Son Dakika



Önceleri bir koloni kenti olarak kurulduğu bilinen ve MÖ. 756 yılına tarihlenen Trabzon tarihi, arkeologlarca bölgedeki  ilk insan yerleşimlerinin izleri sürülerek, MÖ 11000 yıllarına kadar götürülebilmektedir.

"Trabzon kenti, MÖ 756 da kurulduğunda Roma’dan üç yıl ve Bizans’tan da neredeyse bir yüzyıl daha eski’’(1) olduğunu öğrenmekteyiz.

Trabzon, Karadeniz'i çevreleyen coğrafya ile, Kafkasya'dan Kapadokya ya kadar uzanan alanda  tarih içinde olagelen  savaşlar, ticaret, kültürel etkileşim vb. insan faaliyetlerinin ya bizzat odağında ya da dolaylı olarak içinde olmuştur.

Trabzon'un Roma imparatorluğu ile olan tarihsel bağı bu konuyu Akdeniz havzasına kadar taşımaktadır. Böylesine bir tarihi geçmişe sahip Trabzon kültüründe, süreç içinde yaşanan olayların her türlü izlerini bulmak ortaya çıkarmak başta bu kente gönül verenleri ve konuyla ilgili tüm çevreleri heyecanlandırmaktadır.

Trabzon adına bastırılmış gümüş sikkelerden kentin gelişmiş bir ticaret ağına da ev sahipliği yapmış olduğunu anlıyoruz.’’

MÖ 4 yy ortalarına tarihlenen en eski Trapezus sikkesinin ön yüzünde Apollon veya Hermes olduğu sanılan sakallı bir erkek portresi, arka yüzünde ise kentin adı TPA yazısı ile üzerinde üzüm salkımına benzer masa tasviri yer almaktadır. (2)

Trabzon kültürü ile ilgili olarak yapılacak çalışmalar, tanıtımlar kültürel ve turizm faaliyetleri her şeyden önce bu kentte yaşayanların tarih bilincine de   katkı sağlayacaktır.

Trabzon drahmisi
ONBİNLERİN DÖNÜŞÜ

Sokrates’in öğrencisi Ksenophon, Anabasis (3) adlı eserinde, MÖ. 400 yılında Pers imparatorluğunda güç yarışına girişen iki kardeşten birinin Kyros’un yanında savaşa tutuşan paralı Hellen askerlerinin, Kyros’un savaş meydanında ölümünden sonra ülkelerine dönüş öyküsünü (Onbinlerin Dönüşü) ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır.

Diğer yandan Anabasis, önemli bir tarihi olayı anlatmakla birlikte Trabzon hakkında ilk yazılı belge olması bakımından da özel bir öneme sahiptir. Lidyanın Sardes (4) kentinden yola çıkan ve Ksenophon’un da yer aldığı 3000 km'lik dönüş yolunda "Onbinler"in denizle buluştukları nokta Trabzon'dur.

Maçka Kaymakalığının 2013 yılında turizme kazandırmak amacı ile "Onbinler"in dönüş yolunu bir yürüyüş parkuru olarak ele aldığı proje, Trabzon'un tarihi geçmişinin hatırlanmasının yanı sıra, doğa sporu, turizm, tarih ve kültür etkinliği olarak ele alınarak kapsamı geliştirilmelidir.

Ksenophon’un Anabasis eserinden, Maçka İskobel yaylasına ulaşan "Onbinler"in bu noktadan denizi görerek ‘’thalassa thalassa’’ (deniz deniz) diye sevinç gözyaşları ile çığlıklar attıklarını ve askerlerin  birer taş getirerek bir yığın yaptıkarını öğrenmekteyiz.

sardes

Anabasis, Antik Yunan uygarlığı ile Trabzon arasındaki ilişkinin araştırılması ve ortaya konulması bakımından da önemlidir. Bu önemli olayın bir tarih gezi ve kültürel etkinliğe dönüştürülmesi ve Trabzon'un tanıtımı için "Onbinler"in, dönüş yolunda ilk kez denizi gördükleri İskobel yaylasında ve denizle buluştukları Değirmendere deltasında konunun tarihi önemini yansıtan birer anıtın yapılması yerinde olacaktır.

70 km bu yürüyüş parkuru, verilecek molalarda, "Onbinler"e ait etnoğrafik imitasyon obje satışları, slayt, film gösterimleri  ve düzenlenecek çeşitli etkinlikler ile bir turizm markasına dönüştürülmesi geç kalınmış bir olay olarak ivedilikle ele alınmalıdır.

Onbinler'in Dönüşü

Trabzon tarihinin ve kültürünün araştırılması bakımından çok geç de olsa KTÜ bünyesinde 2012 yılında kurulan Arkeoloji Bölümü'nün Trabzon ve çevresinde yaptığı çalışmalarından, Düzköy ilçesindeki Koskarlı mağrasında yüzey araştırmasıyla elde edilen bu bölgenin yerli halklarına ait buluntular Trabzon'un Göbeklitepe kadar geçmişe uzanan bir tarihi olduğunu göstermektedir.

TARABZON HERMES HEYKELİ

Roma, Bizans, Kommenos ve Osmanlı kültürlerine ev sahipliği yapmış Trabzon ve çevresinin, insan yerleşmeleri bakımından  MÖ. 11000 yılına neolitik döneme tarihlenmesi yanlış olmayacaktır.

Adeta kültür mirası hazinenin üzerinde oturan Antik dönemde Trapezus, Ortaçağda Trebizond, bugün Trabzon olarak  adlandırılan kentte, Roma ve Bizans dönemine ait kültürel zenginlik, kent içinde yapılması gereken arkeolojik kazılarla değil, inşaat için açılan temel kazılarında rastlantı ile gün yüzüne çıkmaktadır.

Büyük bir talihsizlik ve değer bilmezlik örneği olarak Tabakhane mevkiinde 1997 yılında bir inşaatın temel kazısında bulunan ve uzmanlar tarafından MS. 2yy a tarihlenen antik tapınak ve bronz Hermes heykeli bulunduğu yerden kaldırılarak yerine bir iş merkezi yapılmasına izin verilmiştir.

Kazıdan çıkarılan heykelin ve içinde bulunduğu tapınağın gerekli restorasyon ve restitüsyon (5) çalışmaları tamamlanarak bulunduğu yerde sergilenmesi halinde Trabzon turizmine ve kültürüne yapacağı katkının yüksek değerde olacağı değerlendirilmekteydi.

Oysa rastgele  kazılarla ortaya çıkan kültür mirası eserlerin yerinde yapımına izin verilen binalar, yerinde korunarak sergilenecek eserler ile hiçbir yönden karşılaştırılamayacak ölçüde değersiz kalmaktadır.

                               

trabzon Müzesi Hermes heykeli

Tabakhane  köprüsünün doğu ayağında yapılan kazılarda bulunan mimari kalıntılar, Maraş caddesinde bulunan sarnıç, yine bir rastlantı sonucu olarak Ortahisar belediye binası inşaatı için açılan temel kazılarında ortaya çıkartılan Roma dönemine ait İmparator Hadrian adına yapılan liman, Trabzon'un bir başka değerli kültürel miraslarıdır:

"Roma imparatoru Hadrian (MS 117-138) Trabzon'a iki defa gelmiş ve kendi adıyla anılan limanın yanı sıra hipodrom amfitiyatro ve su kemerleri yaptırmıştır’’ (6)

Gün yüzüne çıkan limana ait rıhtım duvarı, çeşitli mimari buluntular ile geç Bizans dönemine ait hendek duvarı ve amphoralar bu bölgede arkeolojik çalışmaların yapılmasının önemini ortaya koymaktadır.

                            

Trabzon sütun

Yine bir başka rastlantı sonucu olarak Tabakhane köprüsü ile Kahramanmaraş caddesi arasında kalan bölümde "op" inşaatı için yapılan kazılarda ortaya çıkan tarihi eserler ve Roma dönemine ait örme sütun gün yüzüne çıkartılmıştır.

Kent içinde yapılan kazılardan çıkan kültürel miras artık bu bölgelerde yapılacak her türlü kazıda uzmanların ve arkeologların yer almasını zorunlu kılmaktadır.

Tarihi geçmişine bu denli duyarsız kent bilincinden yoksun bir Trabzon adeta değeri bilinmeyen bir mücevher gibi orta yerde durmakta ve kültürel zenginliğinin ortaya çıkmasını beklemektedir.

Yazılı tarihimiz ve şu ana kadar bulunan tarihi eserlerimiz birlikte değerlendirildiğinde Trabzon, yer üstünde ve yeraltındaki kültürel mirası ile bir açık hava müzesi olabilecek potansiyele sahip bir kent olarak dikkat çekmektedir.

Belki de en kolay olanı ve ilk yapılması gereken surlardaki bitki tahribatının ortadan kaldırılması ve surların üzerindeki niteliksiz yapıların yıkılması olmalıdır.

Ardından kral sarayının ‘’süslü salonları, balkonları, beyaz mermer zeminleri, altın pırıltılarıyla yıldızlı gökyüzünü hatırlatan tavanları’’nın (7) yeniden kente kazandırılması beklenilmelidir.

2. Dünya savaşında yıkılan Avrupa kentlerinin (Berlin, Hamburg, Dresden, Rotterdam, Varşova, Sankt Petersburg vd.) bombardımanlarla yok edilen kültürel mirası sarayları, parkları, görkemli binaları  tekrar yerine konularak bu kentlerde kültürel sürekliliğin sağlanması adeta küllerinden doğmayı başarabilme öyküsüdür.

Bu  örnek dikkate alınarak Trabzon'un kaybettiği  kültürel mirasını geri kazanmalıdır.

Sanırım Trabzon'u tarihi geçmişine saygılı bir kente dönüştürmek yıkılan Avrupa kentlerini bugünkü görünümüne kavuşturmaktan daha kolay olsa gerek.

Yeter ki konunun önemini kavramış yöneticiler, tarih bilinci kazandırılmış kamuoyu ve uzmanlar bir araya gelebilsinler.

O zaman gerekli mali kaynak da bulunmuş olacaktır.

NOTLAR

1- Son Trabzon İmparatorluğu, William Miller

2- Orhan Öztürk makaleleri (mitoloji gezi tarih)

3- Anabasis: Yukarı doğru yükselme tırmanma çıkış

4- Sardes:Manisa Salihli ilçesinde Sart kasabası yakınlarında antik  Lidya devletinin başkenti

5- Restitüsyon: Zarar görmüş kısmen yıkılmış yada tamamen yok olmuş yapıların çeşitli kaynaklardan yararlanarak yeniden projelendirilmesi

6- Orhan Öztürk makaleleri (mitoloji gezi tarih)

7- Son Trabzon İmparatorluğu, William Miller 

M. Topaloğlu
(Mimar)
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)