Yemen'in feryadı, Çanakkale'nin çığlığı onlarda saklıdır.

Çoğu isimsiz bir halk ozanı tarafından yaratıldıktan sonra yüzyıllar boyu halk denilen büyük ustanın tashih ve tezhibinden geçen türküler, milletimizin büyük tecrübesini sese ve söze bürünmüş birer mucize olarak önümüze sererler. 

Türk milletinin geçmişten günümüze kadar olan birikimini nesilden nesile aktaran türküler “Türk'e ait, Türk ile ilgili” anlamına da gelmektedir. Türküler Adriyatik’ten Çin’e kadar Türklerin yaşadığı toprakların vazgeçilmez kültürel öğeleridir. Türk kültürünün önemli özelliklerinden biridir.

AZERBAYCAN TÜRKÜLERİ

Türkülerimiz, Türk dünyasının araştırılmayı bekleyen gizli hazinelerindendir. Azerbaycan’ın türkü konusunda özel bir yeri vardır. Azerbaycan türküleri bin bir türkü türüne sahip Anadolu halkının en çok sevdiği türkülerdendir.   

Zaliha’dan Azer Bülbül’e kadar onlarca şarkıcı tarafından seslendirilen ve büyük beğeni alan ‘Bilirsen mi sennen niye küsmüşem’ türküsüyse bestesi kadar sözleriyle de dikkati çekiyor.

Günümüz deyimiyle, ‘ego’su oldukça yüksek bir kişi (Şeyda Eziz) tarafından yazıldığı anlaşılan türkünün müthiş sözleri şöyle:

Bilirsen mi sennen niye küsmüşem
Bahmadın üzüme size gelende
Ona göre bu dostluğu kesmişem
Kem bahırsan üzbe üze gelende

Kerem olup men oduna yanaram
Dostuma dost düşmenime yamanam
Men arifem işareden ganaram
Kelmeni başlayıp söze gelende

Şeyda diyer hiç derdimi bilmedin
Dost oluban bir üzüme gülmedin
Vede verip vedemize gelmedin
Ne demiştik geze geze gelende

 

ŞEYDA AZİZ KİMDİR? ŞEYDA AZİZ'İN HAYATI

Şeyda Aziz Askeroğlu 1889 yılında Erivan Hanlığının Dereçiçek bölgesinin Kesik kentinde doğmuştur. Babası Asker Bey bilgili eğitimli ve hürmetli bir aydındı. Güney Azerbaycanda dini eğitim görmüştü. Döndüğünde bir mescit yaptırmış ve orada öğrenci yetiştirmiştir. Şeyda Aziz’in ana ve babası erken yaşta ölünce ağabeyi Aziz baba ocağı Dereçiçek’e göçtü. Ancak burada Ermeni kalkışması başlamıştı. Kısa sürede yayılan Ermeni vahşeti ve kırgını üzerine Aziz kızkardeşi Şeyda’yı da alarak Ağstafa kentinin Köçesger kentine halası Haticegiller’e gelir ve buraya yerleşirler.Şeyda Aziz burada saza söze eğilim gösterir. On yaşından beri şiirler yazmaktadır. Şiirleri onlarca türkü şarkı sözü olarak yayılır, repertuvara alınır. Ölümünden ancak kırk yıl sonra kızı Gövher Hanım Şeyda Aziz’in şiirlerini ‘Gelende’ adıyla kitaplaştırmıştır.  

Şeyda Aziz bu yetenekli şair 1957 yılında ölmüştür.  

Şairin “Gelende’ adlı türküsü ve onlarca bestelenmiş şiiri lirik müzik olarak radyolarda ve diğer kanallarda seslendirilmekte ve halkın sevgisi devam etmektedir. (Bilgilendiren Azad Karadereli'ye teşekkür) 

TÜRKÜ NEDİR? TÜRKÜ ADI NEREDEN GELİYOR?

Türkü kavramı, Türkçe Sözlük'te “Hece ölçüsüyle yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş manzume” olarak tanımlanıyor.

Kâmus-ı Türkî’de türkü “Türklere has bir biçimde şarkı” şeklinde nitelendirilmiştir. Türkü ile ilgili benzer bir tanımın yapıldığı Edebiyat Lügati’nde “Çoğu 11'li hece ile nazmedilmiş ve umumiyetle Anadolu'da bestelenip söylenilmeye bağlanmış olan milli nağmeli şarkılardır” (Tahirü’l Mevlevi’den akt. Yakıcı, 2013: 45) tanımı yapılarak şekil özellikleri verilen türkünün millî olduğu vurgulanmıştır. Müzik sözlüğünde türkü, halk müziğinin geniş bir yaratma alanını temsil eden en yaygın köklü ve canlı biçimi olarak geçmektedir. Ali Püsküllüoğlu’nun Türkçe Sözlük’ünte türkü şu şekilde tanımlanmaktadır:

1-Yazanı ve besteleyeni bilinmeyen halk şiiri biçimindeki sözlerle ve halk ezgileri ile oluşmuş bir şarkı türü. 2. Halk şiirinde hece ölçüsüyle yazılan, genellikle kavuştaklı, bireyin ya da toplumun acılarını, sevinçlerini dile getiren kendine özgü bir ezgiyle söylenen bir koşuk biçimi türü.

Fuat Köprülü, Türküyü lirik bir aşk şiiri olarak nitelendirir. Yine Köprülü, türkü sözcüğünün Türk sözcüğüne ‘î’ nispet ekinin eklenmesiyle ‘Türk’e ait’ anlamındaki ‘Türkî’ sözcüğünden gelerek zaman içinde ses uyumuna bağlı olarak ‘türkü? şekline dönüştüğü görüşündedir

Orhan Hançerlioğlu, türkü için ‘Türk işi şarkı’ diyerek türkünün Türk milletine ait bir tür olduğunu vurgular ve hece ölçüsü ile yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş koşuk olarak tanımlar.

Pertev Naili Boratav da kim tarafından meydana getirildiği bilinmeyen türkülerin sözlü gelenek içinde doğduklarını ve geliştiklerini, şekil ve içeriklerinin yaşanan çağa ve mekâna bağlı olarak değişebildiğini, zenginleşebildiğini, bozulabildiğini söyleyerek, her zaman bir ezgiye koşulmuş olarak söylenen şiirler olarak tanımlamıştır. 

Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)