Midas'ın ailesine ait olabilecek tümülüs keşfini kazı başkanları anlattı
Gordion Antik Kenti'ndeki kazılarda 8 çarpı altmış metre çapındaki bir tümülüste hiç bozulmamış 88 parça bulundu.
Ankara'nın Polatlı ilçesinde yer alan Gordion Antik Kenti'ndeki kazılar sırasında, M.Ö. 8. yüzyıla tarihlenen ve büyük olasılıkla bir kral ya da üst düzey bir yöneticiye ait olan bir kremasyon mezar gün yüzüne çıkarıldı. 47. tümülüs olarak kayıtlara geçen bu anıtsal mezarda, yakılarak gömülmüş insan kalıntılarının yanı sıra 100’den fazla değerli arkeolojik eser bulundu. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Gordion Antik Kenti’ndeki 47. tümülüsten çıkarılan eserlerin tanıtımını Gordion Müzesi bahçesinde düzenlenen bir törende yaptı. Törenden sonra, Gordion Antik Kenti Kazı Koordinatörü ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yücel Şenyurt, Anadolu Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Eylül ayında başladıkları kazı çalışmalarını dört ayda tamamladıklarını belirten Şenyurt, tümülüsün üst kısmında 12x12 metre genişliğinde bir alanda çalıştıklarını ve 15 işçi ile 6 arkeologdan oluşan ekiplerinin sistemli bir kazı süreci yürüttüğünü söyledi. Şenyurt, yaklaşık 8 metre yüksekliğinde ve 60 metre çapındaki bu tümülüsün, Gordion’daki orta büyüklükteki mezar yapılarından biri olduğunu ifade etti. Mezar odasıyla ilgili detayları paylaşan Şenyurt, ahşap konstrüksiyonla inşa edilen mezar odasının zamanla üzerindeki taş ve toprağın baskısıyla çöktüğünü, buna rağmen 100’den fazla eseri sağlam şekilde bulduklarını belirtti. Bu eserlerin arasında bronz ve demirden yapılmış toplam 88 parça müzelik eşya yer alıyor. Ayrıca, şimdiye kadar 47 eser restore edilmiş durumda ve çalışmalar devam ediyor. En dikkat çekici bulgulardan biri olarak bronz bir çömleğin üzerinde dokuma kalıntıları keşfedildiğini dile getiren Şenyurt, yaklaşık 2 bin 700 yıl önce keten ile sarılmış bu bronz çömleğin, bronz korozyonunun koruyucu etkisi sayesinde günümüze kadar sağlam şekilde ulaştığını belirtti. Şenyurt, böylesine nadir tekstil kalıntılarının oldukça önemli olduğunu vurguladı ve bunun Anadolu’da keten kullanım geleneğine ışık tuttuğunu ifade etti. Kazıdan elde edilen bulguların Frig ölü gömme ritüelleri ve Gordion’un siyasi tarihi açısından ciddi anlamda bilgi sunduğunu belirten Şenyurt, tümülüslerin genellikle hanedan mezarlıkları olduğunu ve bu tür zengin objelerin, anıtsal mezar yapısının buradaki kişinin yüksek statülü biri olduğunu gösterdiğini aktardı. 47. tümülüsün, Frigler dönemindeki ölü gömme adetleri içinde en eski kremasyon örneğini temsil ettiğini kaydeden Şenyurt, mezarda hem bu kişiye ait küllere hem de değerli eşyalarına ulaşıldığını ifade etti. Buna ek olarak, Anadolu’da ölü gömme geleneklerinin çeşitliliğine dikkat çeken Şenyurt, “Bir yanda yakılarak gömülenler, diğer yanda doğrudan toprağa gömülenler var. Bu farklı uygulamalar Anadolu’nun kültürel zenginliğinin bir göstergesidir” dedi. Gordion’daki kazıların 75 yıldır sürdüğünü hatırlatan Şenyurt, hâlâ kazılmayı bekleyen birçok tümülüs ve yerleşim alanı olduğunu dile getirdi. Kazılmamış alanların büyüklüğünün keşfedilenlerden çok daha fazla olduğunu belirten Şenyurt, her yeni kazı sezonunun yeni keşifler doğurduğunu ifade etti. Gordion Antik Kenti Kazı Başkanı Charles Brian Rose da bölgedeki kazılara ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye’de 45 yılı aşkın bir süredir çalışan Rose, geçmişte Afrodisias ve Truva’daki projelerde yer aldığını, 2007’den beri ise Gordion’da görev yaptığını söyledi. Rose, Gordion kültüründeki en son bilgilerin bir kısmını 2019 yılında Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile yapılan kazılar vesilesiyle öğrendiklerini aktardı. Charles Brian Rose sözlerine, 47. tümülüsteki kazının olağanüstü bir keşif olduğunu belirterek devam etti. Kazılar sonucunda, Milattan Önce 8. yüzyılın ortalarına tarihlenen bronz kaplar bulunmuş. Bu keşif, Midas'ın babası adına inşa edilen tümülüsle yaklaşık olarak aynı döneme ait olabilir. Tümülüsün yakın bir konumda olması, buranın Midas'ın ailesinden birine ait olma ihtimalini güçlendiriyor. Ancak burada gerçekten dikkat çeken nokta, bu mezarın bir yakma gömüsü şeklinde olması. Bu, oldukça önemli bir kişiye ait bir gömü olabilir ve bu sayede 8. yüzyıl Gordion’u hakkında oldukça değerli bilgiler ediniliyor. O dönemde insanlar genelde ölülerin bedenlerini mezar odalarına yerleştirip yakmayı tercih etmezken, bu örnek 8. yüzyıla ait nadir bir yakma gömüsü özelliği taşıyor. Bununla birlikte, bedeni çevreleyen kapların türüne bakıldığında, Midas Höyüğü'ndeki buluntularla büyük ölçüde benzerlik taşıdığı görülüyor. Gordion’un geleceği ve yapılacak kazılarla ilgili değerlendirmeler de yapan Rose, hiçbir antik kentin sonsuz bir şekilde kazılamayacağını ancak bölgeyi çocukların da öğrenebileceği projeler geliştireceklerini ifade etti. Rose, Gordion'da yürütülen çalışmalarda en önemli önceliğin antik anıtların korunması olduğunu vurguladı. Bölgenin daha fazla ziyaretçi çekebilmesi için bu noktanın hayati önem taşıdığına dikkat çekti. Ziyaretçi sayısının artmasıyla birlikte bölge ekonomisinin canlanacağını ve insanların antik kente olan ilgisinin de böylece artacağını belirtti. Bu yüzden antik binaları korumanın yalnızca fiziksel olarak onları sağlam tutmak adına değil, daha geniş bir topluluğu buraya çekmek ve antik kentin öneminin fark edilmesini sağlamak amacıyla yapıldığını dile getirdi. Gercekedebiyat.com
YORUMLAR