Feri̇t Edgü i̇le güzel uykusuz bi̇r gece / Hasan Murat Doğan
Ferit Edgü'yle ilgili anım üzerinden yaklaşık kırk yıl geçmesine rağmen, o gece mıh gibi aklımda çakılı kaldı. Dün okuduğum haber, o geceyi dünden önceki geceden daha da yakınlaştırdı.
1987 yılı Aralık ayıydı, hafta sonu için yatılı misafirliğe gitmiştim. Cuma gecesi geç saatte yer yatağına yattım ve uzun bir süre uyku tutmadı. Sağa döndüm, sola döndüm, olmayacağını anladım. Oda küçüktü ve karanlıkta gözüme kütüphane ilişti. Uyku tutmuyor bari biraz kitap okuyayım, belki uykum gelir diyerek, ışığı, sonra da kütüphanenin alt dolabını açtım. Kısa, küçük bir kitap arayışındaydım, o gece bitirebilirdim. Bir dakikadan bile kısa bir süre sonra, tam da istediğim boyutta bir kitap geçti elime. Cep boyutunda, hatta daha da küçük, kısacık, eski bir kitap. Yazarı: Ferit Edgü, Eser: Kaçkınlar Yazarının ismini ilk defa o gün gördüğüm, o geceki bu küçümen kitap, kitaplara ve öyküye olan bağlılığımı perçinledi. Bir saatte okuduğum kitap beni inanılmaz etkiledi. O soğuk uykusuz gece sanki bir edebiyat, bir öykü gecesi oldu. Uykusuz, ama çok güzel bir gece. Sabaha karşı kitabı bitirip, ışığı kapattıktan sonra, en güzel uykularımdan birine yattım. O geceden kısa bir zaman sonra, Ferit Edgü’nün romanından, senaryosu Onat Kutlar ve kendisi tarafından yazılmış, ‘Hakkari’de Bir Mevsim’ filmini seyrettim. Erden Kıral yönetimindeki bu etkileyici filmde özellikle Genco Erkal ve Erkan Yücel’in oyunculukları göz dolduruyordu. Edgü askerlik görevini yapmak için Paris’ten dönmüş ve öğretmen olarak askerliğini yapması için Hakkari’nin bir köyüne atanmıştı. Hakkari’de ikinci kez doğduğunu söyleyen Edgü, yazın yaşamının da Hakkari’den sonra değiştiğini belirtmiştir. Daha sonra romanı da okuduğumda, Ferit Edgü artık benim yaşamımın has yazarlarından birisi olmuştu. O yıllarda yaz tatilinde okuduğum öykü kitapları ‘Bir Gemide’ ve ‘Av’, o gecenin devamını bana yaşattılar. Bu kitapların diğer bir güzel özelliği de Ferit Edgü’nün 1976 yılında kurduğu Ada Yayınları tarafından yayımlanmasıydı. Yayın tarihimizin bugün hala akıllarda kalan bu seçkin yayınevi tarafından, 1990 yılına kadar Türk edebiyatı ve yabancı edebiyatın nice nitelikli eserleri yayımlandı. Bugüne kadar Ferit Edgü ne yazdıysa, hiç tereddüt etmeden aldım, okudum. Ferit Edgü Sait Faik, Çehov, Kafka ve Beckett’den ağırlıklı olarak etkilendiğini belirtmiştir. Ancak O’nda hiçbir yazara benzemeyen, farklı bir dil vardır. Yazmayı bir varoluş sorunu olarak gören Edgü, özellikle son yıllarda yazdıklarını anlatıdan, öykülemeden, benzetmelerden arındırmaya çalıştı ve minimalist öykücülüğe yöneldi. Uzun betimlemeleri pek sevmedi. Öykü, roman, deneme ve diğer yazıları haricinde Edgü’nün ‘Ders Notları’ ismiyle yayımladığı kitaplar edebiyatımızın ilginç örneklerindendir. Daha çok aforizmalardan oluşan bu kitapların Edgü’nün en çok satan kitaplarından olması, O’nu da bir hayli şaşırtmıştır. Ülkemizde son yıllarda sosyal medyanın ağırlık kazanması, aforizmalara olan ilgiyi daha çok artırmıştır. Bir söyleşisinde hiçbir aidiyet duygusunun olmadığını, tek aidiyet duygusunun 1950 kuşağına bağlılığının olduğunu söylemişti. Gerçekten de öykücülüğümüzün altın dönemini yaşatan 50 kuşağı yazarları içerisinde benim için başta Ferit Edgü olmak üzere, okuduğum ve sevdiğim Demir Özlü, Erdal Öz, Nezihe Meriç, Onat Kutlar, Orhan Duru ve Yusuf Atılgan gibi büyük yazarlar bulunmaktadır. ‘’Yazar olmasaydınız, ne olmak isterdiniz’’’ sorusuna, bir dakika bile düşünmeden, ‘’bahçıvan olmak isterdim.’’ diyor. ‘’Diktiğiniz bir şey tohum ya da fidan olsun, onun gelişmesini izlemek somut bir şey, bizim edebiyatta olduğu gibi acaba oldu mu, olmadı mı yok. Ya oluyor, ya olmuyor, görüyorsunuz onu.’’ diye de ekliyor. 1950 kuşağının, Türk edebiyatının, öykümüzün bu büyük yazarı Ferit Edgü’nün yaşamı boyunca yazdıkları da hiç kuşkusuz olmuştur, hem de çok güzel, ölümsüz olmuştur, edebiyatımızda diktiği fidanlar, toprağa attığı tohumlar tutmuştur. Eserleri gölgesine sığındığımız, seyrederken zevkine doyamadığımız ağaçlar gibi, yemeye doyamadığımız meyveler gibidir. Benim için, Ferit Edgü’yle tanıştığım, unutamadığım o güzel uykusuz gece gibidir. Hasan Murat Doğan
Gercekedebiyat.com
YORUMLAR