Ahmetler Yokuşu (Lale Destanı) / Ümit Sarıaslan
                                         
	  
	 
	Kesile buyrulunca tellikavaklar 
	Osmanlı taklidi minarelerde 
	İncesu ölü bir kızdır şimdi 
	Ha demeden daha 
	Üç altın işlemeli kaftan 
	Ahmet I 
	Küçük müçük yaşı 
	Kanı kumaşını boyarmış öfkesi kabardı mı 
	Yok hükmünde bir adam 
	Bu yüzden olmalı 
	Hanginizdi en talihsiz 
	Ne vakası idi geldiği 
	Her sabah ayrı çiçek 
	Derkenar etti bugünü yazıcıbaşı 
	İster talih desin ister tarih gayrı 
	Kim okur kim dinler seni 
	Kitaplar sözlükler sözcükler 
	Sebil olmuş sürünür yerlerde 
	Yaslanmış saray kapısına 
	Ne lale ne damat 
	Gökkubbe altında bir göstermelik 
	Otağı hümayun kutlu kaftan 
	Kadınlar yapılar şarkılar 
	Ümit Sarıaslan 
	 (Ankara, Mayıs 2001 / Şubat 2017)
	Koca Nedim n’oldu o günler 
	Dilde lezzet bunca mısraın 
	Söylemiyor nerde mezarın 
	(Cahit Sıtkı Tarancı, “Nedim’e Dair”)
	Yollara vurdu kendini seyran esriği
	Ne arnavutu kalmış ne kaldırımı kentin
	Darmadağın bakışın kileri
	Bir Hafız Burhan klasiği
	Şişhane yokuşu değil
	Ahmetler yokuşu burası
	Anızları arasında saklanır anıların
	Kaç yıl oldu bilen yok
	Kendi toprağına gömüleli
	Hışırdamadan kavaklar
	Çıktı geldi Üç Ahmetler
	Kentin zifirine bulanmış
	Zihnin kuyularından 
	Geçmişin geometrisinde
	Bir yaldızlı üçgen
	Üç köşesinde üç Ahmet
	Üçü de sultan
	Ahmetler yokuşunda
	Nam-ı diğer Bahtî
	Arifesi üç Ahmetlerin
	On üçü vurunca saati
	Altında buldu sadaret sandalyesini
	Mülkün başı nerden bakılsa
	Helal olsun sakalı bitmemiş oğlana
	Vermeden sırtını sarayın sedirine
	Son verile buyurmuş
	Nizam-ı Âlem’çün
	Kırdırtma töresine
	Evladı babaya
	Kardeşi kardeşe
	Ne zaman patırtı çıkarsa yeniçeri
	Kızıl urbalarını kuşanıp
	Sokağa atarmış kendini şafakla
	Bahtı şen değilmiş II. Ahmet’in
	Mahpusluktan mı yarım yüzyıl
	Baht açıklığı beklemekten mi
	Kafiye düşürürmüş
	Saray duvarları arasında
	“Vay bahtım” redifli
	Gazeline konu etmiş
	II. Viyana Kuşatması’nı 
	Bir ayaklanma ile gelip
	Bir ayaklanma ile giden
	Yenini kaptırıp yeniçeriye
	Yakasını zor kurtaran
	Nizam veremese de payitahta
	Kızını veren Nevşehirli’ye 
	Denk düştüğü cülusuna
	Edirne mi
	Bir vaka ile gelip
	Bir varta ile geçen
	Tarihimizden
	Her gün yeni bir lale
	Karıştırınca saltanat sürmeyi
	Safa sürmeyle
	Olan oldu Şehr-i Sitanbul’a
	Bir çiçektir neden oldu
	Uyandı lale uykusuzu şehir
	Kan uykulardan kanlı bir ihtilale
	Yenini yakalamış bir kere softa
	Her yeniye kılıç üşüren kafa
	Basmacı İbrahim Efendi
	Kim çağların göğünü getirdin
	Ufku burnunda bitenlere 
	Ne bilir “murakkameşk”i
	“Çeşmeyi nevpeyda”sını şairin
	Huruç etmiş baldırı çıplak taifesi 
	Kelle külahlar ipekli libaslar
	Kabardıkça kan denizi
	Kızarır külahları da asinin
	Sobe der gibi Patrona
	Siyaset çeşmesi ibret taşı
	Bir çağ asılı bıyıklarında
	Gitti gider kürkü
	Çaresiz Üçüncü Ahmet
	Kan yürür köküne çınarların
	Müneccimbaşı muvakkit 
	Nedim nüdema nerdesiniz
	Topkapı Atmeydanı Sultan Ahmet
	Dağıdilbağıvefatesellihatır
	İp koptu sonunda tesbih dağıldı
	Aksakaldan yoksakala darmadağın
	Lale defteri camıcihannüma
	Ve kızıl külahlı şeytan
	Üçüncü Ahmet Damat İbrahim
	Tellak Halil bir de
	Bakarlar öyle eski bir resimden
	Kırık mermerler orda burda
	Kurumuş Sultan Çeşmesi
	Kuşlar çekilmiş yalağından
	Kanlı bir dere anısı
	Sadabat’tan kalan
                            

















YORUMLAR