Hazırlayan: HİKMET TEMEL AKARSU / htakarsu@gmail.com

 

BEYAZLIK – JON FOSSE (ÇEV. BANU GÜRSALER SYVERSTSEN) (ROMAN – MONOKL)

Jon Olav Fosse Norveçli bir yazar ve oyun yazarıdır. 2023 yılında "dile getirilemeyeni dile getiren yenilikçi oyunları ve düzyazıları nedeniyle" Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. Henrik Ibsen'den sonra en çok sahnelenen Norveçli oyun yazarıdır.

29 Eylül 1959 yılında Norveç'te dünyaya gelen Jon Olav Fosse'nin "Melankoli", "Sabahtan Akşama" ve "Üçleme" gibi kitapları bulunuyor. Bergen Üniversitesinde “karşılaştırmalı edebiyat” okuyan Fosse’nin Norveç dilinin iki yazı standardından biri olan Nynorsk dilinde yazdığı ilk romanı “Raudt, svart “(Kırmızı, Siyah) 1983’te yayımlandı.

Roman, kısa hikaye, şiir, çocuk kitabı, deneme ve oyun gibi bir çok türde eser kaleme alan yazarın ilk oyunu “Og aldri skal vi skiljast (Ve Asla Ayrılmayacağız)" 1994’te sahnelendi.

Romanlar, kısa öyküler, şiirler, çocuk kitapları, denemeler ve oyunları 40’tan fazla dile çevrilen Fosse, ayrıca The Daily Telegraph'ın yaşayan en iyi 100 dahi listesinde 83. sırada yer aldı. Fosse, “Andvake” üçlemesiyle 2015 İskandinav Konseyi Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü.

 

GENÇ HEMINGWAY – MICHAEL REYNOLDS (ÇEV. ÖZGE ÖZGÜR) (BİYOGRAFİ – EVEREST)

Michael Reynolds’un, Ernest Hemingway’in doğumundan Hadley Richardson’la ilk evliliğine dek hayatının ve ilk yazarlık girişimlerinin izini sürdüğü biyografik çalışması Genç Hemingway, Chicago, Oak Park’ın önemli ailelerinden birine doğan Hemingway’in aile ilişkilerini ve toplumsal çevresini irdeliyor. Başarılı bir ruhsal portre ortaya koyan bu çalışmada, okur, Amerikalı büyük yazarın gazetecilik günlerini, Birinci Dünya Savaşı’nda İtalya’ya Kızılhaç ambulans şoförü olarak gidişini ve savaştan dönüşünde bir birey ve bir yazar olarak kendini âdeta kitaplarındaki ölümsüz kahramanlarından biri gibi baştan başa kurgulamasına tanıklık ediyor. Henüz evli çiftin yeni bir hayat için Paris’e giden bir gemiye binmesiyle sona eren Genç Hemingway, okuru daha fazlası için merakta bırakıyor.

“Herkesin hayatı aynı şekilde son bulur. Yalnızca nasıl yaşandığı ve nasıl ölündüğüne dair detaylar bir insanı diğerinden ayırmaya yarar.”
— Ernest Hemingway

 

BİR OYUN BİR EĞLENCE – JAMES SALTER (ÇEV. SUAT KEMAL ANGI) (ROMAN – JAGUAR)

Amerikan edebiyatının kanonik yazarlarından James Salter, ilk kez Türkçede.

1960’lar, Fransa. Yale Üniversitesi’nden terk, genç maceraperest Phillip Dean tatil için Paris’e gelir. Fakat bir süre sonra tekdüze ve kalabalık “turistik” yaşamdan sıkılır ve bir arkadaşından ödünç aldığı ‘52 model bir Delage ile Fransa taşrasını gezmeye karar verir. Gerçek Fransa’yı keşfederken, genç bir Fransız kızla, taş çatlasa on sekiz yaşındaki Anne-Marie’yle tanışır. Geçici işlerde çalışarak kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan Anne-Marie hayattan çok daha fazlasını isteyen, tutkulu bir ruha sahiptir. Phillip ve Anne-Marie’nin deyim yerindeyse son sürat başlayan ilişkileri, görkemli tarihi kadar saf güzelliğini de koruyan Burgonya kasabalarında yaşadıkları şehvetli zamanlarla devam eder. Bütün bunları bizlere bir üçüncü göz, isimsiz bir anlatıcı aktarır: Bazen sarsıcı bir gerçekliğin, bazense ateşli bir rüyanın, son sürat uçuruma giden bir arabanın içinden…

Yirminci yüzyıl Amerikan edebiyatının klasiklerinden Bir Oyun, Bir Eğlence, Suat Kemal Angı’nın
İngilizce aslından çevirisiyle…

“Ah, Anne-Marie, varlığın ne kadar saf! Zavallı bir çocukluğun var, St. Léger’deki oğlanların yolladığı kartpostallar, üvey baban, çaresizliğin var. Hiçbir şey seni etkileyemez, hiçbir keşif, hiçbir suç. Hüzünlü bir hikâye gibisin, sokaktaki yapraklar gibi. Kendini bir şarkı gibi tekrarlıyorsun. “

 

DÖRT KAPILI ŞEHİR – DORIS LESSING (ÇEV. ÖYKÜM NİDA BİLGİÇ) (ROMAN – EVEREST)

Dört Kapılı Şehir, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Doris Lessing’in yarı otobiyografik roman serisi “Şiddetin Çocukları”nın beşinci ve son kitabı. Artık orta yaşlı bir kadın olan Martha Quest, savaşın ardından kendine yeni bir hayat kurma umuduyla Londra’ya gitmek için Afrika’dan ayrılır. Colridge Ailesi’nin hizmetçisi olarak bakımını
üstlendiği çocukların büyümesini izler. Onlar yeni “şiddetin çocukları” dır. Parçalanan, nükleer felakete doğru sürüklenen bir dünyada büyüyen bu çocukları izlerken kendi bulanık zihnini arındırmaya çalışarak benliğini keşfetmek üzere bir yolculuğa çıkar.

Doris Lessing serinin bu çarpıcı final kitabıyla medeni olduğu kabul edilen toplumların nasıl yozlaşabildiğini, insanın yapabileceklerinin sınırının olmadığını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

“Eğer 20. yüzyıl yazarları için bir Rushmore Dağı Anıtı olsaydı üzerine oyulmuş yüzlerden biri kesinlikle Doris Lessing olurdu.”
Margaret Atwood

 

REMBRANDT’IN GÖZLERİ SIMON SCHAMA (ÇEV. LEYLA TONGUÇ BASMACI) (SANAT – ALFA)

“Bir resme Schama’yla birlikte bakarsanız o resmi daha önce görmediğiniz bir yordamla görmeye başlarsınız.” –Doris Lessing, Daily Telegraph
“Coşkulu ve devasa bir çalışma olan Rembrandt’ın Gözleri, sanatçının işlerine keskin bir takdir duygusuyla yaklaşmamızı sağlamakla kalmıyor, bizi aynı zamanda o dünyanın derinliklerine daldırıyor. Muhteşem…”
–Michiko Kakutani, The New York Times
“Schama’dan olağanüstü, destansı bir kitap. Yazar Rembrandt’ın modern sanatın kelebeğini özgür kılmak adına klasisizmin kozasını nasıl da parçalamaya giriştiğini anlatıyor; sonuç muazzam.”
–Duncan Macmillan, Scotsman
“Olağanüstü bir tarihçiden muhteşem bir çalışma. Schama, Rembrandt’ın neden sık sık tüm zamanların en büyük ressamı olarak anıldığını daha iyi anlamamızı sağlıyor.” –Frances Spalding, Literary Review
“Usta işi bir anlatı. Schama’nın dikkat kesildiği şeyi hayata geçirme konusunda büyük bir yeteneği var.”
–Svetlana Alpers, Los Angeles Times Book Review
“Schama hem bir şairin tutturduğu ahenge hem de bir ansiklopedinin içerdiği malumata sahip.”
–Waldemar Januszczak, Sunday Times
“Hem göze hem de zihne hitap eden bir kitap. Daha önce böylesi yazılmamıştı.” –Ciaran Carty, Sunday Tribune
“Sanat tarihine yapılmış muazzam bir katkı.” –Anita Brookner, Spectator
“Derin ve göz kamaştırıcı.” –Deborah Moggach, Daily Mail

 

LANZAROTE DEFTERLERİ – JOSE SARAMAGO (ÇEV. İMREN GÖKÇE VAZ DE CARVALHO (ANI-GÜNCE – KIRMIZI KEDİ)

1992 yılında Portekiz hükümetinin İsa’ya Göre İncil’in Avrupa Edebiyat Ödülü kısa listesinden çıkarılmasını istemesi üzerine, José Saramago bunun bir “sansür” olduğunu söyleyerek Portekiz’den ayrılma kararı alır ve Lanzatore’ye (Kanarya Adaları) yerleşir. 1993 yılında Saramago’nun gönüllü sürgünü başlamıştır. Senenin başında dostları Saramago’ya “özel” bir defter verirler. Tek koşulları vardır: Lanzarote’deki günlerini yazması. Saramago defteri kabul eder ve “günler yürümeye başlar”.
15 Nisan-31 Aralık 1993 tarihlerini kapsayan Lanzarote Defterleri’nin bu ilk cildinde Saramago, hem Lanzarote’de geçen günlerini aktarıyor hem de çağının tanığı ve toplumsal sorumluluklarının bilincinde muhalif bir yazar/aydın olarak dünyada yaşananları değerlendiriyor.

 

SOSYOLOJİ KURAMLARI TARİHİ – HANS FREYER (ÇEV. TAHİR ÇAĞATAY) (SOSYOLOJİ – DOĞU-BATI)

Kendisini büyük bir coşkuyla toplumsal hareketlerin yasalarını öğrenmeye veren bu yeni bilgi dalı, kısa zaman içinde ustalarını yetiştirmekte zorlanmaz. Comte, Saint - Simon, Spencer, Durkheim, Le Play, Pareto, Weber, Tönnies, ve Simmel gibi isimler bu büyük yapının harcına katkı vererek çağdaş sosyolojinin altyapısını hazırlarlar.

 

FLORANSA TARİHİ - NICCOLO MACHIAVELLI (ÇEV. DOĞUCAN HANEBELİOĞLU (SOSYOLOJİ – DOĞU-BATI)

Özelde Batı sanatının kalbi ve mücevher şehri Floransa’yı merkeze alarak İtalya tarihini, genelde ise sadece Rönesans’ın değil, dünya tarihinin en önemli siyaset felsefesi düşünürlerinden Machiavelli’nin kendi dönemine kadar ülkenin siyasi atmosferini ilk elden aktarmasıyla her zaman başucu eserlerden biri olan Floransa Tarihi ilk kez tam metin olarak Türkçede.

Machiavelli’nin özgünlüğü Floransa’yı hem içeriden hem dışarıdan betimlemesidir. Machiavelli’nin bu eseri yazmaktaki amacı soğuk bir Floransa tarihi anlatısı yaratmak değildi. O her eserinde olduğu gibi bu eserinde de salt bir konuya odaklanmamıştır. Eserde rafine bir Floransa tarihi anlatısının yanında cumhuriyet rejimindeki aksaklıklar, İtalya’nın içinde bulunduğu bitmek bilmeyen istikrarsızlık ve bu istikrarsızlığın sebepleri, büyük askerî ve politik başarılar ve utanç verici başarısızlıklar, Papalık kurumunun nasıl güçlendiği ve bu gücün İtalya’yı nasıl kargaşalara sürüklediği çarpıcı bir şekilde anlatılmıştır. Özetle eserin adı her ne kadar Floransa Tarihi olsa da Machiavelli kendi politik düşüncelerini İtalya sahnesindeki durum üzerinden okurlarına sunuyor.

 

GARİP BİR TESADÜF – FİKRET ADİL (ÖYKÜ – SEL)

Edebiyat ve sanat tarihimizin en nev-i şahsına münhasır simalarından Fikret Adil, erken dönem Cumhuriyet'in renkli kültürel atmosferinin hem tanığı hem de eşsiz bir anlatıcısıdır. Dönemin çoksesliliği ve üretkenliği bütün tonlarıyla satırlarından sızarak, toplumsal belleğimizde nadide bir uğrak oluşturur.
Garip Bir Tesadüf adını taşıyan, titizlikle yürütülmüş bir arşiv çalışmasının eseri olan bu derleme de, yine aynı şekilde dönemin ruhunu bütün unsurlarıyla yansıtırken, Fikret Adil satır aralarından maharetle göz kırparak tiyatrocuları, ressamları, sinemacıları, devrinin edebiyatçılarını nüktedan dokunuşlarla kurgusunun bir parçası haline getiriyor.
Farklı konu ve anlatım teknik leri kullandığı hikâyelerinden müteşekkil bu seçki, yazarla İstanbul'un bohem hayatını konu alan eserleri vesilesiyle tanışan okurları dahi hayli şaşırtacak.

 

YANILSAMALAR ŞEHRİ – URSULA K. LEGUIN (ÇEV. ÇİĞDEM ERKAL YEŞİLBADEMLİ) (ROMAN-METİS)

Geçmişi silinmiş bir adam ormanın derinliklerinde uyanır. Adı yoktur, hatıraları yoktur ve Dünya’ya ait olmayan gözleri vardır. Bir süre ona evlerini ve kalplerini açan insanların arasında yaşadıktan sonra geçmişinin ve hakikatin peşinde bir yolculuğa çıkar.
Yıldızlararası savaşların gölgesinde, Dünya artık eski Dünya değildir. Bilgiler yok edilmiş, şehirler harabeye dönmüş, insanlık ise bir avuç topluluğa sıkışmış durumdadır. Ve her şeyin ötesinde, gizemli bir güç gezegeni kontrol altına almıştır.
Ursula K. Le Guin’in yaratıcı kaleminden çıkan Yanılsamalar Şehri kimlik ve hafıza, yalan ve hakikat, bilgi ve iktidar gibi kavramlar üzerine düşünen bir bilimkurgu klasiği…
"Umut, güvenden bile daha narin, daha çetin bir şey, diye düşündü. Güzel bir dönemde insan hayata güvenir; kötü bir dönemde sadece umut eder. Ama her ikisi de özünde aynıdır: İnsan zihninin diğer zihinlerle, dünyayla ve zamanla zorunlu ilişkisidir. Güven olmazsa insan yaşar ama insan hayatı değildir yaşadığı; umut olmazsa ölür. Ellerin birbirine dokunmadığı, bir ilişkinin olmadığı yerde duygular boşlukta körelir, zekâ kısırlaşır ve zihinde saplantılar oluşur. İnsanlar arasında kalan tek bağ, sahip ile köle ya da katil ile kurban ilişkisi olur."
YAZAR HAKKINDA: Ursula Kroeber Le Guin (1929-2018) Kaliforniya'da doğdu. Babası ünlü antropolog Alfred Kroeber, annesi yazar Theodora Kroeber'dir. Radcliff ve Columbia üniversitelerinde edebiyat eğitimi gördü. 1950'li yıllarda fantastik öyküler ve romanlar yazmaya başladı. 1962'de ilk bilimkurgu öyküsü yayımlandı. 1974 tarihli Mülksüzler'e kadar altı bilimkurgu romanı yazdı. Bu tarihten sonra zaman zaman bilimkurgu öyküleri yazmakla birlikte romanlarında daha ziyade yarı gerçekçi/yarı fantastik temalar işledi. Kısa hikâye, deneme, şiir, çocuk kitapları ve roman türlerinde eserler veren Le Guin'in aldığı çok sayıda edebiyat ödülü arasında Ulusal Kitap Ödülü, beş kez Hugo ve beş kez Nebula Ödülü, Kafka Ödülü ve PEN/Malamud Ödülü bulunuyor.

 

(Tanıtım metinleri yayınevlerinin satış sitelerinden alınmıştır)

Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)