Mehmet Ali Tan ve 'Çın Çınn' kitabı üzerine / Ahmet Zeki Yeşil
Edebiyatımızda içkinin, özellikle de rakının yeri başkadır. Aslında başka olan, rakı sofrasında dostlarla yapılan söyleşinin tadıdır.
Aydın Boysan’ın ifadesiyle, rakı sofrası saygın bir cemiyettir. Burada yapılan söyleşi, karşılıklı konuşmalara dayanır. Fikir alıp verilir, hem eğlenceli hem de duygusaldır. Kişisel ve toplumsal sorunlara değinildiği de olur. Mehmet Ali Tan’ın şiir kitabı ÇIN ÇINN, kapak görseli ve içeriğiyle tam da bu havayı yansıtıyor. Klaros Yayınevi’nden çıkan kitabın kapak tasarımı Dağsu Sönmez’a ait olup, 97 şiirden oluşuyor. Kitaptaki şiirlerden söz etmeden önce Mehmet Ali Tan’ın kısa özgeçmişine değinmek istiyorum. Mehmet Ali Tan, 1960 Isparta doğumlu. 1982’de Ankara Gazi Yüksek Öğretmen Okulu’nu bitirdi. Bir süre Ceyhan’da öğretmenlik yaptı. Daha sonra dil eğitimi için yurt dışına gitti. Kamuda ve özel sektörde çalıştı. Çeşitli ülkelerde görev aldı. Yaşam Sanat, Kasabadan Esinti, Tmolos, Artemis, Şehir, Deliler Teknesi, Sin Edebiyat, Kanca, Üvercinka, Zil, gibi dergilerde şiir ve öyküleri yayımlandı. Halen Ankara’da yaşıyor. İzlediğim bir filmde, "Rakıya su katma, harama helal katmış olursun" şeklinde bir söz vardı. İster istemez aklıma ÇIN ÇINN geldi. Kendine özgü ve sıra dışı olan ÇIN ÇINN, Tan’ın ilk kitabı. Ona artık ona hiç kimse, “kitapsız” diyemeyecek! Tabii bu bir şaka... Şaka olmayan, Tan’ın kitabındaki arka kapak şiiri: Tan, insan merkezli şiirlerinde rakının ve rakılı sofraların edebiyatını yapmış. İroniler ve sürprizli dil, hayatın içinden geliyor. Tema, ağırlıklı olarak içinde her şeyin olduğu hayat. Bol gönderme ve mizahın esintisi var. Bu kapsamda, Orhan Veli’yi ve Neyzen Tevfik’i anımsadım. Şiirlerin çoğu kısa ama derinliği ve hayatı yansıtması başarılı. Bir örnek vermem gerekirse, “Heyhat” diyebilirim: HEYHAT Tan’ın bazı şiirlerinde dipnotlara rastlıyoruz. Şiirin bir parçası olan dipnotlar, şiire katkı yapıyor. Rakının edebiyatına yabancı olan okurlar, böylece aydınlatılmış oluyor. Bu arada Tan’ın, Türkçenin eski hallerine olan ilgisi de gözden kaçmıyor. Mehmet Ali Tan, ÇIN ÇINN ve şiir anlayışı hakkında şunları söylüyor: “İşreti ve muhabbeti severim. Meyhaneler, bu coğrafyada yaşayan uygarlıkların ortak kültürel mirasıdır. Bu kültürel zenginlik şüphesiz, şiirimize, edebiyatımıza da sirayet etmiştir. Rakı meclisinde asıl amaç, gönülleri birleştirmek, muhabbetin kapısını aralamaktır. ÇIN ÇINN’a böyle bakılmalı. İçkiye övgü değil, tadında içki kültürü ve incelikli saptamalar, doyumsuz sohbetlere kapı açmadır. Şiire gelince... Şiir hayaldir, yarı karanlıkta yazılır biter. Anlamaya çalışmayın, bu imkânsız. Şairin ruh halini bilemezsiniz. Önemli olan, şairin ne dediği değil, sizin ne dediğiniz. Ne buldunuz, sizden ne var içinde?” ÇIN ÇINN’ı okuyan şair ve yazarların görüşlerine gelince... A. Kadir Paksoy (Şair-Yazar): "Hayat eve sığar" dediler. Yaşadık gördük: Yalan. Ama Mehmet Ali Tan’ın kitabını okuyunca gördüm: Vallahi de billahi de rakı kadehine sığdırmış. Ahmet Günbaş (Şair-Yazar): Kitaptaki şiirler, kadeh çınlamalarının çağrışımıyla ilintili. İçki kültürünü harmanlayarak yapısında yeni göndermeler barındıran ironik şiirler okuyoruz. Bülent Güldal (Şair-Yazar): Biraz Neyzen, biraz Hayyam, çokça Mehmet Ali Tan okudum. Taşı gediğine oturtuyor şair. Kendinden yola çıkıp, gönlüne gözüne ilişenin yıpratıcılığını güzel hicvediyor. Celal Çalık (Şair): Narin, nazik ve nahif bir ses/anlam tonuyla yanından geçenleri sofraya davet eden bir kitap. Okurken gülümsüyordum, kitap bitti yine gülümsedim. Erdinç Utku (Yazar): Hece Nöbetçisi Mehmet Ali Tan rakıyı şiirle, şiiri rakıyla -buz katmadan- buluşturmuş kitabında. “Edebiyatımızda rakının yeri” konusunda, tadımlık ama doyurucu bilgiler veriyor. Gültekin Emre (Şair-Yazar): Kısa ve esprili dizelerde düşünceler yuvalanmış. Yaşamın “an”ları ne kadar da önemlidir, unutulmazdır, nefes aldırır. İşte o anlara güç katıyor bu kitap. Haydar Eroğlu (Şair): Can Yücel, Salâh Birsel, Metin Eloğlu, Celal Vardar gibi şairlerin hayata veda etmesiyle, bu alanda oluşan boşluğu doldurmaya aday şiirlerden oluşuyor. Hatice Nayır (Şair-Yazar): Yalın, anlaşılır ve az sözcükle çok şey anlatıyor şiirleri. Akıcı bir dili var. Kimi zaman gülümseyerek, kimi zaman hüzünle okuyorsunuz. Sacettin İnce (Yazar): Yazılmış en güzel rakı şiir kitabını okudum. ÇIN ÇINN’ı okuduktan sonra, edebiyatımızın en iyi rakı içen şairlerini düşündüm. Gittiği meyhanelerin müşterisi artan Cemal Süreya, rakı şişesinde balık olmak isteyen Orhan Veli, meyhanesi evi gibi olan Özdemir Asaf ve “İçim rakı dışım su” diyen Can Yücel... Elbette örnekleri çoğaltmak mümkün. Konumuz Mehmet Ali Tan ve ÇIN ÇINN olduğu için kısa kesiyorum. Ancak şunu biliyorum ki ÇIN ÇINN’ı okuyanlar, ister istemez Mehmet Ali Tan’ı anılan gruba dahil etmek isteyecekler. Yılmaz Özdil, “Rakı ciddi iştir, sahteciliği kaldırmaz" demiş. ÇIN ÇINN kuşkusuz, Tan’ın işini ciddiye aldığını gösteriyor. Durum böyle olunca, edebiyatımıza, rakı üzerine yazılmış yeni şiirler kazandıracağını umuyoruz. Ahmet Zeki Yeşil
Softanın dedikleri yalandır
Bil ki hep boştur
Rakı dosttur
İçmesini bilirsen hoştur
Hadi pay et şişeyi!
Durma!
İnsan ki bilmeyen:
“Dost nedir?”
Puşt oğlu puşttur
Hey gidi günlerle geçiyor ömrüm
Dönsen dönülmez
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR