Pentagon Holywood işbirliğinin belgeleri / Beris Artan
Rambo, Mickey Mouse ve Lessie gibi çocukları hedef alan filmleri dahi Pentagon şekillendiriyor.
1988 yılından beri Pentagon ve Hollywood arasındaki işbirliğini düzenleyen bir yönerge var. Yılda 200 film, destek almak için ABD Savunma Bakanlığı'na başvuruyor… Bunların arasından 20 film destek almayı başarıyor... “ Dünyanın en büyük iletişim yönetimi bütçesine sahip olan”130 Pentagon, sinemayı insanları etkilemek için önemli bir araç olarak görmektedir. Bu nedenle Pentagon, “Silahlı Kuvvetleri halka karşı şirin gösterecek ve onların sempatisini kazandıracak ticari film yapımcılarına her türlü kolaylığı göstermekte, kapılarını sonuna kadar onlara açmaktadır.”136 Sinema aracılığıyla ABD Silahlı Kuvvetleri için olumlu imajlar üretilmesini istemektedir. Günümüzde Pentagon ve sinema endüstrisi arasında uzun yıllardır var olan iletişim ve işbirliği gelişerek devam etmektedir. Senaristler, yapımcılar ve yönetmenler ile Pentagon yetkilileri arasındaki görüşmeler ve anlaşmalar sonucunda, Pentagon filmlerin senaryolarına müdahale edebilmektedir. ABD ordusunu konu alan pek çok filmin yanı sıra Yarın Asla Ölmez (Tommorow Never Dies, Robert Spottiswoode, 1997), Rambo gibi geniş izleyici kitlesine hitap eden filmlerin ve hatta Mickey Mouse ve Lessie gibi çocukları hedef alan filmlerin dahi Pentagon tarafından şekillendirildiği, senaryoları üzerinde değişiklikler yapıldığı, bazı durumlarda ise sansürlendiği görülmektedir.139 Pentagon, içinde asker geçen filmlere üç işlev yüklemektedir. İlk olarak filmler, ABD ordusuna sempatiyi arttırarak katılımı arttırmalı ve gençleri çekmelidir. İkinci olarak, Amerikan politikalarında Pentagon bütçesinin daraltılmasını önlemek için politikacıları ikna etmeli ve son olarak da dünya kamuoyunda ABD ordusuyla ilgili olumlu imaj oluşturmalı ve yaymalıdır.”140 Bu işlevleri gerçekleştirebilmek için ABD ordusunun, ABD Ordusu’nun Eğlence Endüstrisiyle İşbirliği Hakkında El Kitabı bulunmaktadır. Pentagon’un hangi film için teçhizat sağlayacağı, hangi film yapımcılarının üslerini kullanmasına izin vereceği ya da film çekimleri için bir askeri danışman sağlayacağı bu kitaba göre belirlenmektedir. Bu kitaba göre ordunun destek sağlamak için belirlediği üç kriter bulunmaktadır: “Ordudaki yaşam hakkındaki tasvirler, ‘gerçeğe uygun’ olmalı, film halkı ordu hakkında bilgilendirmeli ve ordunun askere alma ve taraftar bulma gayretlerine yardımcı nitelikte olmalıdır.”141 Ancak Robb, bu kriterlerin de aslında geçerli olmadığını söylemektedir. Hollywood Operasyonları’nda, gerçeğe uygun çekildiği, halkı orduyla ilgili bilgilendirdiği halde Pentagon tarafından kabul edilmeyen ve senaryosu üzerinde değişiklikler yapılan film örneklerine yer vermiştir. Pentagon, bu filmlerde “gerçekler” orduyu “kötü” gösterdiği için gerçeğin çarpıtılmasını istemiştir. Dolayısıyla ona göre, ordunun onay süreci, filmlerin daha gerçeğe uygun yapılmasıyla değil, ordu için olumlu bir imaj yaratılmasıyla ilgilidir. Ancak Robb, ordunun işbirliği yapmayı reddettiği filmler ile onaylanan filmlerin aynı pazarda rekabet ettiğini hatırlatmaktadır. Dolayısıyla ordudan destek alan filmler daha avantajlı bir konuma gelmektedir. Çünkü bu filmlerin, Pentagon’un yardımları sayesinde, teçhizat için para ayırmalarına gerek kalmamıştır. Bunun yanı sıra diğer filmlerin bütçeleri daha yüksek olmasına rağmen görsel efektleri çok iyi değildir ve bütçeleri yüksek olduğundan dolayı kâr etmek için daha çok bilet satmaları gerekir. Bu durumun filmler arasındaki fırsat eşitliğini bozduğu söylenebilir.142 Özetle, Hollywood ve Pentagon arasında sembiyotik bir ilişki olduğu görülmektedir. Bu ilişki sinemanın ortaya çıkışından bu yana artan bir şekilde ilerlemekte ve gelişmektedir. 1988 yılından beri Pentagon ve Hollywood arasındaki işbirliğini düzenleyen yönerge var! 1988 yılında ise ABD Savunma Bakanlığı, ordu ile Hollywood arasındaki işbirliğini düzenleyen yeni bir yönerge oluşturmuştur. “Savunma Bakanlığı Yönergesi 5410.16 (DoDI), hükümet dışı televizyon filmleri, dizileri ve sinema filmleri için Savunma Bakanlığı’nın yardım kapasitesini açıklayan politika ve prosedürlerdir.”181 Schroder182 bu yönergeye göre, bütün ordu kuvvetlerinin West Los Angeles Federal binasında en az bir film irtibat görevlisi bulundurması gerektiğini söylemiştir. Yönergeye göre, her ordu kuvvetinin film irtibat görevlisi film ya da televizyon yapımı talebini alacak ve Halkla İlişkilerden sorumlu Savunma Bakanı yardımcısına rapor edecektir. Ancak, her ordu kuvvetinin Savunma Bakanlığı Yönergesi 5410.16’yı ihlal etmeden, eğlence endüstrisiyle kendi düzenlemelerini yapmak için yetkisi bulunmaktadır. Bu yönergeye göre, ABD ordusundan destek almak için gereken 4 koşul bulunmaktadır: • Orduyu sunarken tarihsel ve kurgusal olarak gerçekler üzerine temellenmeli, • Orduyu ve Savunma Bakanlığı’nı halka en iyi şekilde sunmalı, Orduya katılıma destek olmalı, ABD hükümetinin politikalarına ters bir şey göstermemelidir. 183 Bu yönergeye göre184, ABD ordusu 3 farklı türde destek sağlayabilmektedir: Tam Destek (Full Support) Bütün yönerge gerekleri yerine getirildiği takdirde tam destek sağlanmaktadır. Bu durumda film yapımına, ticari olarak kullanıma açık olmayan ordu teçhizatları ve askeri üslere erişim olanağı sunulmaktadır. Aynı zamanda teknik destek ve kamera önünde kullanılmak üzere üniformalı personel sağlanmaktadır. Nezaket Yardımı (Courtesy Assistance) Nezaket Yardımı tam destek bir nedenle reddedildiği zaman başvurulacak olan yoldur. Bu yardım türünde, yapımcı filme gerçeklik kazandırmak için ordudan teknik tavsiye ve araştırma yardımı almaktadır. Nezaket yardımı, ordu kuvvetinin cömertliğine bağlı olarak değişik şekillerde sağlanabilmektedir. Ancak bu yardım şeklinde genellikle rollerini gerçekçi oynayabilmeleri için aktörlerin, ordu personeliyle vakit geçirmesine izin verilmektedir. Diğer Yardımlar (Other Assistance) Savunma Bakanlığı Medya Kayıtları Merkezi’nde tarihi savaş sahnelerini içeren binlerce kayıt ve ordu personelinin hayatını gösteren videolar bulunmaktadır. Pentagon, film yapımcılarına bu videolara ulaşım izni verebilmektedir. Destek almak isteyen yapımcılar beyanname ve senaryonun 5 örneği ile Savunma Bakanlığı'na başvuruyor. Schroder, destek almak isteyen film yapımcısının; projeyi, projenin amaçlarını, bu projeden Savunma Bakanlığı’nın sağlayacağı faydayı içeren bir mektup, Savunma Bakanlığı Yönergesi 5410.16’ya bağlı kalacağını belirten bir beyanname, değerlendirme için senaryonun 5 örneği ve film yapımı için ordudan istediği teçhizatların detaylı bir listesi ile birlikte Savunma Bakanlığı’na başvurması gerektiğini söylemektedir. Savunma Bakanlığına Yılda 200 senaryo geliyor. Pentagon, gerekli belgeleri topladıktan sonra senaryo üzerinde geniş çaplı bir araştırma ve değerlendirme yapmaktadır. Değerlendirme sonucunda, Pentagon yönergeye göre uymaları gereken 4 madde ile ilgili bir sorun olduğunu görürse, bu sorunların giderilmesi için yapımcılara önerilerde bulunmaktadır. Bu noktada Pentagon yetkilileri ile proje yapımcıları arasında yapılacak değişikliklerle ilgili bir müzakere süreci başlamaktadır. Müzakereler sonucunda, problemler Pentagon’un istediği şekilde çözülürse, ordu yapıma destek sağlamakta; çözülmediği takdirde destek reddedilmektedir. Bu yönergenin ortaya çıkmasından bu yana Savunma Bakanlığı’na bir yılda yaklaşık 200 tane senaryo gelmektedir. Bu senaryoların yaklaşık 10’da 1’i ise ordudan destek almayı başarmaktadır.185 Ordudan tam destek almayı başaran filmlerin büyük bir kısmı, Pentagon yetkililerinin ya da ordu görevlilerinin senaryo üzerinde değişiklik yapmasının kabul edildiği filmlerdir. Bu filmlere örnek olarak Yarın Asla Ölmez (Tommorow Never Dies, Roger Spottiswoode, 1997) ve Jurassic Park III (Joe Johnston, 2001) gösterilebilir.186 Ancak yapımları için orduya başvurmalarına rağmen ordudan destek -page68image13840- alamayan filmler de bulunmaktadır. Bu filmlere örnek olarak Denizde İsyan (Crimson Tide, Tony Scott, 1988), Çılgın Marslılar (Mars Attacks, Tim Burton, 1996), Tehdit (Outbreak, Wolfgang Petersen,1995) ve Uzay Kovboyları (Space Cowboys, Clint Eastwood, 2000) filmleri gösterilebilir.187 11 Eylül saldırıları da Pentagon ve Hollywood arasındaki ilişkiyi etkileyen önemli olaylardan biridir. 11 Eylül 2001’de ABD, tarihteki en büyük terör saldırılarından birinin hedefi olmuştur. Teröristler, kaçırdıkları uçaklarla New York’un finans bölgesi, dolayısıyla Amerikan ekonomisinin kalbi olan İkiz Kuleleri ve ABD’nin askeri gücünün merkezi olan Pentagon’u vurmuştur. Ve bu saldırılarda yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir. Koçer188, bu terör olayının ABD’nin ekonomik ve askeri gücüne yapılmış olan bir saldırı olarak değerlendirilebileceğini söylemiştir. Valantin’e göre, 11 Eylül saldırıları, 1812 yılındaki İngiliz-Amerikan savaşından bu yana Amerikan topraklarının kutsallığını ilk defa kaybedişini temsil ettiği için çok yoğun bir şok meydana getirmiştir. Ayrıca 1945 yılından bu yana bir tehdit, ilk defa hazırlanışı itibariyle strateji üretiminin ve hayal endüstrisinin hareketlendirdiği bir şekilde gerçekleşmiştir. 11 Eylül saldırıları Washington ve New York’ta gerçekleşmeden yıllar önce, Hollywood ekranlarında defalarca gerçekleşmiştir.189 İkiz Kulelerin yıkımı 11 Eylül’de televizyondan canlı bir şekilde gösterilmeden önce, sinemada sayısız defa filme alınmıştır. Saldırıdan sonra ise, medya ve siyaset birlikte hareket ederek televizyonda verilen görüntülerde ölülerin Amerikan bayraklarıyla gizlemiştir. Bu nedenlerle insanlar saldırıdan sonra her şeyin gerçek dışı ya da bir film kurgusundan ibaret olduğunu düşünmüştür. Ancak zaman içinde durumun önemi anlaşılmış ve korku duygusu belirginleşmiştir.190 11 Eylül olayları, “Amerikan ulusunun tarihinde yaşadığı en travmatik olaylardan biridir. ABD’nin ulusal psikolojisi üzerinde derin bir darbe oluşturmuş, ulusun kendi imajı ile ilgili görüşlerini sarsmıştır.”191 Aynı zamanda silahlı kuvvetlerin ve Pentagon’un imajı da ciddi bir şekilde etkilemiştir. Özcan’a192 göre, kolektif travma kişilerin güvende olma duygularını zedelemektedir. Bu nedenle kolektif travmadan sonra bireylerin ülkelerinde ve onun ulusal kurumlarına duydukları inancın yeniden kazandırılması gerekmektedir. Bunun için de, kolektif düzeyde pek çok politik ve sosyal kurum ve kültürel araçlar harekete geçirilmelidir. Pentagon’un da bu travmayla baş edebilmek başvurduğu kültürel araçlardan biri sinemadır. Özcan’a göre sinema, bir travmanın nasıl ele alınacağını ve hatırlanacağını şekillendirmede çok önemli bir rol oynamaktadır. Filmler, toplumun kimliğini şekillendirme ve onarıcı bir etki sağlama gücüne sahiptirler.193 Bu nedenle Pentagon ve Washington, 11 Eylül Sendromunun onarılması için Hollywood’la işbirliği yapmak istemiştir. 11 Eylül sonrasında, “Hollywood’un büyük stüdyo temsilcileri, oyuncu sendikası başkanları ve Bush’un siyasi danışmanı Karl Rove arasında bir toplantı gerçekleşmiştir. Toplantının amacı ise, ‘terörizme karşı savaşın’ hakim olduğu ABD dış politikasına Hollywood yapımlarıyla destek olunmasıdır.”194 11 Eylül Sendromunun üstesinden gelmek için yapılan filmlere örnek olarak Uçuş 93 (Flight 93, Paul Greeengrass, 2006) ve Dünya Ticaret Merkezi (World Trade Center, Oliver Stone, 2006) gösterilebilir. Diken ve Lausten, bu filmlerde felaketin kendisinin bir zafer olarak sunulduğunu söylemektedir. Onlara göre bu filmler, 11 Eylül”ü felaket kılığında bir nimet, Amerikalıları yaşadıkları ahlaki çöküntüden kurtarıp içimizdeki iyiliği ortaya çıkaracak tanrısal bir müdahale olarak sunmaktadır.195 11 Eylül’den sonra ordu imajını güçlendirmek, savunma güçlerine olan güveni arttırmak amacıyla pek çok film çekilmiştir. Gregory196, 11 Eylül’den sonra önem kazanan “terörle mücadele”, “önleyici savaş” konularında ABD politikasını destekleyen pek çok film yapıldığı söylemiştir. Kara Kuvvetleri’nden tam destek alan Kara Şahin Düştü (Black Hawk Down, Ridley Scott, 2001), Bir Zamanlar Askerdik (We Were Soldiers, Randall Wallace, 2002), Dünyalar Savaşı (War of The Worlds, Steven Spielberg, 2005); Deniz Piyadeleri’nden tam destek alan Atalarımızın Bayrakları (Flags of Our Fathers, Clint Eastwood, 2006) bu filmlere örnek olarak gösterilebilir. Özetle, 1960’lı yıllarda Pentagon ve Hollywood arasındaki ilişki zayıflamış olsa da, 1980’lerin başından itibaren tekrar güçlenmeye başlamıştır. Bu süreç içinde Pentagon, ordu imajını olumlu bir şekilde yansıtan pek çok filme destek sağlamıştır. Ancak 1960’lardan günümüze kadar olan süreç incelendiğinde özellikle üzerinde durulması gereken iki ayrı dönem ortaya çıkmaktadır: Vietnam Savaşı ve 11 Eylül saldırıları. Bu olayların Amerikan bilincini derinden etkilediği ve Savunma güçlerine olan güveni ve desteği azalttığı söylenebilir. Savunma güçlerinin imajını eski haline getirmek isteyen Pentagon, “Vietnam sendromu” ve “11 Eylül sendromu”nun üstesinden gelmek için Hollywood ile işbirliği yapmıştır. Bu sendromların etkisini azaltmak, ordu imajını güçlendirmek ve orduya olan desteği arttırmak amacıyla Hollywood-Pentagon ve Washington işbirliği ile pek çok film çekilmiştir. Hedefi vuran bir uçağın içindeki yolcuları konu aldığı ya da Dünya Ticaret Merkezi İkiz Kuleler enkazının altında uzun süre acı çekerek ölen iki polisi konu aldığı takdirde, Amerikan halkı bu suçu anlayışla karşılamak yerine, durumun asıl dehşetiyle yüz yüze gelecek ve düşünmeye, kendilerine böyle bir şeyin nasıl olabildiğine ve ne anlama geldiğine dair ciddi sorular sormaya mecbur kalacaktır (Lausten, Diken, 2010: 11-13). Bu nedenle filmlerin, kurtulanları konu almasının, halkın saldırıları kabul etmesi ve sorgulamamasına hizmet ettiği söylenebilir. DİPNOTLAR ve Ayrıntılar: 130 Yıldız, 2007, s. xix.131 Pentagon hem savaş hem de barış döneminde basına haber ve yorum metinleri vermektedir ve Pentagon’da çalışan gazeteciler her gün birçok haber, yorum, film, TV programları hazırlamaktadır. Hatta Pentagon personeli isteyen gazete ve dergilere bu haberleri sayfa tasarımına kadar yaparak hazır bir şekilde sunmaktadır. Buna ek olarak, Pentagon ABD’nin en büyük stüdyolarına sahiptir ve bu stüdyolarda ürettikleri filmleri medyaya sunmaktadır. Ayrıca Pentagon’un 600 kadar yerde “danışma komiteleri” bulunmaktadır. Bu komiteler, Pentagon’un sözlerine kulak vermek, etrafa yaymak, etrafta Pentagon’un bu sözlerine karşı olumsuz tepki gösterenleri önlemek için de Pentagon’a tavsiyelerde bulunmakla görevlendirilmişlerdir (Mills, 1973: 302-303).132 J. William Fulbright, “The Pentagon Propaganda Machine”, Vintage Books, 1971, s. 47. 133 H. Schiller, 1993, s. 81.134 A.g.e, s.80.135 Wright Mills, “İktidar Seçkinleri”, Bilgi Yayınevi, 1974, s.303. 136 Yıldız, 2007, s. 81.137 A.g.e., s.xx.138 Milli Güvenlik sineması kavramı Jean-Michel Valantin’in, Küresel Streteji’nin Üç Aktörü isimli kitabında Hollywood’u tanımlamak için kullandığı bir terimdir.Ona göre, Amerika’nın strateji ve sinema sistemi sürekli bir diyalog içindedir. Milli Güvenlik sineması yoluyla Amerika’nın oluşturduğu stratejileri meşrulaştırır ve stratejik gündemin olumlu yönde konu edilmesini sağlar. 139Turley, çoğu kişinin Amerikan filmlerinin devletin müdahalesinden bağımsız olduğunu düşündüğünü, ancak Pentagon’un uzun yıllardan beri film yapımcılarına neyi söyleyip, neyi söylemeyeceklerini dikte ettiğini anlatmaktadır. Hollywood, uzun bir süredir ordunun film arşivlerine girmekten, gerçek savaş gemileri, ekipmanları kullanmaya kadar ordunun olanaklarından faydalanmaktadır. Hollywood’un yanı sıra ordu da bu işbirliğinden çıkar sağlamaktadır. Ordu da popüler kültürün en önemli araçlarından biri olan filmleri kullanarak kendi imajını konumlandırma fırsatını kazanmaktadır. (Turley, 2005: 9). Dolayısıyla ordu ile Hollywood arasında sembiyotik bir ilişki olduğu söylenebilir. Hollywood, filmlerinde ordunun teçhizatını kullanma hakkı kazanırken, ordu da filmlerin içine yerleştirdiği ya da çıkardığı repliklerle ve sahnelerle kendisi için olumlu bir imaj yaratmaktadır. 140 N.Yıldız, 2010a. 141 D. Robb, 2005, s. 44. 180 D.Robb, 2005, s.196.181 K. Schroder, 1997, s.16, 17. 182 A.g.e. 183 K. Schroder, 1997, s. 17. 184 A.g.e., s. 17-18 185 K. Schroder, 1997, s. 18.186 Yarın Asla Ölmez filmi için Donanma yapımcıların Deniz Kuvvetleri’nin gemilerini ve helikopterlerini kullanmasına izin vermiştir. Ama Pentagon Film İrtibat Bürosunun Başkanı, bu iyiliğin karşılığında kendilerini rahatsız eden bir diyalogun senaryodan çıkarılmasını istemiştir. Orijinal senaryoda James Bond Vietnam sularına paraşütle atlamadan önce, CIA ajanı ona yakalanmamak için dikkatli olması gerektiğini söylemekte ve Bond’a “Yakalanırsan ne olacağını biliyorsun. Bir savaş çıkar ve belki de bu defa kazanan biz oluruz” demektedir. Ancak Pentagon bu cümlenin, yeni Vietnam Büyükelçisini zor durumda bırakacağı, Amerika ile Vietnam arasında yeni kurulan ilişkilere zarar verebileceği gerekçesiyle filmden çıkarılmasını istemiş ve yapımcılar da bu talebi kabul etmiştir (Robb, 2005: 28). Jurassic Park III’te ise bu filmin yapımcıları filme çarpıcı bir son bulmak istedikleri için Amerikan ordusuna başvurmuştur. Filmin orijinal senaryosunda, kahramanları kurtarmak için yardıma Savunma Bakanlığı gelmektedir. Ancak bu yeterince çarpıcı bir son değildir, bu nedenle Donanma’dan destek istemişlerdir. Donanma bu isteği kabul etmiş ve onlara 2 sit-60 Seahawk helikopteri, 4 amfibi saldırı aracı ve adada yapılacak çekimler için 80 Deniz Piyadesi sağlamıştır. Ancak bunun karşılığında sahneye bir diyalog eklenmesi ve helikopterin göründüğü sahnede Donanma logosunun görünmesini talep etmiştir. Bu gelişmeler üzerine Savunma Bakanlığı’nın rolü tamamen senaryodan çıkarılmıştır. Senaryonun yeni versiyonunda, kahramanları kurtarmak için büyük çapta askeri güçler ve 6 Donanma gemisi gelmektedir. Ve helikoptere bindiğinde Eric, Dr.Grant’a “Şimdi ona teşekkür borçlusun. Donanmayı ve Deniz Piyadelerini gönderdi.” demektedir. Filmin sonunda ise, helikopter havalandıktan sonra Donanma logosu göze çarpmaktadır. Robb’a göre, Pentagon’un istediği küçük değişikliklerdir ancak bu sayede izleyiciye gerçek kahramanın Donanma olduğunu göstermektedir (Robb, 2005: 75-77). 187 Denizde İsyan, 1962 yılında yaşanan Küba krizini konu almaktadır. Filmde, Sovyetler Birliği Küba’ya nükleer füzeler yerleştirmeye kalkınca Amerikan yönetimi zor bir kararın eşiğine gelir. Füzelerin yerleştirilmesini engellemek için, Küba’yı işgal dahil her türlü planı gözden geçiren Pentagon ve Beyaz arasında gerginlik yaşanmaktadır. Pentagon, agresif bir yaklaşımı savunurken, Beyaz Saray bunun tersini savunmaktadır. Ancak Pentagon Genelkurmay Başkanlığı’nın fazla saldırgan ve tek yönlü resmedildiğini düşündüğü için filme destek sağlamayı reddetmiştir. Filmin yapımcılığını yapan Almond ise, filmin gerçeği anlattığını savunmuştur. John F. Kennedy (JFK) ile generalleri arasındaki zıtlaşmanın tarihsel bir gerçek olduğunu söylemiştir. Çünkü JFK, Genelkurmay üyeleri ile yaptığı toplantıları gizlice kaydetmiştir ve JFK Kütüphanesi 1996 yılında bu teypleri kamunun kullanımına açmıştır. Bu teyp kayıtlarına rağmen Pentagon filme destek sağlamamıştır (Robb, 2005: 50-54). Çılgın Marslılar, ABD ordusu istilacılarla mücadelede etkisiz bir kurum olarak gösterildiği için, Tehdit, senaryoda ordu yeni biyolojik silah testleri yaparken yeni bir salgın başlattığı için, Uzay Kovboyları, filmin başında bir Hava Kuvvetleri pilotunun uçak düşürmesi nedeniyle ABD ordusundan destek alamamıştır.(Robb, 2005: 123-124). Dolayısıyla, Pentagon’un sadece Amerikan ordusu için olumlu bir imaj üreten filmlere destek verdiği, filmler Pentagon’un belirlediği kriterlere uygun olsa bile orduyu kötü gösteren sahneler gösterdiği takdirde filmlere destek sağlamadığı söylenebilir. 188 Dilara N. Koçer, “11 Eylül ve Amerikan Popüler Kültürüne Yansıması: Bilgisayar Oyunları Örneği”, C.Ü.İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, cilt.10, sayı.2, 2009, s. 44.189 Örneğin, Maymunlar Cehennemi ( Planet of The Apes, Franklin Schaffner, 1968) filminin sonunda İkiz kuleler yıkılmaktadır, Meteor (Andrey Tarkocskiy, 1979) filminde dev bir göktaşı Manhattan’ı yok etmeden önce İkiz Kuleleri parçalamaktadır. İkiz Kulelerin yıkımı Kurtuluş Günü (Independence Day, Roland Emmerich, 1996) filminde, Derin Darbe’de (Deep Impact, Mimi Leder, 1998) ve Armageddon (Micheal Bay, 1998) filminde de tekrarlanmaktadır. Ancak, 11 Eylül saldırısı bir kırılma meydana getirmiş ve kurgu dışındaki acı gerçeği tüm gerçekliğiyle ispat etmiştir. Halk kurgu kadar gerçekle de ilgilenen ve kurgularda alışık olduğu şekliyle kendi korkusundan uzaklaşmış seyirci ve vatandaş olarak televizyon ekranının karşısına geçmiştir. (Valantin, 2008: 143-144.) 190 J.M. Valantin, 2008, s.145.191 Ceylan Özcan, “Oliver Stone’s World Trade Center as a Representation of The Collective Trauma”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt:25, Sayı:2, 2008, s.206. 192 C. Özcan, 2008, s.206.193 A.g.e., s.205.194 J.M.Valantin, 2008, s.146.195 Uçuş 93, 11 Eylül saldırılarında kaçırılan dört uçaktan yalnızca biri hakkındadır. Dünya Ticaret Merkezi ise, yıkılan İkiz Kulelerin enkazından kurtulan yirmi kişiden ikisi hakkındadır. Bu filmlerin ikisi de 11 Eylül saldırılarından kurtulan insanları anlatmaktadır. Diken ve Lausten’e göre Uçuş 93 196 Gregory, 2008, s.45. (Beris Artan’ın “Sinema ve İmaj Üretimi” adlı yüksek lisans tezinden alıntılarla oluşturulmuştur) http://isminisenkoy.com 11 EYLÜL FİLMLERİ
YORUMLAR