Entelektüel bir militan: Orhan Burian / Mucize Özünal
Cumhuriyetin kültür devriminin temeli aydınlanma düşüncesidir. 'Cumhuriyet fazillettir' sözcesiyle erdeme yapılan vurgu, baş erdem olan adalettir. Bu açıdan bakıldığında Orhan Burian'ı kültür devriminin entelektüel militanlarından biri olarak doğumunun yüz onuncu yılında gönül borcuyla anmak gerekir
Öte yandan yargı gücü bir olanaklar varlığı olana insanın eleştirel akıl eylemliliği var oluş koşulu olarak öne çıkmaktadır. Bu nedenle birçok alanda yaratıcı emeğini topluma sunmuş olan Burian'ı yazınımız açısından önemli gördüğümüz iki alanda ele almak bu yıl dönümünde anlamlı olacaktır: Eleştiri ve deneme yazılarıyla. Önce birkaç alıntı yapmak istiyorum: “Deneme bizim edebiyatımızın adsız yapıcılarındandır. Örneğin Ahmet Haşim'in mensur parçaları birer esse/deneme olarak yazılmış ancak nesir adı altında yayımlanmıştır. Bu kitaplarından birine Bize Göre adının verilmesi bundandır. Deneme Türk edebiyatında adsız ve saygısız kalmıştır." “Eleştiri, edebiyatımızın en belirgin güçsüzlüklerinden biridir. Eleştiri herhangi bir sanatçı, herhangi bir edebi eser, herhangi bir değer yargısı üzerine sistemli bir düşünme sonucu yazılmış eleştirel çeşitten yazılardır. Yaşayan ve yaşamış bütün sanat ve düşünce adamlarımız için bu tür yazılar vardır Mehmet Akif, Halit Ziya, Halide edip gibi.” “Ölülerimiz için anma ve yaslanma törenlerinden vazgeçelim. Yaşayan yanlarını bilmek ve sevmek, göstermek onlarla ayrılmamacasına beraber olmaktır." “Hümanizme bir örnek taklidi değil bir arayış sistemidir. Kendimizi arayalım derken bir ferdi kastetmiyoruz. Bir tarihimiz var ki tetkik edilmemiştir, bir içtimai bünyemiz var ki kuruluşu ve işleyişi araştırılmamıştır. Bir edebiyatımız var ki aranmamış araştırılmamıştır.” Orhan Burian çok yönlü, çok üretken, ürettiği her şey bir boşluğu dolduran, kültür hayatımızın büyük atılımlarla evrilip dönüştüğü bir dönemde, bir düşünür bir çevirmen bir yazar, bir akademisyen bir eleştirmen olarak büyük zengin bir kalıt bırakarak kırk yaşında biyolojik ömrü sona ermiş bir değerimizdir. Cumhuriyetimizin entelektüel emekçilerinden biridir. Ne yazık ki yaşadığı dönemde bir alımla sorununun varlığı, ölümünden sonra da değerinin bilinip anlaşılmasını uzun zaman engellemiştir. Doğu toplumlarında genelde yitikler yitirildiği günlerde anılır çoklukla, doğdukları günlerde değil. Çünkü bir yaşamı bilmek anlamak anlamlandırmak ve değerlendirmek çalışma dikkat emek gerektirir. Doğa varlığı olarak duyguları ifşa etmekse daha kolaydır. Değer yüklenenleri değil özünde bir değer olanları tanır, anlar anlamlandırabilir, onların kalıtı üzerine bir şeyler koyabilirsek onlarla aynı zamanı paylaşma ayrıcalığının tadına varabiliriz. ORHAN BURİAN'IN ELEŞTİRİ YAZILARI Burian'ın eleştiri yazıları edebiyat eleştirileri, kültür eleştirileri olarak iki başlık altında toplanabilir. Kültür eleştirmenliği, bilim çeviri eğitim tarih alanlarındaki yazılarıdır. Bu yazılarında somut sorunlara odaklanmıştır. Sorgulayıcı yargı gücünü kullanarak hümanist bir anlayışla yazılar yazmıştır. Hiçbir yargıyı sorgusuz kabul etmeyen akılcı muhalif bir aydın kimliğini, gerektiğinde cesaretle kullanmıştır. Edebi metinlerden yola çıkarak yazmıştır kültürel eleştiri yazılarını. Edebiyatı kültür ve toplumsallık alanlarında yeni bağlamlara taşıyacak bir öge olarak gördüğünü, edebiyat eleştirileri yazılarında bir kültür eleştirmeni olduğunu da açıkça görmekteyiz. Bunda onun dünya görüşünü biçimlendiren hümanist anlayışı yapılandırıcı olmuştur. Hümanizm anlayışı tarihsel bir kesiti aşan bir kavrayışı barındırır. Bize bu günkü bilim sanatı felsefeyi veren bir anlamla ele alır. Memleketimiz için de ele alırken onun bir düşünüş olduğunu unutmamız gerektiğini, bu düşünüşün iki temel ögesinin doğmadan kaçmak, araştırmak, düşünümde denemek olduğunu söyler. Bu nedenle hümanizma bir çağ değil bir çığırdır. (Aydınlanma gibi) Türk hümanizmasını da birey olarak kendini zaman içinde bir gelenekler bütünü bir Türk olarak tanıması, geçmiş ve gelecekte bir insan olarak kavraması, daha önceki önyargıları reddederken kendi de önyargılarının esiri olmaması, yalnızca belgelere ve incelemelere dayanması gerektiğini savunur. Skolastik cenderelerden kurtulmak duygu ve düşünce özgürlüğüne kavuşmak, öbür dünyanın gölgesinde kalmaktan çıkıp hayatın güzelliğine varmak olarak belli başlıklar altında toplar. Burian için hümanist olmak bilimsel bilgi ile ahlak arasında bir kaynaşmayı gerektirir. Aklı koşulsuz olarak her durumda üstün görmemek, yani araçlaştırmamak, değişimin sürekli olduğunu bilerek her yeni durum için dikkatlice düşünerek olup bitenin bilgisine varmak, böylece iyiye doğruya güzele erişebilen bir varlık olduğunu görmektir. Burian'ın savunduğu hümanizma her somut durumda somut çözümler üretebilen bir anlayıştır. Edebi eleştiri anlayışına gelince önce şunu belirtelim: Türkiye'de edebi eleştirinin nesnel ve özel bir uzmanlık alanı olmadığı bir dönemde, ufuk açıcı bir tutumla, kuramını kendi yaratarak ortaya çıkmıştır. Çünkü edebiyat eleştirisini hem yazınsal hem ekinsel işlevi olan bir araç olarak görmüş, dönemindeki eleştiri geleneğini eleştirerek bunu sağlam temellendirmelere dayandırmıştır. Bizce buradaki söyleminin kanıtta güçlü olduğu kadar söylemde zarif ve alçak gönüllü olabilmesi, herkese nasip olmayacak bir özellik taşımaktadır. Yurt içinde yurt dışında çeşitli dergilerde akademik yayınlarda yazdığı yüzlerce makaleden söz edilmektedir. Ne yazık ki bunlar henüz gereğince araştırılıp değerlendirilmiş topluca yayınlanmış değildir. Bilhassa eğitim sorunlarıyla ilgili makalelerinin bugün için yaşamsal önemi vardır. DENEME YAZARI OLARAK ORHAN BURİAN Deneme yazıları olarak Orhan Burian, henüz 22 yaşında bilimsel ve nesnel bir uslupla yazdığı Yücel dergisinde yayımlanan “Essay Hakkında“ başlıklı yazısında bu türe ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu yazısında o yıllarda deneme türünde bir adlandırma sorunu olduğunu, bizde Batıdaki yoldaşlarıyla boy ölçüşebilecek deneme yazılarının nesir olarak adlandırıldığını, bunun yazınsal bir türün ortaya çıkışını engelleyerek alanını daralttığını belirtmiştir. Denemenin her şeyden önce bir uslup yazısı olduğunu belirten Burian için deneme bir iç konuşmadır. Ama konuşanın karakterini de anlatır. Öznesi olmayan bir söylem gerektiren deneme, öznel veya nesnel nitelikli olabilir. Montaigne tarzı denemeler öznel niteliklidir. Bacon tarzı denemelerse nesnel niteliklidir. Burian'ın denemelerinde eleştirel sorgulayıcı bir tarz hakimdir. Burada Aristothalesce söylersek nesnesine bakıp konuşmaktadır. Bu bakımdan nesnel denemelerdir. Denemelerinde ben söylemini çok az kullanmaya özen göstermektedir. Eleştiri yazılarında olduğu gibi denemelerinde de imgesel metaforik bir söylemi değil, kavramlarla hareket eden bir söylemi geliştirdiğini görmekteyiz. Burada şunun altını çizmek gerekir: Denemeleri eleştirel bir düşünceyle yazılmışsa da ele alınan konular kişisel bir deneyim, gözlem sonucu olarak yazıya aktarılmıştır. Ne bir bencillik ne bir iç dökme ne bir yakınma vardır. Örneğin “Bizde Yolculuk” başlıklı denemesinde Türkiye'de yolculuğun nasıl alımlandığını kişisel deneyimleriyle olumlu olumsuz yönleriyle aktarır. Eleştirilerinde sorularla ilerlerken, denemelerinde yaşam üzerine, Nermi Uygur'un deyişi ile “İnsan açısından kesişen önemli kültür kaygılarını” konu edindiği söylene bilir. Bizce Burian'ın demede tuttuğu yol gösterilene bakmak değil, bakmak istediğini, kendince önemsediğini görmektir. Böylece ulaşılmamışlara dar yolları genişleterek girmekte, baktığını bilinçli gözlemle görmektedir. Anlamak anlamlandırmak ve olup bitene eleştirel bir gözle, düşünen bir karakterle yani dikkatlice düşünerek usluplu bir söylemle kendi iç konuşmalarını kaleme almaktır. Yani farklı bağlamlarda farklı bakış açısıyla denemelerini yazmaktadır. Sonuç olarak, deneme yazarı olarak Orhan Burian denemenin neliği konusunda özenle durmuş, denemenin en özgür ama bir o kadar da en disiplinli düşünme ve yazmayı gerektiren bunu da yazınsal bir dilendirme ile yapmayı zorunlayan bir tür olduğunu düşünmüş ve yazmıştır. Türkiye'de denemenin bir edebiyat türü olarak sınırlarının belirsiz olduğunu saptamıştır. Bugün de durumun fazla değiştiği söylenemez. Deneme yazılarında da edebiyat yazılarında olduğu gibi nesnel bir uslubun eleştirel bir düşünüşün olduğu görülmektedir. Nesnesine bakarak konuşmaya sadık kalması bilhassa edebiyat yazar ve yazılarına ilişkin yazdıklarında görülmektedir. Öznel bir dille alaycı söylemler hatta hakaretlere varan yazıların eleştiri sayıldığı bir dönemde, bu yazıları onun değerini özgünlüğünü belirlemektedir. Günümüzde edebiyat ve kültür alanında eleştiri yazılarının yitip gittiği bu zamanlarda Burian'ın eleştiri anlayışını bilip öğrenmeye her zamankinden çok ihtiyacımız var. Sıradanlık ve basitliğin mürailik ve şımarıklığın soytarılığa dönüştüğü, değerlerin değersizlerce yok sayıldığı, araçsal aklın kölesi, ihtirasları yeteneklerinden büyüklerin, çıkardığı tozdan dumandan ferman okunmadığı bu günlerde, sürünün dışında kalmak istiyorsak eğer... Araştırarak öğrenelim bilelim. Durup düşünelim, susmayıp söyleyelim. Burian'ın eleştiri yazılarında üslup özellikleri bilimsel anlayışa yatkındır. Belli bir eğitim ve algılama düzeyinin üstünde okur kitlesini amaçlayarak yazdığı anlaşılmaktadır. Yazıların yaşadığı dönemde nitelik olarak yeterince anlaşılıp algılanamamasının nedenlerinden biri bu olabilir Burian zamanında eleştiri tarihimizde hak ettiği konuma yerleştirilmemiştir. Ancak daha sonraları, zamanla gelişen bilimsel nesnel eleştiri alanında, bir öncü olduğu saptanmıştır. Bugün Orhan Burian hakkında birçok akademik çalışma yapılmakta tezler hazırlanmakta adeta kazıdıkça parlayan bir istiridye kabuğu gibi değeri ortaya çıkmaktadır. Ancak şu da bir gerçektir, aradığını bulmak ne aradığını bilmekle ilgilidir. Aydın insan kendi sorumluğunu bilendir. Gösterilene bakanlar bakar körlerdir. Görenler görmek için bakanlardır. İnsanın tesellisi bilmeye, yaşadığımız hayatı değerli kılmak için sorgulamaya cesaret etmektir. Mehmet Başaran'ın Burian için yazdığı bir şiirle bitirelim. İLK TOHUM PATLADIĞINDA İlk tohum patladığında uç verdiğinde ilk bitki Üstümüzde olacak bakışın. Ak bulutlar iplik iplik sarkacak yere Sesini duyacağız kitaplar boyu Anılar yakacak içimizi. Sen aklımıza geldikçe bundan böyle Doruklarını düşüneceğiz insanlığın Mermerlerden heykellerden çok Kişiliğin kamaştıracak gözlerimizi Kötüyü iyiye çevirme gücün. Isınıverecek karıştığın sessizlik Seni mayıs sabahlarında bileceğiz. Çekirdeğinde dostluğun düşüncenin Saygıyla dinleyeceğiz ortalığı Bahar toprağında atacak yüreğin. Mucize Özünal
Gercekedebiyat.com
YORUMLAR