Mikado’nun Çöpleri 56 yaşında
Melih Cevdet İstanbul doğumlu olmasına karşın yaşamının büyük bölümü Ankara’da geçti. Gazi Lisesi’ni tamamladı. Hukuk Fakültesi’ne devam etti. Daha sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ne kaydoldu ama devam edemedi. Ukde isimli şiiri 1936’da Varlık Dergisi’nde yayımlandı. Orhan Veli ve Oktay Rıfat ile birlikte 1941 yılında Garip isimli şiir kitabını çıkardı. Şiirimiz ‘Garip Akımı’ ile tanışmış oldu. ‘Kolları Bağlı Odysseus’ ile kendine özgü felsefi şiir akımını başlattı, ardından, Garip Akım’ından ayrıldı. Devlet Demiryolları’nda çalışırken Hasan Âli Yücel’in önerisi ile Millî Eğitim Bakanlığı Neşriyat Müdürlüğü’ne memur olarak atandı. 1946 seçimleriyle birlikte bakanlığın el değiştirmesi sonrasında yeniden askere alındı. İzleyen yıllarda İstanbul’a döndü. 1956’da yayınladığı ‘Yan Yana’ isimli şiir kitabı, 142. maddeye aykırı olduğu gerekçesiyle 1964’te yasaklandı. 1960’ta Nadir Nadi’nin desteğiyle Cumhuriyet gazetesinde köşe yazıları yazmaya başladı. Yazılarını 1997’ye kadar sürdürdü. Çok yönlü bir yazar olan Anday gerek şiir kitaplarıyla gerekse daha sonraları yöneldiği roman ve tiyatro alanlarındaki yapıtlarıyla birçok Ödül’e hak kazandı. İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde diksiyon, özel bir tiyatro okulunda mitoloji dersleri verdi. 1964-1969 yılları arasında TRT’de yönetim kurulu üyeliği görevinde bulundu. Tam da o sırada bir MGK toplantısında, TRT yayınları görüşülürken, dönemin Adalet Partili Başbakan Yardımcısı, Anday’ın Mikado’nun Çöpleri oyununda ‘yatak’ sözcüğü geçtiği için rahatsız oldu. Bugün olduğu gibi 53 yıl önce de sığ görüşlü siyasilere rastlanıyordu. Mikado’nun Çöpleri oyunu 1967-68 mevsiminde Kent Oyuncuları tarafından sahneye konuldu. Anday Mikadonun Çöpleri’nde gerçekte birçok şeyin birden var olduğunu, bunların ancak bir arada söylenebileceğini, tek gerçeği yanıtlayarak ele almanın yaşama aykırı olacağını düşünür. Gerçeğin karmaşıklıkta saklı olduğunu, karmaşıklığın ise karşıtlıkları, iç çelişkileri, çatışmaları içerdiğini, çatışmada uzlaşmayı, sorunda çözümü, çözümde sorunu, gerçekte hayal olanı, hayalde gerçeği, soyutta somutu, somutta soyutu, genelde özeli, özelde geneli belirlediğini anlatır. İki kişilik bir oyundur Mikadonun Çöpleri… Bir kış gecesi, sabahın ikisinde, bir evde ilk kez karşı karşıya gelen bir kadın ile bir erkek şafağa dek konuşurlar. Erkek, bir kış gecesi, sokakta kar altında kucağında çocuğu ile bekleyen bir kadın görmüş, gidecek yeri olmadığını öğrenince onu alıp evine getirmiştir. İkisi de konuşmak ihtiyacındadırlar. Kadın sokakta kalışını açıklamak, bilmediği bir eve girmeye razı oluşunu mazur ve haklı göstermek, kısacası aşağılatıcı durumundan kurtulup kendini erkeğin gözünde bir yerlere koymak çabasındadır. Erkek ise ilgilenmediği, sevmediği bir dünyada sadece bir kez daha öfkesini boşaltmak için konuşmak ister. Kadın karakter, zayıf, uysal, yumuşak fakat doğadan aldığı güçle dayanıklı olanı; erkek karakter ise, sağlam, iradeli, dik başlı, sert ve güçlü olanı canlandırır. “Yaratıcı için yaşlanma söz konusu olmaz. Tam tersine, yıllar geçtikçe akıl ve zekâ, ölümsüzlüğün diriliğine yaklaşır” diyen Melih Cevdet, müziğin yozlaştığı, arabesk kültürünün tutsağı olduğu yıllarda, yaratıcılıktan yoksun bir müzik anlayışı ortaya çıktığında da isyan etmiş şöyle demişti: “Müzik elbette insanlar içindir, ama öğrenmek isteyen insanlar için, hayal kurmak için değil. (…) Müzikten hoşlanma yeteneği doğadan verilmemiştir bize, o yeteneği biz yaratabiliriz yaratabilirsek. Beleş yok.” Ama gelin görün ki, Türk insanı hiçbir dönemde bu yeteneğe kavuşamamıştır. “Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz”, “Bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz” diyenler, şeyhlerle hocaları Başbakanlık konutunda ağırlayanalar sayesinde Türkiye bu günlere geldi. Çöküntü 1950’lerde başladı, günümüzde daha da ivme kazanarak tavan yaptı. 87 yaşında, İstanbul’da hayata gözlerini yuman bu değerli yazarımızı 2023-2024 Tiyatro Sezonunda Türk yazınına kazandırdıklarıyla özlemle anıyoruz. Işıklar içinde olsun… Selim Esen
Gerçekedebiyat.com