Aydınlanmanın ezgisi Bulutsuzluk Özlemi 40 yaşında / Hasan Murat Doğan
Bulutsuzluk Özlemi kentin, kentlinin müziğidir aynı zamanda. Anadolu rock müziğinin ağırlıklı kırsala, köye vurgu yapan tarzının, geleneği reddetmeden, ondan da yararlanarak, kentli müziğine evrilmesinin öncüsü olmuştur.
1988 yılı yazıydı. Ankara Kızılay’daki Soysal Pasajı’nın yakınındaki yeni açılmış, küçük kasetçi dükkanına sık sık giderdim. ‘Türkçe sözlü müzik’ rafında kapağı ve özellikle üzerinde yazan ismi ilginç olan kaset, her gidişimde dikkatimi çekerdi. Mavilik içerisindeki bir bulutu delen ucu sivri bir şemsiye sapı ve değişik bir kaset ismi. O yıllarda ‘özgün müzik” denen bir tür çok revaçtaydı. Ben de kasetin adından bu türde bir müzik olacağını düşünüp, elime alıp bakmazdım bile, ama her gittiğimde aynı yerde görürdüm. Yaklaşık üç yıl sonra, üniversiteden bir arkadaşım, birkaç gün önce bahsettiği grubun kasetini, bölümün kantininde elime tutuşturdu. Yine o tuhaf ad, ama bu sefer başka bir kaset, kapak resmi bu sefer daha da ilginç. Bu kasete bakışım da kasetçideki bakışım ile aynıydı. Arkadaşımı kırmak istemedim, dinlemem, birkaç hafta sonra da geri veririm diye düşünerek, yüzümü buruşturmamı saklamaya çalışıp, burun kıvırarak, kaseti cebime koydum. Birkaç gün sonra evde kaset elime geçti. Arkadaşımın hatırına az bir şey dinler, kapatırım önyargısıyla teybe koydum. Beklentim ile ilgisi olmayan müzik ve sözler beni karşıladı. Daha ilk şarkıdan beni etkiledi: “Gün Başlıyor.” Yaşamın tüm karmaşıklığına rağmen, bir nefes alabilirsek, yaşamanın gücüne yenilip, coşacağımız bir yaşama sevincini duyumsatan bu şarkı ile otuz yılı aşkın Bulutsuzluk Özlemi grubu ile dostluğum, o anda başladı. Bu dostluk o kadar yaşamımın içerisine geçmiş ki öykü kitabımda bile iki öyküde grubun isminin ve şarkısının geçmesi adeta kendiliğinden oldu. O yıllardaki saçma sapan şarkı sözleriyle ilgisi olmayan sözler, ona eşlik eden gitar ve saksafon ağırlıklı şarkı, birkaç yıl geç de olsa Bulutsuzluk Özlemi ile tanışmama sebep oldu. Tüm şarkılar yaşamın tam içindendi, kasetin son şarkısı “Sözlerimi Geri Alamam” otuz dört yıldır beni aynı duygularla etkiledi: Hiçbir kere hayat bayram olmadı ya da her nefes alışımız bayramdı. Bu sefer 1992 yılının Nisan ayında üçüncü album Güneşimden Kaç çıktı. Kaseti her gün defalarca dinlemekten, vize ve final sınavlarına çalışmakta çok zorlandığımı hatırlıyorum. Yaz stajı yaptığım o yaz, bu kaset gurbette bana arkadaşlık etti. Edebiyat ve müzik, genel olarak sanat yaşamımıza çok büyük değer ve anlam katar hiç kuşkusuz. Bulutsuzluk Özlemi’nin müziği bu anlamı ve değeri benim için çoğaltan bir müzik olmuştur, otuz dört yıldır. Bizim popüler müziğimizin ana konusu genelde aşktır. Özellikle yaklaşık son kırk yıldır, konusu, sözleri birbirine benzeyen, arabesk veya benzeri bir müzikle, vıcık vıcık sözlerle, sözde aşk şarkıları toplumdaki çürümenin, yozlaşmanın da göstergesi ve hatta öncüsü olmuştur. Grubun da aşk şarkıları var tabii ki ama onunki genel geçer aşk şarkıları değildir. “Tepedeki Çimenlik"te yalınayak dolaşarak, yemyeşille, masmavinin ortasında hayaller kurup, sadece sevgi diyen, başka hiçbir şey istemeyen, beklemeyenlerin şarkısı örneğin. “Bir Güzel Gördüm Giderken Yolda”, “Yıllar Sonra”, “Yalnız Kalma Bu Dünyada”, “Evinde Gitarın Var mı?”, “Evet Evet”, “Aşk Zamanı”, “Lili Yar”, “Aşk Çok Para Yok”, “Rüzgar” ve diğerleri. Bu şarkılar içi boş aşk, sevgi şarkıları değil, yaşamın akışı içerisinde, doğal, insana özgü duyguları, düşünceleri anlatan şarkılar. Bulutsuzluk Özlemi müzik grubu ilk yıllarında Bulutsuzluk Özlemi’nin şarkılarının bana göre en önemli özelliği yaşama, yaşamın birçok alanına dokunmasıdır; söyleyecek çok sözü vardır grubun. Onların dokunduğu konulara, başka müzisyenlerde pek rastlayamazsınız. Protest müziğin de öncüsü olan grup, 70-80’li yıllardaki çoğunlukla ajitasyon ve slogandan oluşan protest şarkılar benzeri şarkılar yapmamıştı. “Hazarfen Ahmet Çelebi’de naif, iç sızlatan protesto duyulur, başka bir şarkıda Şili"ye özgürlük isterken, örgütlü bir halkı hiçbir kuvvetin yenemeyeceği haykırılır. "Harran Ovası”nda pamuk tarlasında kadın, erkek, çocukların çapa yapması anlatılırken, "Seni Görmem Lazım” şarkısında tarikat, ticaret, siyaset üçgeninden, ormanların işgaline, derelerin, denizlerin kirlenmesine kadar bahsedilir. "Bütün Bu Yaşananlardan Sonra” şarkısında adeta küçük bir insanlık ve dünya tarihi anlatıldıktan sonra, özgürlük vurgusu yapılır. Irak işgali, "Bağdat Kafe”ye "Felluce” şarkılarında göz yaşartan, lirik sözlerle söylenir. Şarkılarında çoğunlukla, her şeye rağmen umut vardır, yaşama sevincine davet vardır, emek vardır, hatta her koşulda yaşamaya mecbur olduğumuz inancı vardır, zengin melodi ve ritm dolu seçkin bestelerle. Tabii ki bu kısa yazıda, grubun onlarca şarkısının dökümünü yapamam, ama Bulutsuzluk Özlemi’nin şarkılarında sade, içimizden olan insanlar da unutulmaz. Kaportacısından, üniversite öğrencisine, pastanedeki garsondan, mekanik bir fanatiğe, salepçisi, kokoreççisinden, Taksim’de PTT’nin önündeki insanlara kadar insana, onların duygularına, yaşamına dokunulur. Bulutsuzluk Özlemi kentin, kentlinin müziğidir aynı zamanda. Anadolu rock müziğinin ağırlıklı kırsala, köye vurgu yapan tarzının, geleneği reddetmeden, ondan da yararlanarak, kentli müziğine evrilmesinin öncüsü olmuştur. Bulutsuzluk Özlemi kendi türünde ilklerin grubudur. İlk Türkçe rock yapan müzik grubudur. Gruptan önce de Türkçe rock vardı, ama grupla birlikte Batı kaynaklı rock ve yer yer Anadolu ezgisi güzel Türkçemizle harmanlanmıştır. Şarkı sözleri bana göre çağdaş bir kent ozanının elinden çıkmış bir edebi nitelik taşır. Benim bildiğim ülkemizde senfoni orkestrasıyla birlikte konser veren ve ayrıca akustik, fişsiz (unplugged) konser veren ilk rock grubudur. Grup adını değerli aydın, yazar Mümtaz Soysal hocamızın bir yazısından almıştır. Güzel, yaşanılası bir dünya için yaşamları pahasına mücadele etmiş insanları anmak için yazılan bu yazıdan, grubun adı doğmuştur. Bu adın grubun kırk yıllık değişmeyen çizgisine, söylemine son derece uygun olduğu gerçektir. Gerek ülkemiz müzik tarihinde, gerekse benim kişisel tarihimde son derece önemli bir yere sahip olan, Cumhuriyetimizin, zengin kültürümüzün müzik alanındaki yüz akı örneği, aydınlanmanın ezgisi diye tanımlayabileceğim Bulutsuzluk Özlemi’ne nice müzik dolu uzun yıllar diliyorum. Savaş, terör, açlık, yoksulluk, emperyalizm, sömürü, salgın, paranın egemenliği, çevre kirliliği gibi kara kötülük bulutlarının insanlığın ve tüm canlıların üzerinde olmadığı bir dünya ve yaşam özlemiyle, Bulutsuzluk Özlemi’nin 40. yılını kutluyorum. Hasan Murat Doğan
Gercekedebiyat.com
YORUMLAR