Halk masalları iyilerin kötülere mücadelesini anlatır!
Bu hak ve hukuk mücadelesinde, sayısız iniş çıkış yaşanacaktır. İnişlerde morali sıfırlamamalı, çıkışlarda da fazla havaya girilmemelidir. Süreç çok uzun ve karmaşık olacaktır.
(Burada -yeri gelmişken- bir sanatçımızın televizyonda değindiği önemli gerçeği tekrarlamakta sonsuz yarar var. Kötülere eğilim duyanlar şayet ömürlerinde tek bir kez tiyatroya veya klasik müzik konserine gitmiş olsalardı farklı olurlardı. Tiyatroları kapatmaya uğraşanların ruhunu anlamalıyız.) Mehmet Tanju Akad Gerçekedebiyat.com
"İyi" ve "kötü" nitelemeleri sosyolojik veya politik tanımlamalar değil, tamamen "değer yargılarına" göre yapılmış, ancak hiçbir zaman vazgeçemeyeceğimiz ayırımlardır. Gılgameş destanı ve Ahura Mazda ile Ahriman'ın sonsuz mücadelesi insanlığın bu ezeli ikileminin bilinen en eski ifadeleridir. Öte yandan herkesin iyilerinin ve kötülerinin farklı olduğunu da hatırda tutmak gerekir.
Bütün halk masalları ve hikayeler iyilerin kötülere karşı mücadelesi anlatılır. Çoğunda kötülük örgütlü, iyiler örgütsüzdür ama iyiler bir şekilde en umutsuz durumları atlatmayı başarır. Bu tema o kadar yaygındır ve her seferinde o kadar ilgi çeker ki, günümüz film endüstrisinde de çok sık kullanılır. İyi birileri ortaya çıkar ve kötülük imparatorluğunu sarsmaya başlar. Kötülerin sayısız silahına karşı haklılık ve onur duygusuyla bilenen zekaları galip gelir. İnsanlar kendilerini en dezavantajlı durumdan bile çıkmayı başaran iyi kahramanla özdeşleştirir.
Liderlik ise sosyolojik ve politik olarak anlamlı ve önemli bir konudur. Ne var ki farklı kategorilerdeki kavramları sürekli olarak bir arada -ve yerinde bir şekilde- kullanırız.
"Haziran olayları", yıllardır damarına basılmış olan "bizim" iyilerimizin bizim "kötülerimize" karşı direnmeye karar verdiği bir dönüm noktasıdır. Bizim iyilerimiz Türkiye'nin özgürlükçü ve aydınlık yüzü, kötülerimiz ise giderek kontrolden çıkan korku ve yalan imparatorluğunun kara gölgesinde yaşayanlardır.
Bu kısa değinmeden sonra bazı ön tespitlerde bulunabiliriz:
1. Mevcut hükümet bu tarihten itibaren içte ve dışta çok daha itibarsız bir konumdadır. Suriye politikalarıyla yitirdiği itibardan geri kalanını da büyük ölçüde harcamıştır. Rant ve iaşe paylaştırarak ve kendi tabanının gözünde bile meşruluğu kuşkulu desteklerle bir süre yönetimde kalabilir ama artık dünyanın hiçbir başkentinden saygı görmeyecektir.
2. Çağımızda hukuk devletini hiçe sayan, ben yaptım oldu diyen hiçbir liderlik itibarını ve gücünü uzun süre koruyamaz.
3. Muhalefet bugün lidersizdir ama süreç içerisinde liderlerini öne çıkaracaktır. Kötülük uzun vadede kaybetmeye mahkumdur çünkü en büyük güç olan özgür düşünceye düşmandır. Ne var ki tarihin dolambaçlı akışı içerisinde her zaman hortlamaya hazır bir şekilde var olacaktır. Ebedi zafer veya yenilgi yoktur, sonsuz bir mücadele vardır. Bunun biçimleri sürekli değişecektir.
4. Yeni liderler, koşullara uygun mücadele biçimlerini yaratıcı bir şekilde oluşturmayı başaranlar arasından çıkacaktır. Eskiler hükümsüzdür. Bu direniş aynı zamanda sözde muhalefet odaklarının geçersiz ve hükümsüz olduklarının ilanıdır. Halk (siyasi anlamda kendisini bulmaya başlamış) onları süpürüp geçmiştir. Mevcut parti ve gruplar onları tekrar kendi şişelerine hapsetmeye çalışacak ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
5. Hak ve hukuk mücadelesinde sayısız iniş çıkış yaşanacaktır. İnişlerde morali sıfırlamamalı, çıkışlarda da fazla havaya girilmemelidir. Süreç çok uzun ve karmaşık olacaktır.
6. Bu süreçler içerisinde dezenformasyon artacaktır (evrensel taktikler). Muhalefetten geliyormuş izlenimini verilmiş bilgilere, sahte muhalefetlerden gelen girişimlere veya durumdan kendi grupçukları için yarar çıkarmaya çalışanların dezenformasyonuna özellikle dikkat edilmelidir.
Şimdilik görünenler bunlardır.
YORUMLAR