'Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali' ödül töreninde Antalya Film Festivali'ne gönderme!
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali'nin ödülleri, görkemli bir törenle Atatürk Kültür Merkezi'nde verildi. İlk kez düzenlenen ve 13 ülkeden 42 filmin yarıştığı festivalde dereceye girenler ödüllendirildi.
İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali ödül töreni düzenlendi. Bu yıl ilk kez düzenlenen festival yoğun ilgi gördü. Ödül töreni öncesi ortak bildirinin imza töreni yapıldı. İmza törenine Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Azebaycan Kültür Bakanı Anar Karimov, Kazakistan Kültür ve Spor Bakanı Aktoty Raimkulova ile Kırgızistan Kültür, Enformasyon, Spor ve Gençlik Politikaları Bakanı Azamat Camankulov katıldı. Bu yıl "Merhamet Yüklü Kanatlar" başlığıyla yola çıkan festivalin ödül törenine, Türk dünyasından ve kültür sanat dünyamızın birçok ünlü sanatçısı katıldı. Törene oyuncu Mehmet Özgür'ün ödül vermek için geldiği sahnede söyledikleri damga vurdu. Özgür, sahneye gelen Türk Dünyası sanatçılarının samimi ve kısa konuşmalarına vurgu yaparak Antalya Film Festivali'ne göndermede bulundu: "Burada kürsüye gelen insanlar, ne kadar asil olduklarını yaptıkları kısa konuşmalarıyla belli ettiler" dedi. Anımsanacağı gibi Antalya'da ödül alanlar dakikalarca konuşmuş ve bu durum epey tartışılmıştı. Festival Ödül Töreni'nde özellikle Azerbaycan dışındaki Türk devleti sanatçılarının ilk kez İstanbul'u gördüklerini vurgulamaları ve heyecanları belli oluyordu. Aynı zamanda bir tenor olan Özbekistan Kültür Bakanı'nın okuduğu aryalar ise törene damga vurdu. Törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Beyoğlu'nda halkın sinematograf denilen cihazla tanışmasının üzerinden 125 yıl geçtiğini belirterek, "Dile kolay, 1896'dan 2021'e gerçekten de Türk dünyasının beyaz perdeyle tanışıklığı bu denli eski. Düşünün ki sinemanın mucidi olarak kabul edilen Lumiere kardeşler bile halka açık ilk sinematografi gösterisini ancak 28 Aralık 1895'te Paris'te gerçekleştirebiliyorlar. Elbette İstanbul'daki o ilk buluşma ile de bitmiyor iş. Farklı mekanlarda yeni gösterimlerle devam ediyor, ilgi büyüyor ve İzmir, Selanik derken hızla yayılıyor bu yeni icat ve yeni sanat." diye konuştu. Bakan Ersoy, ilk yerli sinema girişimcileri Cevat ve Murat beylerin adı "Milli" olan bir salon açtıklarını ve Fuat Uzkınay'ın Yeşilköy'deki Ayastefanos Anıtı'nın yıkılışını filme çektiği 14 Kasım 1914 gününün, Türk sinema tarihinin de yazılmaya başlandığı gün olarak kayıtlara geçtiğini aktardı. İlk yönetmenlerin 1918-1919 yıllarında kendi filmlerini çekmeye başladığına işaret eden Ersoy, sinemanın Sedat Simavi, Ahmet Fehim Efendi ile başlayıp Muhsin Ertuğrul, Faruk Kenç, Turgut Demirağ, Hadi Hun, Cahide Sonku gibi sanatçılarla devam eden ve giderek kendi kişilik ve yapısını bulan bir sektör olarak ortaya çıktığını, Lütfi Ömer Akad, Atıf Yılmaz, Ertem Eğilmez, Metin Erksan, Birsen Kaya, Bilge Olgaç gibi ustalara ulaşan bu silsilenin bugün Nuri Bilge Ceylan, Semih Kaplanoğlu, Derviş Zaim, Yeşim Ustaoğlu, Yavuz Turgul gibi değerlerle yoluna devam ettiğini kaydetti. Bakan Ersoy, Ata yurdunda da durumun Anadolu'dan çok farklı olmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi: "İlk film gösteriminin 1897 yılında Taşkent'te yapıldığını biliyoruz. Bizim için bir mihenk taşı olan 1914 yılında ise Özbekistan'da 25, Kazakistan'da 20, Türkmenistan'da 6, Kırgızistan'da da 1 tane film gösterilen salon bulunduğu kayıtlara geçmiş. Elbette o yıllarda sinema, önce Çarlık ve ardından Stalin döneminin bir propaganda aracıydı. Ama onun da sonu gelecek, sonrasında hem estetik hem teknik olarak sinema sanatının ilmi ve fikri ilkelerine hakim, özgün ve öncü isimler Türk dünyası sinemasını kare kare, sahne sahne işlemeye başlayacaklardı. Öyle de oldu. 1960'lı yıllar ile birlikte kimliğine, karakterine, kültürüne sımsıkı sarılan o toprakların insanlarından yansımalar beyaz perdeye tek tek düşmeye başladı. Tolomuş Okeyev, Hocakulu Narlıyev, Şöhret Abbasov, Tevfik İsmailov, Bulat Mansurov, Bulat Şemşiyev, Hürriyet İsmailova, Ardak Amirkulov, Darejan Umurbayev gibi isimlerin çerçevesinden Biruni'den Nizami'ye, Ali Şir Nevai'den Mahdum Kulu'na kadar milli figürler sinemaya o dönemde taşındı. Şükür Bahşi, Çocukluğumun Gökyüzü, Kar Leoparının Soyu, Gelin, Atamdan Yadigar Topraklar, Otrar'ın Düşüşü, Kayrat gibi yapımlarla milli hafızalarının keskinliğini, yaşadıklarını ve yaşatılanları unutmadıklarını gösterdiler."
Türk dünyasının birikiminin binlerce yıllık tarihe sahip bir benliğin son derece özgün anlama, anlamlandırma ve anlatabilme yetisine sahip olduğunu belirten Mehmet Nuri Ersoy, "Yaşayarak öğrendiklerimiz, şahitliklerimizle kenara not ettiğimiz eşsiz bir hayat tecrübemiz, yarınları bugünden şekillendirmek için dur durak bilmeden üreten engin bir fikir dünyamız var. İnsana ilişkin en vurucu dram ve trajediler geçmişimizde saklı ve bugün bizimle yaşıyorlar. Heyecan verici ve fantastik olay örgülerinin, zengin ve derin karakterlerin romanları, hikayeleri, destanları ve mitolojisi yine bizde." değerlendirmesini yaptı. Festival kapsamında, "Türk Dünyası Sinema Zirvesi"nin gerçekleştirildiğini anımsatan Ersoy, zirvede genel çerçevesiyle birlikte neler yapılabileceğinin, daha iyiye ve daha fazlasına nasıl ulaşılabileceğinin tartışıldığı, fikir alışverişi yapılarak deneyim ve birikimlerin paylaşıldığı bilgisini aktardı. Bugün de aynı fikir ve amaçları temel alarak bir sonraki aşamaya geçildiğini aktaran Ersoy, "Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan ile birlikte çok kapsamlı bir bildiriye imzaları attık. 'Türk Dünyası Film Fonu'nun oluşturulmasından 'Ortak Yapım Anlaşması'na kadar birlikte izlenecek yol ve atılacak adımları karara bağladık. Türk dünyası için kültür ve sanat bağlamında ciddi bir irade ortaya konulmuş oldu. Önemli bir dönemece geldiğimizi düşünüyorum. İnşallah alınan kararları hızlıca hayata geçirip zamanla sinema sektöründe hak ettiğimiz üretim ve gişe rakamlarına, çıtasını kendimizin belirlediği kaliteli yapımlara ve uluslararası bilinirliğe hep beraber ulaşacağız." şeklinde konuştu. Bakan Ersoy, Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali'nde 42 yapımın seyirciyle buluştuğunu, uzun metraj kurmaca ve belgesel kategorilerinde yarışan 17 eserin yer aldığını aktararak, ödül sahiplerini tebrik etti. TÜRKSOY Kültür Bakanları Daimi Konseyi 38'inci Dönem Toplantısı'nda Bursa'nın "2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti" ilan edildiğine dikkati çeken Ersoy, "Biz de 'Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali'nin ikincisini inşallah gelecek yıl Bursa'da düzenleyeceğiz." dedi. Türk dünyası ülkelerin bu festivali sahiplenmiş olmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Ersoy, festivalin 2023 yılında Azerbaycan Şuşa'da, 2024'te Kazakistan'da, 2025'te Özbekistan'da ve 2026'da ise Kırgızistan'ın ev sahipliğinde yapılmasının planlandığını sözlerine ekledi. 1. KORKUT ATA TÜRK DÜNYASI FİLM FESTİVALİ ÖDÜLLERİ Kültür ve Turizm Bakanlığı çatısı altında Uluslararası Sinema Derneği, Türk Konseyi, TÜRKSOY, TRT, İstanbul Üniversitesinin yanı sıra birçok kurum ve kuruluşun iş birliğiyle gerçekleştirilen festivalin "Türk Dünyası Katkı Ödülleri"yse Bakü Medya Merkezi başkanı Arzu Aliyeva'ya, Bakan Ersoy tarafından takdim edildi. Aliyeva, bu ödül için herkese teşekkür ederek, "Yaşasın Azerbaycan Türkiye birliği. Karabağ, Azerbaycan'ındır." ifadelerini kullandı. "Türk Dünyası Katkı Ödülleri"ne ayrıca Özbekistan Sinema Ajansı, Kazak Film Stüdyosu, Kırgız Sinema Film Stüdyoları ve Türkiye'den TRT değer görüldü. Ödülleri verenler arasında oyuncu Engin Altan Düzyatan, Fahriye Evcen, Barış Arduç ve Almira Krikova yer aldı. "TRT" adına ödülü Kırgızistan Kültür, Enformasyon, Spor ve Gençlik Bakanı Azamat Camankulov ve Özbekistanlı oyuncu Sitora Farmonova'dan teslim alan TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, bu önemli gecede bulunmaktan mutluluk duyduğunu söyledi. Festivalde bu yıl vefa ödülü ise Türk dünyasının ortak değerlerinden dünyaca ünlü yazar Cengiz Aytmatov adına oğlu Eldar ve kızı Şirin Aytmatov'a verildi. KORKUT ATA TÜRK DÜNYASI FİLM FESTİVALİ BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ AZERBAYCAN FİLMİNE VERİLDİ Olga Radova, Aybek Veysaloglu Kopadze, Abdülhamit Avşar, Rıza Siyami ve Neşe Sarısoy Karatay'ın jüri olarak yer aldığı "Belgesel Film Yarışması" ödüllerinde bu yıl birinciliği İran'dan "İkizler", ikinciliği Özbekistan'dan "Halkın Cesareti", üçüncülüğü de Rusya'dan "Dil Bilimci" adlı yapım elde etti. "Kurmaca Film Yarışması" ödülleri ise bu yıl dört kategoride verildi. Gulbara Tolomushova, Firdavs Abduhalikov, Şükrü Sim, Rafiq Guliyev, Gulnara Abikeyeva ve Mesut Uçakan'dan oluşan jüri, "En İyi Film Ödülü"ne Azerbaycan'dan "Dağınık Ölümler Arasında" adlı yapımı, "En İyi Yönetmen Ödülü"ne Kırgızistan'dan "Şambala" filminin yönetmen ve senaristi Artıkpay Suyundukov'u, "En İyi Senaryo Ödülü"ne Türkiye'den "Mavzer", "Jüri Özel Ödülü"ne Özbekistan'dan "Tutkunluk" adlı yapımı değer gördü. Törende, Türk dünyası halk oyunlarının sergilenmesinin yanı sıra sanatçı ve aynı zamanda Özbekistan Kültür Bakanı Ozodbek Nazarbekov'la Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Murat Karahan mini bir konser verdi. Konuşmacılar bunun bir çınarın tohumunun toprağa atıldığı bir festival olduğunu çınarın ileriki yıllarda yeşerip büyüyeceğini söylediler. Sonraki festivallerin herkesin aynı diyelekte konuşabileceği festival olmasını dilediler. DAĞINIK ÖLÜMLER ARASINDA Dağınık Ölümler Arasında (S?p?l?nmiş ölüml?r arasında), yönetmenliği Hilal Baydarov'un yaptığı ve senaryosu Hilal Baydarov ve Reşad Sefer tarafından yazılan 2020 yapımı bir Azerbaycan, Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri dramatik filmidir. Aynı zamanda Carlos Reygadas ve Joslyn Barnes'ın ortak yapımcılığını üstlenirken, Danny Glover ve Susan Cohn Rockefeller, Louverture Films şirketleri aracılığıyla yönetici yapımcı olarak görev yapıyor. Film, 77. Venedik Uluslararası Film Festivali'nin ana yarışma bölümünde gösterilmek üzere seçildi. DAĞINIK ÖLÜMLER ARASINDA OYUNCU KADROSU Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR