Gülşah Elikbank’ın direktörlüğünde, TÜMAV (Türk Musiki Araştırma Vakfı) öncülüğünde, Kültür Bakanlığı destekli 1. Uluslararası Mitoloji Film Festivali, İzmir’de yapıldı.

Büyükşehir ve Karabağlar Belediyesi’nin de desteğiyle üç gün süren festivalle, akademisyen ve yazar konukların konuşmalarının yanında, film gösterileri ve sergiler düzenlenerek Türk mitolojisinin hikâye anlatma geleneğinin zenginliğine dikkat çekmek, bu alandaki eserleri arttırmak amaçlanmaktadır.

Algının her şey olduğu çağımızda filmlerle, reklamlarla, sosyal medyayla evimize, cebimize, zihnimize kadar girip bizi yöneten, yönlendiren ikonların, simge ve motiflerin insanlığın en eski ortak hikayesi olan mitolojiden alınıp kullanıldığının ne kadar farkındayız?

Zamandan, coğrafyadan bağımsız evrensel metaforların yanında Türk Mitolojisi denince ayrışan evren tasavvurunun bilgeliğini ne kadar biliyoruz?

Yaşar Üniversitesi ve Yıldız Kenter Sanat Merkezi’nde yapılan Festival, konuşmacıları ve seçtiği filmlerle özellikle gençlere bu soruların yanıtını verirken hem insanlığın ortak hafızası olan mitolojinin önemini anlatıyor hem de kendi köklerimizi hatırlatarak Türk mitolojisine dikkat çekmeyi başarıyor.

Doç. Dr. Yasemin Polat’ın “Mitolojide Güzellik ve İyilik” konulu konuşmasının ardından izlediğimiz Güzel ve Çirkin (2014- yön.Christophe Gans) filminde prensin vurduğu orman tanrısının kızı olan geyiğin, aşkı tanımak için insan kılığına girmiş karısı çıkması nasıl da tanıdık geliyor bize. Burada geyik motifinin bütün insanlığın ortak hikayesi olarak kullanıldığına tekrar tekrar tanık oluyoruz. Geyik donuna girmiş evliya Abdal Musa’nın Alanya beyinin oğlu tarafından okla yaralanmasının ardından dervişi olarak kalıp Kaygusuz Abdal olması kıssasını hatırlatıyor. Ayrıca geyik vuranın lanetlendiği de aynı tanıdık kadim inanış. Daha çok Antik Yunan tanrılarından simgelerle birlikte insanlığın ortak belleğinde karşılığını buluyor motifler. Metamorfoz yaşayan karakterler, taşa, ağaca dönen insanlar, hareket eden bitkilerle film mitolojik konuların, kahramanların ete kemiğe büründüğü, seyir zevki çok yüksek bir gösterim.

Festival sunumlarında Yunan tanrılarının hikayelerinin geçtiği Kaz Dağları’nı, Truva savaşının yapıldığı Çanakkale topraklarını düşündüğümüzde mitolojik coğrafyanın kesin sınırları çizilemese de şiddet ve şehvet düşkünü, kadını aşağı gören Antik Yunan tanrılarının yanında ana tanrıçayı baş tacı eden, kötülüğü bile doğal döngüyü sağlamak üzere yürüten, Türk mitolojisinin bilge ata ve analarının farkı Doç. Dr. Pınar Fedakar’ın anlatımıyla daha çok belirginleşti.

Gülşah Elikbank’la birlikte mitolojinin toplumsal bellek üzerindeki etkisine dikkat çekerek Türk mitolojisinin iyilikli, paylaşmayı bilen, yardım etmeye özendiren, üretimi öneren, birleştirici, incelikli motiflerini anlattılar. Ana-atalarımızdan bildiğimiz, içimizde bir yerde saklı duran, korktuğumuz ya da sevindiğimiz anlarda kendiliğinden ortaya çıkan davranış, mimik, söyleyiş şekillerinin Türk mitolojisindeki karşılıklarını keşfettik gülümseyerek. (Böö, etekleri zil çalmak, saçı saçmak, ıslatalım-yuğalım, kurda kuşa dağıtmak) Türk lehçelerindeki sözcüklerin benzerliği, ortak mitolojik motiflere sahip bu milletleri birbirine daha sıkı bağlarla yaklaştırabildiği anlaşılıyor.  

Konuşmacı Doç. Dr. Seçkin Sarpkaya en çok izlenen dizilerin, filmlerin yaratım malzemesi olarak mitolojiden nasıl yararlanıldığını, kullanılan terminolojinin bile mitik oluşuna dikkat çekti. Filmlerde yararlanılan bu hikâye ve motifler, yalnızca izleyip geçtiğimiz kareler değil, toplumun düşünce sistemine sızan, kötücül öğelerle örüldüğünde insanları savaş, zulüm, sömürü düzenine çeken günümüzde en güçlü medya silahı olarak kullanılıyor.

Festival sonunda verilen ödüllerin adının Ülgen ve Mergen olarak seçilmesi ayrıca değerli çünkü ilk kez iyilik ve bilgelik adına ödüller veriliyor. Yıldız Kenter Sanat Merkezi’nde Prof. Dr. Akın Ersoy’un yaptığı kapanış konuşmasının ardından Ülgen İyilik Ödülü yönetmen, senarist, oyuncu Ezel Akay’a, Mergen Bilgelik Ödülü ise kişiliği ve eserleriyle Cumhuriyetimizin asırlık çınarı Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’a verildi.

Nesilden nesile aktarılan, kimliğimizi, kültürümüzü belirleyen bu hikâyelere sahip çıkıp gençlerimizin zihninde diri tutma amacına ulaşması, bütün dünyayı film sektörüyle ele geçirmiş yabancı izlekler yerine kendi köklerimizden beslenen sanat eserlerine esin olması dileğiyle emeği geçen herkese teşekkürler.

Ömrü uzun, katılımcısı bol bir festival olsun. 

Güldem Eczacı
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)