Son Dakika

cesaretiyle-yasayamayan-esaretiyle-olur-16833.webp


Lokman Kurucu’nun Ne Güzel Suçtur Öfke’si(1) öfke ve şiddetin toplumsal koşullarını gösterir. Sokaktan gelenin sokağı gösterdiği şiirlerdir. Kurucu, Ne Güzel Suçtur Öfke’de okuru yedi tepeli İstanbul’un arka sokaklarında dolaştırır, sıradan insanın görmek istemediği gerçekleri gösterir. Ne Güzel Suçtur Öfke’si ezilmişlerin, dışlanmışların, ötekileştirilmişlerin öykülerinin anlatıldığı şiirlerden oluşur. Kurucu ‘.nsest’te(2)  yine sokaktan ve sokağın tabularını dizelerine aktarır. Dip’in epigrafında “Bu kitap özel olarak bir ya da birkaç kişinin yaşam öykülerini imgeleyerek yazılmamıştır. Ama yara gerçektir, şiirlenmelidir”(s.7) denilmektedir. Nehir şiirin(3)  ilk şiiri ‘oğulun dediğidir’ başlığını taşıyor.

babaya döndü bu karanlık kaygı büyüyor
gövdemden çıkıp bir çıplaklığa yerleştim
İnsan insan damlıyorum zamandan dışarı
bitersem hiçliğe asılı bir imge olacağım
ki patlarsam adıma ‘hayat’ desinler
bir ağaçtan tek başına terlemiş bir kurt
geçimsiz ve yarasız yaşasınlar
benim kalbimi insana karıştırmasınlar

  (….)

aşkımın kirini düşürme şeytanın rahmine
o kirden ne sana hayat, ne bana ölüm! (s. 11-12)

Anne “sevdiğin erkekleri öldürüyorum her gece” diye çırpınır. Bir tek dileği vardır: “Bitsin karnımda gezdirdiğim bu gurbet!” Gurbet, uzaklıktır, gurbetçi uzaktadır, kendi ülkesi dışındadır. Nereye giderse gitsin gurbeti de içinde taşır. Ancak Kurucu’nun ‘gurbet’i, istenmeyen gurbet gibi istenmeyen çocuktur, aşktan yaratılmamıştır. ‘Şair çıplak ve tehlikede’ aşktan yaratılmayan şöyle seslenir:

büyürsem her yetimliğin suçu olacağım
kalbim dövüldükçe ekşiyen elma ah
kansız ve işlendikçe acısız (s. 20)

Kitabın adının hemen altında “miriam.. miriam… lema şevkatani”(4) sözcükleri seçilir. Kurucu miriam sözcüğüyle ‘Meryem’e gönderme yapar. Meryem’in adları arasında ‘İbranice: ????????, romanize: Miriyam Aramice: ????, Mariam Grekçe: ?????, María’ adları geçer. Bir başka Miriam daha vardır, o da Musa’nın kızkardeşidir, ancak öyküsü anlatılan o değildir. Lema şevkatani “Beni niçin terk ettin” anlamındadır. “Aşığın dediğidir” ara başlıklı şiirden de çıkarsarız bunu:

Bak ben o kiliseye giderim, İsa’yı bulurum
O’na çocukluğunu hatırlatır, iki jilet atarım alnıma (s. 25)

Şair devreye girer ve “Şairin dediğidir”de sorar:

Başa dönelim bütün aşklar sussun
Miriam o çocuğu neden doğurdu?
Evler çatısız, intiharlar ölüden sorulmaz
Ebeler ceninler için cellat melekler iken
Miriam sen o çocuğu neden?

(…)

Derken, tarih seni tersten yazdı
Göl başlarında delirenler kadar
Masum değil hikâyen (s.26)

Lokman Kurucu aynı şiirde ‘Amran’dan söz ediyor:

Amran, Ammran, Amran
Beni bırakma! (s. 27)

Amran sözcüğüne Arapça atasözünde rastlanılıyor: “Nasara zeydün arman.” Anlamı “Seven sevdiğiyle güzelleşir.” Kurucu kitabında aslında bunun tam tersini yazıyor. Kitabın adından da anlaşılacağı gibi sevgi yok ki, sevdiğiyle güzelleşsin! Aksine, Kurucu masum olmayan öyküler anlatıyor. Nehir şiirdeki ebeler ceninler için birer cellâttır, yaşatmayı yeğledikleri için. Hamlet’in Ophelia söylediği gibi: “Git, bir manastıra gir! Ne diye günah çocukları besleyeceksin? Ben doğru adamımdır az çok, yine de öyle şeylerle suçlayabilirim ki kendimi, anam hiç doğurmasa daha iyi ederdi beni. Çok gururluyum, hınçlıyım, tutkuluyum. Bir anda öyle kötülükler geçirebilirim ki kafamdan, ne düşüncem hepsini kavramaya yeter, ne hayal gücüm biçimlendirmeye, ne zamanım gerçekleştirmeye. Ne diye sürünür durur benim gibiler yerle gök arasında? Aşağılık herifleriz hepimiz; inanma hiç birimize, manastıra gir.”(5) Kurucu devam eder:

Başa dönelim bütün kitaplar sussun
Miriam tüm çıkmazlarda baba ve çivi
Çakıldıkça tüm günahlar acınmaktan cezasız
Bu baştan diğer başa acıya taht acıya zafer acıya sınır (s. 28)

Kurucu, Yusuf’la, Miriam’ın evliliğine götürür bizi. Oradaki öyküyle sarsılırız.(6) Kitabın öyküsü diğer öykülerin apriori’si, önselidir. Öyküden öyküler çıkar. Bin Bir Gece Masalları eksik kalır nicelikte. Kurucu öyküye Marquez’in ‘Kırmızı Pazartesi’ndeki gibi bir beklenti, herkesin bildiği ama hiç kimsenin de bilmezden geldiği bir öyküyü anlatır. “Aynalar siyah aksa da” başlıklı şiirle sezdirir bunu:

Akrebin ceninine sırt dönmesi
Bıçakların özgür kalmasıdır
Diyor
Yanmış meni
Kusuyor
İnanmıyorlar ona
Aynalar
Mor kaldırıyorlar kan çatlatıyorlar
Siyah akıyorlar

Aksınlar ne çıkar-
Ki diyor
Hiçbir yüzün pişmanlığı
Esir alamaz haklı bıçakları (s. 43)

Lokman Kurucu herkesin bildiği ama hiç kimsenin bilmezden geldiği bir öyküyü dizelerle yorumlayarak aktarıyor. ‘Cesaretiyle yaşayamayan esaretiyle ölür’ denilir. Kurucu esaretiyle ölmek yerine, cesaretiyle yaşamayı yeğliyor.

DİPNOTLAR

  1. Lokman Kurucu, Ne Güzel Suçtur Öfke, Klaros Yayınevi Dip Serisi, 2020.
  2. Lokman Kurucu, .’nsest, Klaroz Yayınevi, 2023
  3. Şiir kitaplarının sayfa sayılarını yetersiz bulmama karşın nehir şiir tanımını kitabın birbirini izleyen şiirlerden oluşması nedeniyle kullanıyorum.
  4. Keşke bu sözcükler kitabın adının altında ya da üstünde yer alsaydı. Bunlar da kitabın adanın tamamlayıcı üst ya da alt adlarıdır.
  5. Replik William Shakespeare’in, ‘Hamlet’ oyunundan…
  6. Öykünün ayrıntısına girmeyeceğim, Lokman Kurucu’nun yorumuyla izlemekten yanayım.

Lokman Korucu
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler