Kurşunlu Benzinin Gizli Tarihi / Halit Payza
Benzin, yüz ile altı yüz milyon yaşında olan ham petrolun destilasyonu ile elde edilir. Benzin’in temel bileşenleri olan 500’ün üzerindeki 3-12 karbonlu hidrokarbon kararlıdır. İçten yanmaları motorlarda benzin buhar halinde, oksijen ile karışmış durumdayken, pistonun sıkıştırması ile istenilen andan önce patlaması sağlanarak motorda detonasyon’a -vuruntu- neden olur. Bu aracın devinimini sağlar ancak benzinin neden olduğu bu vuruntu motoru aynı anda mekanik olarak hızlı bir biçimde zarar verir. Zararın önüne geçilebilmesi için, patlamanın geciktirilmesi gerekmektedir, bunun tek çözümü oktan sayısının arttırılmasıdır. Oktan sayısının ayarlanması, vuruntunun en aza indirgenmesi ve motora verdiği zararı önleyerek, motordan en iyi performansı sağlamak için benzine kurşun tetraetil veya kurşun tetrametil ilave edilmektedir.
Kurşun, ölümcül etkileri üç bin yıldır bilinen bir kimyasaldır. Kurşunun kararlı bileşikleri olan kurşun tetra-etil veya tetramethylead kurşun direkt olarak bir karbon atomuna bağlanmış durumdadır. Kurşun kokusu, rengi ve tadı olmayan bir metal… Ancak kimyasal çözülmelerle varlığı duyumsanabiliyor. Doğada uzun bir süre geçse de petrol artıkları, öldürücü zehirler, kimyasal atıklar, hatta yüzyılları bulan süreç içerisinde olsa da radyoaktif maddeler çözünlenebilse de kurşun ne kadar zaman geçerse geçsin çözünlenemiyor, buharlaşmıyor ve asla yok olmuyor. Kurşunlu Benzinin Gizli Tarihi yazarı Jaime Lincoln Kitman, 20. yüzyıl boyunca ABD’de yakılan tahminen yedi milyon ton kurşunun, büyük kısmının hâlâ toprakta, suda, canlı organizmaların -insan, havyan- bedenlerinde varlığını sürdürdüğünü yazıyor.
İnsan bedeninde bulunan kurşun miktarı, olağan değerin üç yüz-beş yüz katı kadardır. İngiltere Çevre Kirliliği Komisyonunun 1983 tarihli raporlarında yeryüzünde kurşundan etkilenmemiş toprak parçasının nerededeyse ‘yok gibi’ olduğu yer alıyor. Buna insanların ayak basmadığı kara parçaları da dâhildir.
Atmosfer’e salınan kurşunun yüzde doksanı araçlardaki benzinin yakılarak egzozlarından atılmasından kaynaklanıyor. Kurşun kolay işlenebilen, ergime derecesi düşük bir metal olduğundan, kolaylıkla buharlaşarak havaya karışıyor ve kondanse olmuş kurşun oksit partikülleri olarak yayılıyor. Çevreye saçılan ve asla yok olmayan bu metal; hava, su, toprak yoluyla, solunumla ya da besinlerle biyolojik sistemin içine kolaylıkla sızıyor ve canlıları zehirliyor.
Bugün milyonlarca ton kurşunlu petrolden çıkan kurşun tetra-etil atmosferde metal oksitleri ve tuzları biçiminde değişmeden yağmurlarla tekrar yeryüzüne inerek çevremize her geçen gün daha fazla yayılarak, insanı her geçen gün akciğerlerine çektikleri oksijenle birlikte, birikerek zehirlemeyi sürdürüyor.
BİRİLERİ KOYMADIĞI TAKDİRDE BENZİNDE KURŞUN ZATEN YOKTUR
Benzin istasyonlarının pompalarında kurşunsuz benzin yazdığı görülüyor. Kitman, “Birilerinin düşünceli davranarak benzinden doğal yollarla oluşan kurşunu çıkardığını” varsaymamızın çok normal olduğunu yazdıktan sonra, şunları ekliyor: “Gelgelelim yanılıyorsunuz. Birileri koymadığı sürece benzinde kurşun zaten yoktur.”
Birileri daha çok benzin satmak ve daha çok kâr etmek için bizi her gün düzenli olarak zehirliyor. Aynı şeyi siz yaparsanız ‘taammüden öldürmek’ suçlaması ile karşılaşabilirsiniz ve ömür boyu hapis yatarsınız. Aynı şeyi bizi gerçekten de ‘taammüden zehirleyerek öldürmeye’ çalışan petrol şirketleri yapıyor ve egemenlerin çıkarları karşısında yasaların kutsal kılıcı bile kırılıveriyor. Shakespeare’nin de söylediği gibi: “Günahına altın kaplat adaletin kutsal kılıcı kırılır, paçavralara sar bir cücenin saman çöpü bile deler geçer.”
Adaletin kutsal kılıcını kıracak kadar güçlü olan birilerini, Jaime Lincoln Kitman: “bundan yetmiş beş yıl önce Amerika’nın önde gelen şirketlerinden başkası değildi; yani General Motors, Du Point ve bugün Exxon olarak bilinen Standard Oil-New Jersey” olarak işaret ediyor. Kitman şunlara da söylüyor: “Bu şirketler bir araya geldiler ve sırf kârlarına kâr katmak maksadıyla bu meşhur zehri, kurşunu, benzinin içine kattılar.” Bu saatten sonra artık, masum bir sektörden değil, bir cinayet şirketinden söz edilebilir.
Benzine kurşun katarak onu bir ölüm silahı haline dönüştüren bilim adamı Thomas Midgley’dir. Midgley bu ölümcül katkısı için Amerikan Kimya Derneği’nce ödüle uygun görüldü. Dernek, benzin şirketlerinin kârlarını katlamak ve insanları yavaş yavaş öldürmek üzere gerçekleştirilen bu buluşunu bir dizi panelle Amerikan halkına anlatması için davet aldıysa da, kendi icadı onu ölüme götürdü. Benzine kattığı kurşunla zehirle zehirlendi. Amerikan Kimya Derneği’ne gönderdiği mektupta organik kurşun üzerine bir senedir çalıştığını, akciğerlerinin bunda etkilendiğini öğrendiğini, temiz havaya gereksinim duyduğu yazmak zorunda kaldı. Kitman, kurşunlu benzin ve kloro floro karbon gazını bulması ile atmosfere en çok zararı dokunan kişi olarak tarihe geçti. 51 yaşında kurşun zehirlenmesi ve çocuk felci yüzünden yatağa bağlı olarak dört yıl daha yaşadı. 55 yaşında bağımlı olduğu yataktan kendini kaldıracak düzeneğin makarasına dolanarak, boğularak yaşamını yitirdi.
Yine de ABD’de kurşunlu benzin isminin duyulması 26 Ekim 1924’te, Standard Oil’in Bayway TEL tesisleri çalışanlarından beşinin birbiri peşi sıra ölmeleri, otuz beş işçinin de sanrı, inme veya zehirlenmeye bağlı nörolojik rahatsızlıklar geçirmesi ile duyulmaya başladı. Ortaya çıkan tablo korkunçtur. Bu tesislerde çalışan işçilerin yüzde sekseninden fazlası, bu yüzden ya yaşamlarını yitirdi ya da şiddetli zehirlenmeye bağlı başka hastalıklara yakalandı.
Bu ekonomik terörün sorumluları için Kitman, Kurşunlu Benzinin Gizli Tarihi kitabında şunları yazar. “New York şehir gazeteleri ve haber ajanslarının, Standard Oil’in örtbas etmeye çalıştığı, General Motors’un ise derinlemesine araştırma yapmayı reddettiği bu gizemli endüstriyel facianın haberlerini yapmaları birkaç gün sürse de, nihayetinde Amerikalılar bu ölüm haberleriyle birlikte ilk kez ‘kurşunlu benzin’ ismini duymuş oldu” diye yazar.
Mexico City’de dört milyon otomobil her gün havaya tahminen 32 ton Cakarta’da bir gün boyunca atmosfere bir buçuk ton kurşun salınıyor. Bunun önüne geçmek olanaksız. Her canlı serseri mayın gibi havada gezinen bu kurşunu, ciğerlerine çekmek ve onu bedeninde depolamak zorunda. Kurşunlu benzin üreticilerinden olan Octel, ellinci yıl dönümünde yayımladığı bir broşürde, yarattıkları canavar ile övünmektedir. 1982’de teknik hizmetler müdürü çalışanından aldığı bir mektupta, kurşunlu benzinin, onu yasaklamak isteyenleri nasıl yendiğini alaycı bir dille anlatmaktadır. “Benzindeki kurşun için çok sayıda cenaze töreni düzenlendi; Benim hatırlayabildiğim kadarıyla bunlar 1926, 1943, 1954, 1970 vb. yıllarında oldu. Mezar hazırlandı, papaz ve ağıtçılara talimat verildi ama ceset tabutun içinde değildi.”
PETROL ŞİRKETLERİNİN ELLERİNE BULAŞAN KAN
Kitman’a borçluyuz. Önemsemediğimiz bir tehlikeyi Kurşunlu Benzinin Gizli Tarihi ile açıklıkla işaret ederek dikkatimizi kurşunlu benzine çektiği için. ABD’de ve gelişmiş ülkelerde yasaklanan kurşunlu benzin, üçüncü dünya ülkelerinde petrol devlerinin kârlarına kâr katmayı sürdürüyor. Benzine kan karışmış durumdadır, yeni ölümler ve uzun vadeli hastalıklarla petrol şirketlerinin ellerinde uzun süre kalacaktır bu kan. Dünya Bankası verilerine göre kurşunlu benzinin yüzde seksen ikisi hâlâ Türkiye’de tüketiliyor. Bu veriler; Kitman’ın ABD’de yayımlanan The Nation dergisinde tefrika edildiği 2000 yılan aittir. Bugün Türkiye’de ve üçüncü dünya ülkelerindeki durum bilinmiyor. Diğer bir deyişle yavaş yavaş ölmek için kurşunlu benzini kullanan otomobillerin egzozlarından çıkan kurşunu soluyor, kirlettikleri gıda ve suyu tüketiyor olabiliriz.
Octel ve kurşunlu benzin üreten petrol şirketleri bizimle dalga geçmekte haklılar. Asıl cenaze töreni kurşunlu benzin tüketen ülke halkları için düzenleniyor. Bu dev tekeller bizim mezarımızı kazıyorlar. İmam ve ağıtçıları da onlar görevlendiriyorlar. Cesedimiz şimdilik tabutun içinde değil, ama bizler de yaşayan ölüler -zombi- gibiyiz, belki de öldük de ‘habarımız’ yok!
Halit Payza
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR