Son Dakika



Fotoğraflar. Erdem Buyrukçu

Bu gün tarihi karıştırdığımızda Anadolu insanının 11 bin yıldır derdine çare bulmak için dilek tuttuğunu görürüz.

Bu topraklarda yaşayan tüm medeniyetler türbeleri, yatırları, kutsal sayılan ağaçları, kayaları, şifa bulmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak, zengin olmak, ev araba sahibi olmak, boşanmak ya da askerdeki çocuklarının sağ salim geri dönmesi için binlerce ziyaret edip ağaçlara çaput bağlayarak, dualar ederek  görünmeyen ve sadece  inançlarında yaşayan ilahi güçlerden yardım dilemişlerdi.

"Aşk kilitleri"ne inanan Almanlar ise aslında batıl inançlar konusunda Anadolu insanı kadar tutkulu değiller.

Günümüzde bu tarz inançlar bilimsel olarak kabul edilmiyor olsa da, bir şekilde hayatlarımızda yer alan Batıl inanışları sınırlı olan Almanların yüzde 25’i dört yapraklı yoncanın şans getireceğine inanıyor ve yazın parklarda dört yapraklı yonca arayabiliyor. Yüzde 36’sı bir baca temizleyicisi ile karşılaşmanın şans getiren bir işaret olduğuna inanıyor. Bir sentin uğur getireceğine inanıyor..

.

Öte yandan Almanların dörtte biri de soldan gelen bir kara kediyle karşılaşmaktan korkuyor; uğursuzluk getireceğine inanıyorlar. O nedenle Almanya’da siyah kedi sayısı çok azdır. Fakat pek çok ülkede olduğu gibi kayan bir yıldız görünce de dilek tutmayı  ihmal etmiyorlar. Bunun dışında altından geçilmemesi gereken merdiven, bir çingene inanışı olduğu iddia edilen kırılan aynanın yedi sene uğursuzluk getireceği  ve Hıristiyanlığın temelinden gelen genellikle talihsizlik ve batıl endişelerle anılan, filmlere konu olan, 13’üncü Cuma gününün uğursuz olarak kabul edilmesine (gerçek sebebi tam olarak bilinmemekle beraber. 13. Cuma'nın uğursuz, lanetli olduğuna ilişkin inançların  Hıristiyanlıktan kaynaklandığı yazılmaktadır. Buna göre Hz. İsa Cuma günü yaşamını yitirmiştir ve son akşam yemeğine 13 kişi katılmıştır.) inanıyorlar.

Avrupa’da ise bu inancın en azından –Aşk Kilitleri– ile ilgili olanı İtalyan yazar, film yönetmeni ve senarist Federico Moccia’nın 1992 yılında Gökyüzünden Üç Metre Sonra kitabının filme çekilmesinden sonra başladığını söylersek abartmış olmayız… Yazarın kitabını okuyan sevdalı gençler aşk yemini olarak Roma'daki Milvian Köprüsü'ne asma kilit takma geleneğini başlatmışlar. Ardından kitaplar, filmler, paylaşımlarla bu inanış Paris, (Passerelle de Solferino), (Pont des Arts), (Sédar-Senghor), (Pont de l'Archevêché), Moskova, (Wodootvodnij kanal), Helsinki (Liebesbrücke), Münih (Thalkirchner Brücke), Salsburg –(Am Makartsteg), Prag, (Karlsbrücke), Malta (Sliema), New York ( Brooklyn Bridge)  Edinburgh (Forth Road Bridge), Albury, Avustralya, (Hume Gölü), Ottawa, Kanada (Corktown Footbridge), Bamberg (Zincir Köprü), Toowoomba, Avustralya, (Piknik Noktası), Lovelock, Nevada, ABD (Lover's Lock Plaza) gibi diğer ülkelerde de yayılmıştı.

HOHENZOLLERNBRÜCKE KÖPRÜSÜ

Almanya’da ise "Aşk Kilitleri" köprülerinin en meşhur olanı Köln’deki “Hohenzollernbrücke“ köprüsü. 113 yaşında savaş görmüş 409 metre uzunluğundaki, Ren nehrinin diğer tarafında büyük Avrupa kentleri ile Köln merkez istasyonunu bağlayan köprü aşıkların, sevgililerin buluşup birbirlerine bir ömür boyu aşk ve bağlılık yemini edip anahtarını da Ren nehrine attıkları bir köprü.

Her yıl 100 bin yeni kilidin takıldığı köprüde 1 milyonu aşkın kilit olduğu hesaplanmış.

Hergün üzerinden 1200 den fazla trenin ve binlerce insanın geçtiği eski köprünün 40 tonu aşan kilit ağırlığının köprüye zarar verdiğini ileri süren yetkililer geçtiğimiz yıl konuyla ilgili yasaklama kararını bir gün sonra iptal etmişlerdi.

Aynı sorunu yaşayan dünyanın birkaç ülkesinde “Aşk Kilitleri“ çoğunlukla güvenlik nedeniyle kaldırılırken köprülere –Kilit Asmak Yasaktır– uyarıcı levhaları konulmuştu.

Eylül 2014'te, korkulukların bir kısmı kilitlerin ağırlığı altında çöktükten sonra, aşk şehri Paris'teki –Pont des Arts'tan– yaklaşık bir milyon (45 ton) kilit çıkarılmış ama bu kaza insanları korkutmamış, Paristeki diğer köprülere yönlendirmişti.

Köln belediyesi soruna bir çözüm ararken her gün yüzlerce insan aşklarını perçinlediğine inandıkları geleneği sürdürmek için köprüye gelip üzerinde isimleri olan anahtarı köprüye bağladıktan sonra anahtarını Ren nehrine atmaya devam ediyor.

Görünen o ki bundan sonra da devam edecek.

Erdem Buyrukçu (Köln)
Gerçek Edebiyat

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)