Rüyama gelip yüzüme
    Sonra da açılan tozlar içinde
    Güneşler içinde kalan
    Bir yolun dalgınlığına bakıp benimle
   “Buradan Masumlar geçti az önce”
   diyen Haydar Ergülen’e
 
“Göç” ile “Menzil” arasında kalan
Bizi de o Masumlara say ey şiir
Ne çok kelime var kalın bir külün altında
Kalpte kırılmış rüya, kalsın ahım zamana
Bizi de o Masumların rüyasına dalmış şair say ey şiir
 
Siyah bir yas olarak kaldı ah dolunay
Yollarda kalmış o Masumlardan
Bizi de o yasın şiirine say ey şiir
Geçti Masumlar koca bir ıssızlık kaldı yola
Bizi de o Masumların masumiyetine şiir say ey şiir
 
Mavi bir gökyüzünden mavi bir gölgeyle doldu bahçe
Masumlar nefesine erken heves eden ey yola hevesli
Bir önce bir ev etmeyi öğren Masumalara gönlünü
Bizi o Masumların kaderine düşen gam gölgesi, bir kere bile
Kirli bir kelime değmemiş kalbine keder say sen de ey şiir
 
Her darda her zorda kaldığında durup ey çağıran ey güzel pîr
Geçti Paklar geçti Masumlar gelmemek üzere daha
Geçip giderken gelmemek üzere o Masumlar,
masumiyet de şiirden gitti
Bizi şiir dilinde bütün zamanlarda Kerbela diye
                                             üzgün bir kelime say ey şiir 
 
Kelimeler bu kadardı ah nefes de ancak yetti Masumlar için bu nefese
Daha şairine başka da üzgün bir kelime ettirme ey şiir
“arka bahçede büyümüş bir çocuğun yasına daldım” Haydar‘da
Bizi Aliden yetim Kerbelada aynı gömlek içinde
                                              iki kardeş say ey şiir

Ali Asker Barut

(Toplu Şiirler, s. 470)

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)