Türkiye’nin BBC Güney Avrupa Yayınlar Masası şefi olarak tanıdığı, gerçekte modern Türkoloji dünyasının üstatlarından Dr. Andrew Mango’yu kaybettik. Bu bizim için gerçek bir kayıptır. Avrupa ve Amerika’daki Türkoloji çevrelerinde Türkçeyi bu kadar zengin, selis biçimde kullanan bir uzman bir elin parmaklarıyla sayılacak kadar azdır. Kardeşi zamanımızın ünlü Bizantinisti Cyril Mango’dur. İkisi de gençliklerini Türkiye’de geçirmişlerdi, bilhassa Andrew Mango Türkiye’yi tanıyan bir Britanya vatandaşıydı.
Gerçektir, çok anlatılır: Bir cumhuriyet resepsiyonunda efsanevi büyükelçimiz Zeki Kuneralp, Andrew Mango’yla tanışıp çok kısa bir görüşmeden sonra yanındakilere “Beyefendi vatandaş mıdır?” diye sormuş.
İsabetsiz bir teşhis değildi. Andrew Mango’nun Türkçesi artık İstanbul’da yok olan Beyoğlu’nun aydın Avrupalılarına mahsus, düzgün, zengin, tatlı ve çok az aksanlı bir Türkçe sayılırdı. Telaffuzda yanlışlık yoktu. Mesela Cornelius Bischoff ve Irene Beldiceanu-Steinherr de Türkiye’de yetişen böyle Türkologlardı.
Andrew Mango, yayın hayatı boyunca ve konuşmalarında Türkiye hakkında sadece yabancı çevrelerin ve basının değil, bazı Türklerin ürettiği efsanelerle de cebelleşmiştir. Burada keskin bir mizah da kullanırdı. Ona göre Türkiye’deki darbeler bir tıkanmanın ve başka tip darbecilerin yarattığı tehlikeli çıkmazlara karşı yapılmıştı. Bazı tertiplerin ve cinayetlerin derin devletten çok, mahalli polis ve uçuk şiddet taraftarlarınca tertiplendiğini söylemiştir. Her şeyden önce Türkiye’nin sağlam temelleri olduğunu, geliştiğini, gelişmeye müsait ve tıkanmaları aşabilen bir toplum olduğunu tekrarlardı.
Rusya göçmeni bir ailenin çocuğu olarak 1926’da Türkiye’de (İstanbul) doğdu. Besbelli ki annesinden aldığı Rusça çok sağlamdı, hayatının sonuna kadar da Rusya’da çıkan önemli rapor ve kitapları okudu, her konuşmamızda bu konuda ilginç örnekler ve kaynakları belirtirdi. Bildiğim kadarıyla İstanbul’da “Levanten” dediğimiz Latin asıllı bir aileyle yapılan bir evliliğin çocuğuydu. Doğu Akdeniz’in bütün dilleri ve bütün önemli Batı dillerini çok genç yaşta öğrenmişti. Üstüne İngiltere’deki eğitim yıllarında Arapça ve Farsça... Doktorası geniş ölçüde İran edebiyatına dayanıyordu.
Tahlillerinde Britanya ulemasının titizliğine, ayrıntı düşkünlüğüne ve bilgi birikimine tutkunluğundan gelen bir üstünlük vardır. Bence Türkiye üzerindeki çağdaş analizlerinde bile en başta Türkleri dahi uyaran özelliği buna dayanır. Türkiye üzerine yazdığı bir düzine kitabını tek tek tahlil ettiğimiz zaman bu özelliği göze çarpar. The Turks Today (2006) genel okuyucuya yönelik popüler bir eser olarak kaleme alınmasına rağmen Türk aydınlarının bile zevkle okuyacağı bir çalışmadır. Ortadoğu üzerinde kaleme aldığı bütün çalışmaları böyledir. 2010 yılında basılan From The Sultan to Atatürk, Turkey, 1919-1923 arası anlaşmaları içeren kitabı "Mütareke Dönemi" için mutlaka başvurulacak bir kaynaktır.
Hiç şüphesiz Andrew Mango’nun Atatürk: The Biography of The Founder of The Modern Turkey - Modern Türkiye’nin Kurucusu Atatürk adlı kitabı 800 sayfaya ulaşan, hem kullandığı kaynaklar hem soğukkanlı analizleri ve doğruluğuyla çok uzun zaman öncülüğü elinde tutacak bir temel eserdir. İyi eğitim görmüş donanımlı bir akademisyenin uzun zaman süren yayın hayatından edindiği ustalıklı üslup bu kitapta da görülür.
Andrew Mango’nun Türkiye için yazdığı bütün kitaplar ve bilhassa bu “opus magnum” (başyapıt) muhallet (kalıcı) eserdir. Dünya onu okuyor, Türklerin de okuması gerekir.
Andrew Mango, yazıları kadar sohbeti de tatlı, mütevazı bir dosttu. Hareketli hayatı içinde zaman zaman bütün dostlarıyla görüşme imkanı olmuştur. Hafızası hep diriydi. Her zaman konuşacak yeni şeyler bulurdu. Herhalde günlük politikayı konuştuğu kimseler de vardı. Ama meslektaşlarıyla yaptığı tarih sohbetleri ve geniş Ortadoğu ve Kafkas coğrafyasından açtığı bahisler unutulmaz sohbetlerdendir. Türk halkının dış dünyada samimi bir dostu ve öğrencilerin aydınlık bir yazar olarak onu hep anacağı açıktır.
İlber Ortaylı
(Milliyet)
YORUMLAR