‘24 Nisan’ın önemi ne? / Alp Hamuroğlu
23 Nisan’dan sonra 24 Nisan geliyor. Ve 24 Nisan on yıllardır önemli bir gün yapılmaya çalışıldı ve çalışılıyor.
24 Nisan günü, geçen yüzyılın sonuna doğru dolaşıma sokuldu. Yani böyle bir “gün” yoktu! 24 Nisan, hiç bir önemli olayın yıldönümü değildi. Tarihte o gün hiç bir yerde önemli bir olay olmamıştı. Ama o gün için bir imalat yapıldı. '24 NİSAN' NEDİR? Bunun için "24 Nisan 1915 tarihinde Ermenilere yapılan kıyım başlamıştı" diye bir yalan uyduruldu. Son on yıllarda bu o kadar çok tekrarlandı ki, uyduranların kendileri de yalanlarına inanmış olmalı. Faaliyet şöyle: “İstanbul’da iki yüz küsur Ermeni aydın evlerinden alınarak sürgüne gönderildi. Ve bir ikisi hariç hiç biri İstanbul’a geri dönmedi“ diye propaganda yapılıyor. Böylece, Türkler Ermeni kıyımı yapmıştı ve kıyım o gün başlamıştı denmek isteniyor. Ve bundan her zaman, yani her yıl kullanılacak bir "anma" çıkartılıyor. Birincisi, bu olayda Ermeni kıyımı falan yapılmadı, ve dahası, hiç bir zaman da yapılmadı. Soykırım yoktur, yalandır. Ayrıca Türklerde Ermeni düşmanlığı da yoktu. Ermeniler azınlıklar içinde en yakın görülenlerdi. İkincisi, "24 Nisan ile ilgili iddia" gerçekdışıdır. Tekrarlanarak ileri sürülenler uydurmadır. Doğrusu şöyle: 24 Nisan’da Osmanlı hükümeti, ülkenin birçok yerinde ayaklanmalar örgütleyen Ermeni terör çetelerine karşı bir karar aldı. Buna göre, başkent İstanbul başta olmak üzere Ermeni terör örgütlerine mensup olanlar, militan ve yönetici olanlar, terör eylemlerine katılmış olanlar gözaltına alındı.([i]) O gece İstanbul’da tutuklanan 235[ii] kişi, çoğu Çankırı, Ayaş ve Ankara’ya olmak üzere Anadolu’daki çeşitli yerleşim yerlerine trenle gönderildi ve oralarda zorunlu ikamete mecbur edildi. Gönderildikleri yerlerde hapse bile atılmamışlardı. Ölen kalan da yoktu. Hatta herhangi bir çatışma da olmamıştı. Üstelik sonra, götürülenlerin hepsini kapsayan bir yargılama bile yapılmadı, yalnızca 25 kişi sanık muamelesine tabi tutuldu, 57 kişi sürgüne gönderildi ve bir süre sonra (ağustos sonunda) geride kalanlar istedikleri yerlere gittiler, sürgünler de İstanbul’daki evlerine döndüler. Bazıları için, çokaz sayıda insan için tek kısıtlama, İstanbul’a dönememeleriydi. Burada önemli olan, İstanbul’dan uzaklaştırılan 235 Hınçak, Taşnak ve Ramgavar terör örgütlerine mensup Ermeninin, İngiltere Propaganda Dairesi tarafından yönlendirilen basın aracılığıyla öldürüldüklerini İngiliz devletinin yaymış olmasıdır.([iii]) Türkleri kötülemek meraklısı Batılılar buna dayanarak bir “24 Nisan” belirlemesi yapmışlar ve 1965 yılında da bunu dünya çapında bir anma günü haline getirmek istemişlerdir!([iv]) 24 Nisan 1915 gözaltı uygulamaları sayesinde yakalananların terörcü grupların ve komitelerin lider kadrosu olması yüzünden, yapılacak bütün planlanmış faaliyetler aksamıştır, planlar çökmüştür. Ermeni çeteleri mensupları ayrıca o planlanmış eylemlerin günleri için başsız kalmışlardır. Bu, hem Türk düşmanı terörcü Ermeni gruplarının, hem de Batı dünyasının bütün hesaplarını bozmuş, onları öfkelendirmiş ve hırslandırmıştır. Bu bakımdan “24 Nisan” diye bir proje yapılmış, proje ciddiye alınmış, uygulanmıştır. 24 Nisan 1915’te ne olduğunu bilmeyenler, o gün bir şeyler olduğunu sanır. Zaten maksat, o tarihte ne olduğunu bilmeyenleri, uydurulanın doğru olduğu yolunda düşündürmek, mümkünse inandırmaktır. Araştırmacılar ve tarihçiler dışında kimse o tarihte ne olduğunu zaten bilmez ve bilemez. NEDEN “24 NISAN”? 24 NISAN NIÇIN ÖNEMLI BIR GÜN YAPILMAYA ÇALIŞILIYOR? Bir keşif var! Keşif, bu olayın gün olarak tarihinin ‘24 Nisan‘ olmasında. ‘Bu tarihi bu iş için kullanalım‘ demişler, 23 Nisan’ın mutluluğunu karartmak, coşkusunu azaltmak, önemine zarar vermek, anlamını hafifletmek, hakimiyeti eline alan Türk milletini de karalamak istemişler. Milli Bayramımız olan 23 Nisan, bu yıl da, şimdiye kadar hep olduğu gibi, hep olduğu şekilde coşkuyla kutlandı. 23 Nisan gününün önemi iyice ortaya çıktı. Dünyada Türkiye’nin Milli Egemenlik Bayramı’nı duyan herkes 101 yıl önce o günün bir milletin tarihinde çok önemli olduğunu, o günde Türkiye’de bir millet meclisi açıldığını, böylece Cumhuriyet kurulduğunu, Meclis’le birlikte yeni bir devrimci devlet oluştuğunu öğrendi, anladı. Ve öylesine kutlanmaktadır ki, günün önemini azaltmak isteyenler, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı olanlar, 24 Nisan diye bir şey icat etmek ve onun sözünü etmek ihtiyacını duymuşlardır. Bu sayede güya 23 Nisan gölgelenecek ve önemsizleşecekti. BU YILIN “24 NİSAN”I ve ABD BAŞKANI Bu yılın 24 Nisan şamatasında 23 Nisan Bayramına bir şey olmadı ama gerek Türkiye’de, gerek uluslararası dünyada insanların dikkatlerini çekmek için propaganda yapılması gibi bir şey sağlandı. Çünkü bu yılın 24 Nisan teması, ABD Başkanı Biden’in ne diyeceğiydi! On yıllardır ABD başkanları hep bir şey diyecektir o günde, ve Türkiye’de her 24 Nisan’da gözler ABD başkanının ne diyeceğine çevrilir, Türkiye’deki Batıcılar başkanın “soykırım” sözcüğünü kullanmamasını ister, bekler ve kullanmamasına sevinir!([v]) Bu yıl ise Biden “soykırım” diyecektir. Nitekim demiştir! “Ermeni soykırımı” yalanı artık çökmüş olmasına, hiç bir hukuksal temeli de bulunmamasına ve inandırıcılığı ise kalmamasına rağmen bu gibi safsatalarla sürdürülmeye çalışılıyor. Her yıl 24 Nisan gününe özgü bu program uygulanıyor. Kaynağı emperyalizmdir, ABD’dir. 24 Nisan anmaları sayesinde Türklerin Ermenilere soykırım yaptığı kanıtlanacak sanılıyor. Amaç, Türkiye’yi ve Türkleri karalamak, siyasal olarak sıkıştırmak, Cumhuriyetimize, milli değerlerimize düşmanlık yapmaktır. Ve bugün Türkiye ABD’nin düşmanıdır, doğru olan bir şey de bugün Türkiye ABD’ye karşı olarak ABD’ye zarar vermekte, planlarını bozmaktadır. Peki, ABD Başkanı 24 Nisan’da Türkiye’yi soykırımcı ilan etmiştir de ne olmuştur? Siyaset gereği bir ABD başkanı böyle derse soykırım yalanları gerçek mi olacaktır? Elbette hayır; bu hiç bir etkisi ve önemi olmayan bir zavallı hamledir. Ayrıca bunun başka sonuçları da vardır. Türkiye, kendisini düşman gören ABD’nin emperyalist politikalarına karşı daha fazla anti-Amerikan olmaktadır! Türkiye, bağımsızlığına daha fazla sarılmakta, ABD’den daha fazla kopmaktadır! 24 Nisan 2021 gününden sonra Türkiye’de İncirlik Askeri Üssü’nden Amerika’nın çekilmesi, ABD’nin her bakımdan etkisizleşmesi vb. hiç olmadığı kadar istenir duruma gelmiştir. * “24 Nisan” her şeyiyle bir uydurmacadır. Kötü niyettir. Kandırma amaçlı sahtekarlıktır. 23 Nisan ise, tarihi bir gün olarak parladıkça parlıyor, ve bu yüzden gölgelenmeye çalışılıyor. NOTLAR [i] O tarihte bütün vilayetlere gönderilen bir yazıda “Ermeni komitelerinin kapatılması, evraklarına el konulması, komitelerin ileri gelenlerinin, zararlı faaliyetlerde bulunan Ermenilerin ve bulundukları yerlerde ikametleri mahzurlu görülenlerin” gözaltına alınması istenmekteydi. Bu tedbirin komitelerin yeni girişimlerini engellemeye yönelik olduğu da ifade ediliyordu. Talimatta, “çatışma olmaması için hassas davranılması” gerektiği de yazılmıştı. “Mütarekeden sonra İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorp gönderdiği şifrelerde 24 Nisan 1915 tarihinde tutuklanan Ermenilerin ‘Müttefik ordularına hizmet eden Ermeni gönüllüler veya Müslüman katliamı sorumluları’ olduğunu bildirmiştir.” Alıntı için bkz. Özdemir (ve diğerleri), Ermeniler: Sürgün ve Göç, Ankara 2004, s. 62; akt. Kemal Çiçek, Ermenilerin Zorunlu Göçü (1915-1917), TTK Yayınları, Ankara 2012, s. 30 ve Bülent Bakar, Ermeni Tehciri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2009, s. 68. [ii] Bu rakam bir çok kaynakta 2.345 olarak geçmektedir, ancak bu rakamın yanlış yazılmış olması olasıdır, çünkü tutukluların gönderildikleri yerlerdeki kayıtlar, toplamın 235 kişiden ibaret olduğunu göstermektedir. Hatta şöyle bir ayrıntı da söz konusudur; İstanbul’daki komitecilerin ve terörcü önderlerin sayısı 610 olarak belirlenmiştir, ancak bunlardan yalnız 235 kişi adreslerinde bulunabilmiş, “diğerlerinin büyük çoğunluğu adreslerinde bulunamamış, bir kısmının da yurt dışına çıkmış olduğu anlaşılmıştır”. (Başka bazı kaynaklarda ise 1.300, 1.800 ve 2.500 sayıları verilmiştir; 1.800 rakamı İngiliz, 2.500 rakamı ise Fransız kaynaklarındandır.) Bkz. Yusuf Sarınay, “24 Nisan 1915 Genelgesi ve İstanbul’da Tutuklanan Ermeni Komitecileri”, Tarihi Gerçekler ve Bilimin Işığında Ermeni Sorunu, İstanbul 2007, s. 139-143; akt. Bakar, s. 68-71. [iii]Birçok kaynakta bulunan bu bilgi İngiliz tarihçi A. Toynbee tarafından da teyit edilmiştir, bkz. The Treatment of Armenians in the Ottoman Empire / 1915-1916, Causton and Sons, London 1916, s. 46 ve 49. Propaganda amacıyla yazılmış ve Mavi Kitap diye ünlenmiş bu yayın, Türklerin Ermenileri sistemli olarak yok etmeye çalıştığı yolunda iddialar içeriyordu. Kitabın yapmak istediği şey, ABD’yi İngiltere yanında ve Almanlara karşı olarak savaşa sokmaktı. Kitabın, 17 dile çevrilerek ve 400’ün üzerinde yayınevi tarafından yapılan on milyonlarca baskısı, başta ABD olmak üzere bütün dünyada dağıtılmıştı. Ancak İngiltere devletinin savaş dönemindeki çıkarları için yazıldığından ve düzmece olmasının belirginliğinden dolayı hiç itibar görmedi, ciddiye alınmadı. Malta yargılaması için de İngiliz Kraliyet Savcılığı tarafından kanıt değeri taşımadığına karar verilmişti. Bu konuda geniş bilgi için, “Jön Türkler, Ermeniler ve Batı - 2” (Teori, sayı 281, Haziran 2013, s. 54-72) başlıklı yazımıza bakınız. [iv]Bu konuda geniş bilgi için, "Neden ‘24 Nisan’? Ve ‘Lobiler’ ‘24 Nisan’ın Neresinde?” başlıklı yazımıza bakınız, Dağarcık Türkiye, aylık internet dergisi (dagarcikturkiye.com), Nisan 2015. [v]Başkanlar ise, “soykırım” sözcüğünü kullanmaz, ama “felaket” sözcüğünü kullanır. Oysa bu sözcük de bütün Batı “dilleri”nde ve diaspora retoriğinde “soykırım” anlamına gelmektedir! Alp Hamuroğlu
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR