1. Bir kitabı bitirmeye çalışmaktansa, küçük bir öyküyü, bir paragrafı, bir sayfayı 3-5 defa okutun.

2. Ekolu okuyun, yani aynı anda aynı yeri çocuğunuzla birlikte okuyun. Başlarda en fazla bir- iki paragraf... Sonra aynı yeri, akıcı olana kadar, iki üç bazen dört beş defa tekrar okuyun.

3. Metin uzunluğunu yavaş yavaş artırın, acele etmeyin, tadını çıkarın, iş gibi, görev gibi değil, eğlence algısıyla yapın, öğrenirken eğlenin. Pozitif enerjiniz öğrenmeyi çok doğru etkiler. Oyunlar üretin...

4. Bir cümleyi siz, bir cümleyi o okusun, metni böyle okuyun.

5. Ritmi olan metinler okuyun, metin aksın siz okurken, diliniz takılmasın kelimelere. Akan metinler iyi metinlerdir, dili, gözü, aklı yormazlar. Okura okuma isteği verirler. İyi yazılar, içte ve dışta kolay okunurlar, yazarın zahmet çekerek oluşturduğu, dilin okurken takılacağı kelimeleri attığı, akıcılığı, ritmi, ahengi olan yazılardır.

5. Sevdiğiniz, ilginizi çeken metinler okuyun. Okuduğunuz metinler sizi eğlendirsin, şaşırtsın, size bir şey öğretsin...

6. Anlamına çabuk ulaştığımız kısa cümleli metinler, okuma zorluğunu aşmanın, okuma sevinci, sevgisi aşılamanın en iyi yollarından biridir.

6. Çocuğunuzu okumaya zorlamayın, isteklendirin! Onu, sevgi ve övünç dolu sözlerle destekleyin. Onun doğru zamanını kollayın. Bıkmadan, usanmadan ona okumanın faydalarından, kazançlarından, güzelliklerinden bahsedin. Okuması güzelleştikten sonra okumayı ne kadar seveceğinin hayalini kurdurun. Çok küçük bir çabadan sonra aydınlık yarınların onu beklediğini bilmesini sağlayın...

7. Çocuğunuz yalnızca sizin sözlerinizi değil belki ondan fazla jest ve mimiklerinizi okur. Çocuğunuza "anlamaz!" muamelesi yapmayın. En küçük çocuk bile sıradan bir tavrı rahatlıkla anlar ve ondan etkilenir.

8. Çocuğunuzun duyacağı şekilde onun aleyhine konuşmayın. Tam tersine onun duyduğunu düşünüyorsanız, hakkında olumlu sözler söyleyin. Olumlu söz demek yalan söylemek, olmayanı olmuş gibi göstermek, abartmak demek değildir. Çocuğunuzun olumlu yönlerini, çabasını taktir edin, en kötü ihtimalle hiçbir şey yoksa bile, yapacağına, başaracağına olan inancınızı, onda bu azmi, yeteneği gördüğünüzü söyleyin...

9. Çocuğunuzun zekasını değil, çabasını taktir edin.

10. Çocuğunuzun kendi öğrenme hızına ve ahengine saygı gösterin. Ona göre çalışma ve sair planlarınızı yapın.

11. Çocuğunuzun yapabilirliğini kabul edin. Herkesin yapabilirliği farklıdır. Gerekli çabadan sonra bir kabul noktanız olsun. Belli noktadan sonra yıpratıcı olabiliyor insan, o noktaya gelmeden durun! Zamanlamayı iyi ayarlayın, başka zamana mekana planlar yapın, yeni yollar, çareler yöntemler denemekten asla vazgeçmeyin!

12. Çocuğunuzun okumasını, anlamasını, dikkatini diğer çocuklarınkiyle, arkadaşıyla, akrabasıyla, karşılaştırmayın, kıyaslamayın. Sizi başkalarıyla kıyaslasalar ne hissedersiniz? Çocukluğunuzda bunu yapan büyüklerinize karşı neler hissettiğinizi hatırlayın:))

13.Yaptığınız çalışmalardan çok çabuk sonuç beklemeyin. Öğrenme, zaman ve sabır gerektiren bir süreçtir.

13. Çocuğunuz tırtılken birdenbire kelebeğe dönüşmez, onun zamanı vardır, o zamanı beklemezseniz tırtılı öldürürsünüz.

14. Büyüme her zaman boya doğru olmaz, siz çabalarsınız çabalarsınız hiçbir gelişme yokmuş gibi görünür oysa kök sağlamlaşıyordur, sonra hiç beklemediğiniz bir anda boy atar, gelişmeyi gözlersiniz, gözle görünür olur gelişme.

15. Her konunun uzmanı ayrıdır. Genelde herkes, çocuğundaki öğrenmeyi, okumayı kendi ölçmek, o konudaki gelişmeleri kendi test etmek istiyor. Oysa bunu en iyi ve en doğru ölçeklerle öğretmeni yapar. Çünkü çocuğun nereden başladığını, hangi öğrenme sürecinden geçtiğini, çocuğun öğrenme, gelişme potansiyelini, uygulanan eğitim modellerinin formunu, bütün bunları onun eğitim sürecini takip eden öğretmeni ölçebilir. Kendimizi nasıl ki göz doktorunun yerine koyamıyorsak lütfen eğitmenin yerine de koymayalım. Ne kadar bilirseniz bilin, öğretmenin uzmanlığı sizde olmayacaktır. Öğretmenin işi odur, binlerce öğrencide binlerce gelişim görmüştür ve ne yapması gerektiğini hiç şüphesiz iyi bilir, bilmelidir.
Bazen kendini bizim yerimize koyan velilerimiz, bizim bin bir güçlükle yaptığımız binayı bir fiskede yerle bir ederler. Çocukların aldıkları yolu da gösterdikleri çabayı da hiç ediyorlar. Ölçümleri farklı ölçeklere ve beklentilere göre yapıp hem kendilerini hem çocuklarını üzüyorlar...

Konu o kadar çok başlı ve o kadar hassas ki hiç öyle dev ayaklarıyla içinde dolaşılacak bir durum değil. Gerçekten hassas bir konu ve hassas davranılmayı gerektiriyor.

Kezban Küçük'ün Odatv'deki yazısının tamamını okumak için...

GERCEKEDEBİYAT.COM
 

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)