Gelinen aşamada, Google'ın Chrome tarayıcısı ya da Android işletim sistemi gibi varlıklarını devretmesi, Apple veya Android üreticileriyle yaptığı varsayılan arama motoru anlaşmalarını sonlandırması ve veri paylaşımı konularında yapısal değişiklikler tartışılıyor.

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emin Köksal, davanın yalnızca Google'ın değil, küresel dijital ekonominin aktörlerinin geleceğini belirleyecek bir dönüm noktası olduğunu ifade ediyor. Köksal, meselenin yalnızca bir para cezası davası olmadığını, Google gibi büyük bir teknoloji şirketinin parçalanıp parçalanmayacağına dair somut bir sınav niteliğinde olduğunu belirtiyor.

DOJ'un önerdiği çözümler arasında, Google’ın arama verilerini rakiplere lisanslaması gibi sektörü doğrudan etkileyen tedbirlerin bulunduğunu hatırlatan Köksal, şirketin ise süreç sonunda davranışsal taahhütlerle ve ceza ödemesi yoluyla davayı kapatma isteğini dile getirdiğini hatırlatıyor.

DOJ’un bu yaklaşımı yeterli görmeyerek daha radikal olarak değerlendirilen “yapısal çözüm” seçeneğini masaya koyduğunu belirten Köksal, özellikle Chrome tarayıcısının Google tarafından elden çıkarılmasının bu adımların en somut olanı olabileceğine işaret ediyor.

"Böl-parçala" yöntemine Amerikan antitröst tarihinde az rastlandığını fakat örneklerine bakıldığında etkili olduğunu vurgulayan Köksal, Standard Oil’in 1911’de 34 ayrı şirket haline bölünmesi ve AT&T’nin 1984’te Bell System’den ayrılması gibi davalara atıfta bulunuyor.

Bu tür müdahalelerin piyasa üzerinde olumlu etkiler yaratabileceğini ve tartışmanın bile güçlü bir caydırıcılık yarattığını ifade ediyor. Google’a yönelik bu adımların şirketin pazarlık gücünü zayıflattığını kaydeden Köksal, alınan kararların diğer dijital platformlara da önemli mesajlar ilettiğini dile getiriyor. Sürecin yalnızca hukuki değil, siyasi bir boyuta da sahip olduğunun altını çizen Köksal, davanın Trump döneminde açıldığını, Biden yönetimi döneminde hızlandığını ve Trump’ın olası ikinci görev süresinde aynı şekilde devam edeceğini belirtiyor.

Köksal’a göre bu gelişmeler, ABD’nin teknoloji devleri konusunda katı tutumunun artık partiler üstü bir konu haline geldiğini gözler önüne seriyor. Mahkemenin vereceği kararın yalnızca Google değil, dijital ekonominin genel işleyişini de derinden dönüştürebileceğini ifade eden Köksal, bu kararın dijital pazarlarda rekabet hukuku anlayışının bundan sonra nasıl şekilleneceğini belirleyici olacağını savunuyor.

Türkiye’de de Google’a karşı başlatılan çeşitli soruşturmaların ve cezaların yürütüldüğünü hatırlatan Köksal, geleneksel rekabet hukuku araçlarının dijital piyasalarda etkili olmaktan uzak kaldığını belirtiyor. Uzun soruşturmalar ve mahkeme süreçlerinin dijital sektörlerde geri dönülmez zararları önleyemediğinin altını çizen Köksal; proaktif ve önleyici düzenlemelerin birçok ülkede tartışılmaya başlandığını ifade ediyor.

Avrupa Birliği’nde kabul edilen Dijital Piyasalar Yasası'nın Türkiye'deki düzenlemeler için de ilham kaynağı olduğunu belirten Köksal, yaklaşık iki yıldır üzerinde çalışılan ve "önemli pazar gücüne sahip" platformları hedefleyen Rekabet Kanunu değişikliğinin yakında yasalaşabileceğini öngörüyor.

ABD’de mahkemeden çıkacak kararın, Türkiye'deki söz konusu yasaların Meclis gündemine daha erken gelmesine katkı sağlayabileceğini ifade eden Köksal, ABD'nin tercih edeceği çözüm modelinin ister yapısal ister davranışsal olsun, ikincil düzenlemeleri etkilemesi muhtemel bir referans oluşturacağını belirtiyor.

Türkiye'nin bu bağlamda küresel gelişmeleri yakından takip edecek olmasının düzenleme sürecine yön vereceği öngörülüyor.

Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)