Son Dakika



Orhan Pamuk, New York Times'a yaşadığımız iki büyük deprem felaketini tam da kendinden istenen biçimde yazdı.

Türk halkının sırtından, onları anlatarak, ilkin onlara kitaplarını satarak ve onların dilini kullanarak dünya çapında üne kavşmasına ve milyonlarca dolar para kazanmasına rağmen Orhan Pamuk Türkiye'ye gelmedi. Pamuk'un depremzedelere yardım kampanyasına katılıp yardım edip etmediği de bilinmiyor.

Nasıl önemli işi varsa deprem bölgesine gelmeye tenezzül etmeyen Orhan Pamuk (ki ne kadar yakışırdı Nobel almış yazarının o küçük kızı ziyaret etmesi) depremi twitter videolarından izleyerek izlenimlerini bir yabancının izlenimleri gibi New York Times'e yazması tepki çekti.

Depremde yaşanan tüm olumsuzlukları en küçük bir yaratıcılık emaresi göstermeyen cümlelerle Sözcü gazetesi muhabiri gibi sıralayan Pamuk, bu olumsuzlukları o kadar abartıyor ki Halk TV'nin bile AFAD yetkilisinin ağzından bilgi vererek depremin ilkinin 60 saniye, ikincinin 45 saniye sürdüğünün artçılarla 2 dakika sarsıntının kesilmediğini yazmasına rağmen, Pamuk'un yazısında evler "üç beş saniyelik depremde" kağıt gibi yıkılıyor. Bu kıyamet gününde sanki kendisi onun yurttaşı değilmiş gibi "Türk devleti" hep geç kalıyor.

 ORAY EĞİN DALGA GEÇTİ

Habertürk'ün ABD muhabiri yazar  Oray Eğin köşesinde Oksijen gazetesini eleştiriken Pamuk'un yazısına değiniyor.

Orhan Pamuk

Oray Eğin, "..bir başka çağda donup kalmış anlayışıyla Nobel ödüllü tek Türk yazarın zamanın ruhunu okuyamaması da benzer. Orhan Pamuk’un New York Times’a yazdığı yazı tam bir formül ürünü. Yazar belli ki uluslararası arenada fırsat bu fırsat deyip söz almak istemiş, konu gündemden düşmeden ilk aklına gelenleri fazla üzerinde düşünmeden attırıvermiş." diyerek Pamuk'u da eleştiriyor.

Eğin yazısında, Pamuk'u, "Türkiye’nin en ünlü yazarının söyleyeceği söz televizyondan veya sosyal medyadan izlediği bir görüntünün kendisinde yarattığı duyguları anlatmak mı? Başkalarının acısına uzaktan bakıp bir de buradan kendine duyarlılık çıkarmak buram buram iki yüzlülük kokuyor, fazlasıyla zorlama. Bu ton Arabesk filmlerinde olur, ayaklarımızın altından kayıp giden bir ülkede 'Ah vah çok üzüldüm' demekten öte birkaç söz söylemek şarttır. Edebiyatçı içinse illa söz almak istiyorsa bu bir zorunluluktur." diye eleştiriyor.

gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)