Evet ile hayır arasındaki dans / Sami Günal
Her insanın iç dünyası farklı bir tablodur ve bu tablonun güzellikleri, Evet ve Hayır'ın eşsiz dansında gizlidir. Bu dans, yaşamın özüdür. Ve bu özü anlamak, belki de insanın en derin sanatıdır.
Evet ile hayır arasındaki dans / Sami Günal TRT sunucularından Erkan Yolaç’ın TV’de yaptığı bir “Evet-Hayır” oyunu vardı. Stüdyoda bir izleyiciyi sahneye çağırır, ellerini sıkıca boynuna atarak “Duydunuz zilin sesini, katiyeti surette o iki kelimeyi telaffuz etmeyeceksiniz.” dedikten sonra kaybettirmek için çeşitli sorularla yarışmacının ağzından o iki kelimeden birini çıkarttırmaya çalışırdı. Bir deneme de ben yaptım. Doğallığının dışına çıkmayı beceremeyen Türkçeci arkadaşım Cansu’ya karşıtlık içeren kelimeler söyle, dediğimde ilk önce o iki kelimeyi söyledi. Hiç kuşkusuz ki her geçen yılda olduğu gibi bu yıl da en çok kullanacağımız sözcük o ikisinden birisi olacaktır. İNSANIN RUHUNDA SÜREKLİ BİR OYUN VARDIR: EVET VE HAYIR. Bu iki kelime, birbirlerine kenetlenmiş, birbirlerine dokunmuş gibi durur. Onlar, yaşamın en temel tepkileridir. Evet, pozitif enerjisiyle dolup taşan bir güneşi temsil ederken, Hayır, gökyüzünü kaplayan bulutları andırır. İnsan, bu ikisinin arasında bir denge kurmaya çalışır. İnsanın iç dünyası, bir tablonun tuvali gibidir. Evet, parlak renkleriyle tuvali aydınlatırken, Hayır, daha derinlikli, daha karmaşık tonları ekler. Bu iki kelimenin birleşimi, insanın ruhsal manzarasını oluşturur. Kimi zaman bir çiçek bahçesi gibi renkli, kimi zaman ise fırtınalı bir deniz gibi hüzünlü. Belki de asıl güzellik, bu dengeyi bulma çabasında yatar. Evet ve Hayır arasındaki çekişme, insanın derinliklerindeki karmaşıklığı yansıtır. Bir ressamın paletindeki renkler gibi bu iki kelime de insanın duygusal paletini oluşturur. Belki de gerçek sanat, bu iki kelimenin bir arada nasıl dans ettiğini anlamakta yatar. Bu dans, hayat sahnesinde sürekli devam eder. İnsan, her yeni günle birlikte bu dansa katılır. Kararlar alırken, yollar seçerken, bu ikiliyle diyalog kurar. Ve belki de asıl sanat, bu içsel konuşmanın harmonisini bulmaktır. Her Evet bir Hayır'ı, her Hayır bir Evet'i beraberinde getirir. İkisi de birbirinden ayrılamaz, birbirini tamamlar. Her insanın iç dünyası farklı bir tablodur ve bu tablonun güzellikleri, Evet ve Hayır'ın eşsiz dansında gizlidir. Bu dans, yaşamın özüdür. Ve bu özü anlamak, belki de insanın en derin sanatıdır. İnsanın iç dünyası, müzik notalarının düzeni gibi çeşitlidir. Her karar, her tepki, bir melodidir. Evet, bu melodinin hafif notalarını çalar; umut, sevinç ve olumlu enerjiyle dolup taşar. Hayır ise müziğin derin baslarıdır; biraz hüzün, biraz çatışma, biraz da gerçekçilik ekler. Evet'in dansı, rüzgâr gibi hafif, özgürdür. İnsanın yüzündeki gülümseme bu dansın izlerini taşır. Bir işarettir, bir onaydır. Evet'in dansında, yaşamın ne kadar güzel olduğunu hatırlarız. İçsel bir aydınlık, pozitif bir titreşim bu dansın izlerini takip eder. Hayır, bir ağırlık getirir. Bu dansın adımları daha yavaş, daha düşündürücüdür. İçsel bir çatışma, belki de bir öğrenme sürecidir. Hayır, sınırlar koyar, gerçekçilikle yüzleştirir. Bu dansın izlerinde, insanın kendini keşfetme çabası gizlidir. Belki de Hayır, bir kapıyı kapatırken diğerini aralamaktır. Ruh, bu ikisi arasında bir denge kurmaya çalışır. Melodi, Evet ve Hayır'ın uyumlu bir şekilde bir araya geldiği noktada güzeldir. İnsan, bu müzikte kendi ritmini bulur. Her Evet, bir Hayır'ı çağrıştırır ve her Hayır, bir Evet'in izini taşır. Bu dans, insanın yaşamının film müziğini oluşturur. Her bir adım, bir notadır; her bir karar, bir akor. Ve müzik, ruhun derinliklerinden yükselir. Belki de sanat, bu içsel müziği dinlemekte yatar. Evet ve Hayır'ın çaldığı bu melodi, insanın kalbinde yankılanır. Evet ve Hayır, bir dansın koreografisi gibi, birbirini tamamlar, birbirine dokunur. Bu dansın sırları, insanın iç dünyasının en derin köşelerinde saklıdır. Evet'in coşkusu, Hayır'ın derinliğiyle buluşur. İnsan, bu ikisi arasında bir yolculuğa çıkar, kendi içindeki sonsuz dansın sırlarını çözmeye çalışır. Her Evet, bir başlangıcı temsil eder. Bir kapıyı açmak, yeni bir maceraya adım atmak demektir. Hayır ise bir sonu ifade eder. Bir şeylere dur demek, sınırlar koymak demektir. İnsanın içsel dansında, başlangıçlar ve bitişler arasında bir döngü vardır. Bu dans, insanın özgürlüğüdür. Evet, kanatlarıyla gökyüzüne yükseltir. Hayır, yerine sağlam adımlarla basmamızı sağlar. İkisi arasında gidip gelmek bir denge kurmaktır. Belki de gerçek güzellik bu dengeyi bulmaktır. İnsanın iç dünyası, Evet ve Hayır'ın bir araya geldiği bir mozaiktir. Renklerin uyumu, desenin güzelliği bu içsel sanat eserini oluşturur. Her bir Evet, bir tuğla; her bir Hayır, bir çerçeve ekler. Ve bu mozaik zamanla daha da zenginleşir. Belki de asıl önemli olan, bu dansın keyfini çıkarmaktır. Evet ve Hayır'ın iç içe geçtiği bu oyun, insanın yaşamının bir parçasıdır. Bu dansın ritmine ayak uydurmak hayatın akışına kapılmaktır. İnsan, her bir Evet ve Hayır'ın ardında gizli olan hikâyeleri keşfeder. Ve işte, bu sonsuz dansın sırlarıyla dolu sayfa, bir diğer sayfayla birleşir. Her bir kelime, bu dansın notalarını taşır. Ve her bir sayfa, bu içsel sanat eserinin bir parçasıdır. Sami GünalEVET'İN HAFİF DANSI HAYIR'IN AĞIR ADIMLARI
SONSUZ DANSIN SIRLARI
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR