Aziz Nesin söylemişti
AZİZ NESİN (20 Aralık 1915 Heybeliada / İstanbul - 6 Temmuz 1995 Alaçatı / Çeşme) Saygıyla anıyoruz...
(..) Herşey gözlerimizin önünde oluyor. Yıllardanberi herşey gözlerimizin önünde olup bitiyor. Ama yurdumuzda kimileri, özellikle kimi aydınlar, bütün bu olup bitenler karşısında “Yok canım o değildir... ne diye o olsun! İnşallah o değildir!” diye kendilerini avutmaya, bizleri de kendileriyle birlikte aldatmaya çalışıyorlar. (...) Kendilerini avutmaya, bizleri de aldatmaya çalıştıkları gözler önündeki olayların en günceli türban olayıdır. (...) Bugün kızlarından başörtülerini çıkarmalarını laiklik ve Atatürkçülük sananlar şunu bilmelidirlerki, o zavallı kızlarımıza başörtülerini örttürüp onları ortaçağ kılığına sokanlar kendileridir. İlkokuldan başlayarak okullara dindersi koyacaksınız, okula gitmeyenleri de Kuran kurslarında eğiteceksiniz. İmam-Hatip okullarının sayısı, meslek okullarının sayısını aşacak. Sonra da böyle bir eğitimle yetiştirdiğiniz kızlar başörtüsü örtmeyecekler! O din dersinde Adem'in (yani erkeğin) kaburga kemiğinden yaratıldığına inandırılan kızlarımızın başörtüsü örtmemeleri olanaksızdır. (...) Bu yalan dolan, bu ikiyüzlülük, bu sahtecilik her alanda egemendir. Bugün geçerli olan Atatürkçülük de gerçek değildir. Atatürk sağken, kendisi yaşarken, bu Kuran kursları yoktu ve yasaktı; bu din dersi adı altındaki İslamlık dersleri de yoktu. Bugünkü Atatürkçüler Onun sağlığında yapmadıklarını yaparak, yaptıklarını da yıkarak Atatürkçü olduklarını söyleyebiliyorlar. (...) Ne yana baksak ikiyüzlülük, sahtecilik... Evet, gizli kapaklı değil, herşey gözlerimizin önünde olup bitiyor ve bizler hala laiklikten, Atatürkten söz ediyor, edebiliyoruz. Atatürk Türkiyesinde bugün, salt köylerde değil, ilçelerde, hatta illerde bile yağmur duasına çıkılıyor ve gazetelerde yayınlanan resimlerde yağmur duasına katılan Türkiye Cumhuriyeti kaymakamlarını, kimi aydın sanılanları bile görüyoruz. Herhangi bir mahkemede yargılanırken, beni yargılayan yargıcın yağmur duasının etkisine inanıp inanmadığını düşünmekteyim. Çünkü bir yargıç, aynı ceza yasasının aynı maddesini, yağmur duasına inanıyorsa başka türlü, inanmıyorsa başkatürlü değerlendirecektir. (...) Üniversiteli kızların başörtüsü örtmelerini, demokrasinin ve demokratik özgürlüğün bir gereği olarak savunan Turgut Özal gibi kendilerini demokrat hatta ilerici sanan aydınlarımız bile var. Oysa başörtüsü bir inancın simgesidir. O inanç, dünya işlerini kendi doğrultusunda düzenlemeyi ve düzeltmeyi amaçlamaktadır. Başörtüsünü bir giyim özgürlüğü olduğunu sananlar şunu bilmiyorlar ki, başörtüsü örtenler çoğaldıklarında, böşörtüsü örtmeyenlere zor kullanarak başörtüsü örttürecekler ve başörtüsüz olanları üniversiteye almayacaklardır. Bu gerici zorbalık Türkiye'de bugün bile yaşanmaktadır. (...) Türkiye'de bugün durum, İonesco'nun Gergedan adlı oyunundaki gibidir. Oyunda insanlar gergedanlaşmakta, gergedanlaşmaya karşı olanlar da baskı karşısında gergedanlaşınca, geri kalan insanları da gergedanlaştırmaya çalışmaktadırlar. Tıpkı bu oyunda, karşı olanların bile gergedanlaşması gibi yavaş yavaş herkes, hem de Atatürk diye diye ortaçağ gericiliğinin etkisine girmektedir. (...) (Aziz Nesin, Korkudan Korkmak, s. 46-48. Nesin Yayınevi, İstanbul, Nisan 2011, 10. baskı) Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR