Son Dakika



ÇOKLUĞUN YALNIZLIĞI İLE SÖYLEŞİ

 

Bu bulmacayı çözmek bilinci

aşılamaz dağ mı

gidip de gurbet eline

bir güzel sevip de gurbet elinde

seni unutmuş yar mı

sen bir yanda bir avuçsu

o bir yanda bir avuç kıraç toprak mı

ve bir arada

çok mu uzaklardasınız

 

Biliyorum

O çok uzak -içimizdeki- yerlerde

ölüm fermanlarımız yazılıyor

ayaklarımızın kaydı kayacağı uçurumun kıyısında

ninniler söyleniyor kulaklarımıza

hiç öpülmemiş kızların

tavşanlığına zorlanıyoruz

 

Düşün ki

başımızda kavak yelleri esecekken

sevinçli oğlaklar gibi

bulutlarla dolaşacakken

ölümü düşünmeye alıştırdılar bizi

o tomurcuk o körpe yaşımızda

burnumuzdaki çiçek

ta o zaman solmaya yüz tuttu

ta o zaman ağardı sakallarımız

 

Açıp da baksana dostum

beyninin kıvrımlarında taşıdığın

yüzlerce yıllık yolculuğun destanına

gör ki nasıl yazılmış bu destan

nasıl alınmış bunca yol

gör ki acımıyorlar senden önde gidenler

uzatmazlık etmiyorlar dost ellerini

gör ki bakar da kör

duyar da sağır

konuşur da ahrazsın

bilincin yılgınlığın kelepçesine takılı

bedeninle ürkekliğe tutsaksın

 

Çevir yüzünü hele bir

bak gözlerinin alabildiği yere / dinle

zaman ırmağının aydınlık aktığı yakada

şenlik var

gürül gürül akan coşku

ve daha güzel olması adına yaşamın

atılan adımların şarkısı var

eziksiz gülücükleriyle yanaklarında

geceye ışıldayan yıldızlar var

ve sırtımda dağlarca büyük yüküm

önümde dağlarca büyük acı

gözlerimde dağlarca büyük umut

şiirler yazıyorum bu yakada

 

Açıp da baksana dostum

beyninin kıvrımlarında taşıdığın

yüzlerce yıllık yolculuğun destanına

gör ki zifiri karanlık bir odada

duvardaki çatlaktan sızan ışığa yönelen

çiçekler gibiyiz

gör ki

durma öyle birbaşına köşende      

(Sayı:28, Temmuz 1979, s.9)

 

 

KALABALIK ORTASINDA

KALABALIKLA KAYNAŞMAYANIN

ŞİİRİDİR

 

İşte kalabalık ortasındasın

üstelik bu koca akarsuyun

küçük bir damlasısın

gözüne ilişen göz

alış-verişte parana uzanan el

bedenine çarpan reklam ışıkları

hepsi sana

sen onlara yabancı

yalnızsın

 

En doyumlu anında zamanın

bir kara kurtçuk kemiriyor düşünceni

kuşkunun  mengenesinde sıkılıyorsun

anlamsız bir ses yığını oluyor şarkılar

yalnızsın

 

Esrar mı çekeceksin

saymaya mı başlayacaksın bitirdiğin kadehleri

terk edilmiş bir yel değirmeni sanıp kendini

kollarındörtbir yana açık

seni döndürecek yeli mi bekleyeceksin

 

Ne ben gördüm ne başkaları

yüreği atmayanın yaşadığını

ne ben gördüm ne başkaları

Sisyphos’un kayayı doruğa ulaştırdığını

hem ben gördüm hem başkaları

aynı ateşle kaynaşmanın

neler yaptırdığını      

(Türkiye Yazıları, sayı:30, Eylül 1979, s.25)

 

AYTEKİN KARAÇOBAN KİMDİR?

(1958-63 yaşında),Kırşehir’de doğdu. Diyarbakır Dicle Üniversitesi, Fransız Dili ve Eğitimi Anabilim Dalı mezunu. Aynı fakültede iki yıl araştırma görevlisi olarak görev yaptı. 1988’de Fransa’ya yerleşti, “Fransız Direniş Şiiri” adlı tezi ile yüksek lisansını tamamladı. Şiirleri, şiir çevirileri ve yazıları; Akdeniz, Amida, Dize, Düşlem, Edebiyat ve Eleştiri, Edebiyat 81, İzlek, Kavram ve Kargaşa, Pencere, Poetik’us, Promete, Sanat Rehberi, Sombahar, Su, Şiir-lik, Şiir Odası, Türkiye Yazıları, Yapıt, Yarın, Yazın, Yeni Biçem, Yeni Türkü, gibi dergilerde yayımlandı. Eserleri şöyle: Pablo Neruda’yla Söyleşi (1995), Ben Gülün Kardeşiyim (1985), Anlık Görüntüler (1998), Kavuşma Tadında (2000). Halen Fransa’da yaşıyor.

 

Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)