Son Dakika



ABD desteğiyle gerçekleştirilen askeri darbe sonucunda siyasetin, toplumsal değişimin önü kesildi, yönü değiştirildi. Olağan akışta akla bile gelmeyecek ANAP ve AKP gibi partiler 12 Eylül’ün hazırladığı bir iklimde doğup iktidar oldu. Dış politikada örneğin Yunanistan’ın NATO’ya dönüşüne destek gibi tek yanlı ödünler verildi.

Bu dönemde eli kolu bağlı emek kesimi ezilir, küçülürken sermaye ve rant kesimi kesesini doldurdu. Özetle 12 Eylül 1980 darbesi her alanda onulmaz yaralar açtı. Bu yaraların lekeleri ne yazık ki aradan 40 yıl geçmesine karşın günümüzde de sürmektedir. AKP’nin büyük yanlışlarına karşın uzun süre iktidarda kalmasının nedenlerinden biri de 12 Eylül koşullarının sürmesindendir.

İşin bütününü değerlendirmeyi uzmanlara bırakarak biz bu yazımızda kısaca eğitim alanında olanlara bakacağız.

EĞİTİM DİNSELLEŞTİRİLDİ ÖZELLEŞTİRİLDİ

12 Eylül’den sonra laik, kamusal Cumhuriyet eğitimi adım adım dinselleştirildi, paralı duruma getirildi. Bugün de korunan 1982 Anayasası’nda ilk ve ortaöğretime zorunlu din dersleri getirildi.

Atatürkçü, demokrat eğitim yöneticileri görevden alınarak onların yerine Türk-İslam sentezini benimseyen kişiler atandı.

Daha önce görülmemiş boyutta kıyımlar, sürgünler yaşandı. “3 bin  854 öğretmen, 129 üniversite öğretim üyesinin” görevine son verildi.(Ali Sirmen, Cumhuriyet, 14.5.2015)

1981 yılında YÖK (Yükseköğretim Kurulu) kurularak üniversite özerkliğine son verildi. 1402 Sıkıyönetim yasasıyla yüzlerce, binlerce kişi işinden, aşından oldu.

ÖĞRETMEN ÖRGÜTÜNE DARBE

12 Eylül darbecileri demokratik eğitim için uğraşan öğretmen örgütünü de dağıttı. O dönemin en büyük öğretmen örgütü Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği’nin (TÖB-DER) 64 yöneticisi hakkında, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde 5 ile 8 yıl arasında cezalar verildi. Kuruluşun bütün mallarına el konuldu.

Bu karardan 8 yıl sonra aralarında Genel Başkan Gültekin Gazioğlu’nun da bulunduğu 19 TÖB-DER yöneticisi hakkında, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 1989’da aklanma kararı verildi. Böylece aynı konuda birbiriyle çelişen iki karar ortaya çıktı.

Siyasi partilerin, sendikaların hazinece el konulan malları geri verilirken öğretmenlerinki verilmedi. Daha da önemlisi mesleğinden koparılan, haksız yere hapis yatan TÖB-DER yöneticilerin saygınlıkları (iade-i itibar) tanınmadı.

Başkanı olduğum Denizli TÖB-DER şubesi olarak ilin merkezi yerinde (Uçancıbaşı) kendi çabamızla altı tüketim kooperatifi, üstü lokal olarak yaptırıp kullandığımız yere el konuldu. Daha da kötüsü öğretmenlerin binasını yıkarak çok katlı bir bina yapıldı. Varsayalım ilerde hukuk devleti işler, öğretmenlerin el konulan malları geri verilirse örneğin Denizli’de işin içinden nasıl çıkılacaktır? Bunu yapanlar hukuk önünde hesap vermeyecek midir?

Öğretmenler örgütlerini, mallarını, haklarını yitirseler bile 1982 Anayasasını zorlayarak kimi aydınların desteğiyle yeniden örgütlendiler.  Yasakları, engelleri aşarak sendikalarını kurdular, seslerini duyurmaya çalıştılar.

Ne yazık ki ülkeyi yönetenler demokratik haklara karşı kulaklarını tıkadılar, gözlerini kapadılar. 1997’de çıkarılan 8 yıllık zorunlu kesintisiz eğitim dışında eğitimde ve öğretmen örgütçülüğünde bu 40 yılda dişe dokunur bir ilerleme olmadı.  AKP 2012’de 4+4+4 düzenlemesiyle 8 yıllık kesintisiz eğitime de son verdi, eğitimi daha çok dinselleştirip özelleştirerek 12 Eylül’den daha kötü bir eğitim düzeni getirdi. 

Yerel yönetimlerde olduğu gibi önümüzdeki seçimlerde genelde de iktidar olup, başta demokratik Anayasa ve parlamenter sistem olmak üzere, laik, demokratik, sosyal, hukuk devletini kurmak, eğitim içinde bütün alanlarda 12 Eylül’ün bütün kara lekelerini silmek gerekir.

Mustafa Gazalcı
16. ve 22. Dönem Denizli Mv.

Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)