söyleyebilir miyiz?

Kendi toplumuna karşı bu düşmanlık bu hor davranış nedir?

Kitabın çevirmeni ve yayına hazırlayanın adını burada belirtmek istemiyoruz ancak maalesef kitap 2018’den bu yana yayında.

"Duyduğu" abuk sabuk bilgilerle Türkleri kendi ülkesinde bile bu kadar kolay karalayabilen Kötülüğün Anatomisi: Empati ve Zalimliğin Kökenleri Üzerine kitabının 23. sayfasında şunlar yazıyor: 

“… Türkler sıcak, misafirperver, canayakın kültürleriyle bilinirler, fakat Osmanlı İmparatorluğu zamanında Hıristiyan etnik Ermenilere ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapmışlar.

1830’lara kadar gidersek, örneğin mahkemelerde Ermenilerin Müslümanlara karşı ifade verme hakları yoktu, şahitlikleri  ‘kabul edilmez’ olarak addediliyordu. 1870’lere gelindiğinde Ermeniler ısrarla reformlar yapılmasını istiyorlardı. 1890’lar boyunca en az 100.000 Ermeni öldürülmüştü. 24 Nisan 1915’de 250 Ermeni aydını yakalandı, hapse atıldı ve öldürüldü. 13 Eylül’de Osmanlı meclisinden Ermeni mülklerine 'el konulması ve bunların kamulaştırılması' hükmünü veren bir kanun geçti ve Ermeniler Türkiye'den Suriye’nin Deyrizor şehrine sürülmeye başlandı. Yolda ve akabinde Türkiye’nin Irak ve Suriye’ye ile günümüz sınırlarının yakınında bulunan yirmi beş toplama kampında 1,5 milyon kişi öldürülmüştü. Bir kısım topluca yakılarak, bir kısmı da morfin ya da zehirli gaz verilerek öldürülmüştü. Bu, tarihin pek de anlatılmayan bir kısımdır ve Ermeni soykırımı, soykırımın Nazilere özgü bir şey olmadığının açık kanıtıdır (eğer böyle bir şeye ihtiyaç varsa).”

Cohen kardeşimiz sanki Nobel alacak; Orhan Pamuk'u bile aratıyor: Şimdi de soykırım öncesi bir 100 bin rakamı eklendi!

Yayınevi yetkililerini uyarıyor, Kötülüğün Anatomisi: Empati ve Zalimliğin Kökenleri Üzerine kitabı hakkında gereğini yapmalarını ve daha dikkatli olmalarını öneriyoruz.

Türk halkına yayın yapan Türk yayınevlerinin yayın politikası bu olmamalı!

Edebudsman