Ben Napoli Radyosu / Serdar Koçak
8 Mayıs 1993 Bir cafedeyim, önümde bir fincan çay var, hızla yudumluyorum onu, tabakta şekerler duruyor, karşı masada bir çift: ikisi de genç ve aktiviteleri oldukça fazla; sık sık biri diğerinin elini tutuyor, birbirlerine bakıyorlar, biri bitirmeden diğeri konuşmaya başlıyor, ben sabahtan beri konuşmayı başaramıyorum, yine sesler duymak istiyorum, kafamın içindeki radyo sustu: Amerikalılar yerleştirdikleri vericiyi hastanede geri almış olabilirler, yeniden yerleştirecekleri zamana kadar beklemeliyim; hem düşünülenleri kaydeden, hem yayınını kesmeyen radyoyu, o beni ısıtıyor, gömleğimin düğmelerini açıyorum kar altında şehri gezerken, araçlar sesin üzerime yaydığı etkiden paylarını alıyor, araçları kullanan insanlar yavaşlıyor radyonun konuşma hızı arttıkça; o sesini yükselttikçe insanların konuşması parazitleniyor, insan bir yandan müzik dinlerken bir yandan da konuşuyor onunla, insanların küstâhlıkları ortadan kalkıyor ama susuyor şimdi ses, konuşmayı başaramıyorum çünkü Amerikalılar düşünme dinamiğimi değiştirdiler, hislerim oluştukları atmosferde kalıyor, iletilemiyor çünkü artık konuşma yok ses olmazsa. Bütün bunları bir peçete kağıdına yazıyorum ve yazmak için içimdeki sesi uyandırmaya çalışıyorum henüz cümle yapımı bozmayı başaramadım, kendinden ben diye söz eden kişi kendini bölmüştür. Ben kendi hissediyor ses büyük yosun kraterleri altından gelmektedir, ses sevmez zamirleri. Ben aklımın içinde bir yanardağım, içinde bir göl var gölde alıcı verici telsiz. Allah onaltı yaşında bir kız İspanya'da, siyah lale filminde; sevmek bilmiyor, bütün yapabildiği ses çıkartmak: İspanya radyosu yüksek frekanslı ışın salgılıyor ve Amerikalıların cihazı bozuluyor. Radyoyu dinlemek için televizyonları gizlemek lazım. Franco Allah'ın yeğeni olmaktadır ve sinemaları sever, Franco'nun ajanları şehirde seslerin durdurulduğu hastaneler kurmuşlardır renkleri yoketmek için beyaz üniformalar giyerler bu yüzden ben anne; bana hamiledir, radyo annenin içinde, radyo benim içimde; ben olmazsam anne Allah olur ve dinleyemez radyoyu o zaman ağlar, çok terler, deniz ve radyo annenin içinden çıkarlar çay kolaylaştırır radyo dinlemeyi beyaz üniformalı kadınlar çocuk doğuramaz onlar Franco'nun akrabasıdırlar ve kendilerinden baba diye söz ederler bu sakin sakin konuşurken öfkeli olmalarından anlaşılır anne Amerikalıları sever baba İspanyollar. İspanya ve Amerika benim kafamda vapur saati ile yönetilen iki nahiyedirler olurlar savaş halinde Nagasaki ve Hiroşimadırlar annemin radyosunda. Yeni bir çay geldi karşı masadaki çift gitti ikisi de üniversite öğrencisi beni gördükleri için gördüler nahiyeleri sesleri daha iyi duyabilmek için yatmaya gittiler çok ses çıkarttığım için ve Allah oluyorken kadınlar ben çay içer eski zamanda bir gülbahçesi bir göl kıyısında bir mavi sözlü sandallar peçete bitti ses net. Ben Napoli radyosu tam özerk. Serdar Koçak YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN!
(Ben Napoli Radyosu, Korsan yayınları, İstanbul 1995)
Gerçek Edebiyat
YORUMLAR